Av Mevsimi (2010)

DİKKAT: Bu yazı, Beyn'in "Arşiv" kategorisine aittir. Yazının arşivlenmiş olması, yazı içindeki bilgi ve görüşlerin artık önemsiz veya geçersiz olduğunu gösteriyor olabilir.

Türkiye‘de bal gibi polisiye film çekilebilirmiş. Bu film, bunu kanıtlıyor.

İlginç bir tesadüf: Bundan daha 5 gün önce, yine bir Yavuz Turgul filmi olan ve yine Şener Şen‘in başrolde oynadığı, Muhsin Bey isimli filmi izlemiştim. Hoşuma gitmişti ama o film hakkında bir yazı yazmak istememiştim. Ama bu film, Av Mevsimi filmi anlatılır.

Filmde Şener Şen‘le Cem Yılmaz, iki polis. Okan Yalabık da çömez, daha teşkilata yeni girmiş. Bir cinayeti çözmeleri gerekiyor. Eee… O kadar. (Daha fazla ayrıntı verirsem ayıp olur, filmin içeriğini anlatmış olurum. Özür.) Filmde beni en çok etkileyen şeyleri anlatayım o zaman:

  • Cem Yılmaz mesela. Adam Laz bir polisi canlandırıyor. Lazlar da biraz deli olur derler ya, rolü de biraz deli, hatta lâkabı deli. Yalnız öyle bir oynamış ki, bazı sahnelerde duayen Şener Şen‘i unutturduğu bile oluyor.
  • Bir de ne alakaysa, Pamuk karakterinin annesini izlediğim her sahnede ağlamamak için kendimi zor tuttum.
  • Filmdeki bazı sahnelere ise sinir oldum. Belli ki aceleye gelmiş. Örneğin geceden sabaha dönen bir sahne vardı. Normalde koyarsın kamerayı, manzarayı sabaha kadar çekersin, sonra hızlandırırsın, sahne öyle gösterilir. Artık hangi zeki düşünmüşse, bir sabah görüntüsünü karartmış da hızlıca aydınlatmışlar. E bulutlar hareket etmiyor?

Bu film hakkında söyleyeceklerim değil, söyleyebileceklerim bu kadar.

Barış Ünver
09 Aralık 2010

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.