Cars (2006)

DİKKAT: Bu yazı, Beyn'in "Arşiv" kategorisine aittir. Yazının arşivlenmiş olması, yazı içindeki bilgi ve görüşlerin artık önemsiz veya geçersiz olduğunu gösteriyor olabilir.

Animasyon filmlerinin en eğlencelilerinden biriymiş bu ve ben bu filmi izlemek için salak gibi iki küsur yıl beklemişim. Aferin bana.

Film bi’ kere çok basit bir senaryoya oturtulmuş, o konuda eleştirmek lazım. Bu basitliği fark ettikten sonra sırf olayı kendime kanıtlamak için elime kağıt kalem alıp film boyunca gördüğüm ipuçlarının olası sonuçlarını yazayım dedim. Çizgiden sonrakileri şimdi yazıyorum tabii. Filmi izlemeyenler bakmasın notlara, aşağıda:

  • Kızla aşk – Kızla (Kız dediğim de araba lan, çok acayip?) aşk yaşayacakları barizdi zaten ama arabaların aşk yaşaması da acayip olmuş. İyi ki öpüşmediler, kaportalara zarar gelirdi. Ehehe.
  • Arkadaş edinme – İlk başta arkadaşının olmadığının ipuçları verildiği anda zaten bu gittiği yerdeki herkesle iyi arkadaş olacağı da besbelliydi zaten.
  • Yarıştaki yeni takımı yeni arkadaşları – Filmin başındaki takım istifa edince de belli oldu bu. Lütfen yani.
  • Topraktan dönme olayını yarışta yarışın sonunda yapma – Tabii bu adamları da suçlamamak lazım, sonuçta çocuk filmi yapıyorlar, o yüzden bariz ve basit şeyleri gizlemek için çaba sarf etmemelerini normal karşılamak lazım.
  • Şehrin sonradan çok ünlü olması – Bu olayı fark etmek zamanımı aldı gerçi. Ama bir yerde araba kız, Lightning McQueen‘e (ki bir erkeğin isminde “queen” olması da ayrı bir acayiplik) şehrin eskiden çok işlek bir yer olduğunu, otoyol yapıldığında şehrin unutulduğunu falan anlattığında “Ahanda filmin sonunda şehir eski ününe kavuşacak.” diyorsunuz. Evet, “ahanda” sözcüğünü de kullanıyorsunuz.
  • LmQ’nin imana gelmesi – Bunu neden yazdığımı, yazıyı yazmaya başladığımdan beri anlamaya çalışıyordum, yeni çözdüm: Arkadaşlık kavramını, aşk kavramını vesaire öğreniyor, o anlamda. Yoksa hidayete ermiyor, ehehe.

Film, dediğim gibi, çocuklara göre. Yalnız harika bir animasyon teknolojisi var, arabalar karikatürize edilmişse de inanılmaz gerçekçi. Ha, bir başka kötü yan da çok fazla ırk/millet kalıbı kullanılmış olması. Sırf sesten kimin Meksika‘lı, kimin zenci, kimin İtalyan, kimin Texas‘lı, kimin ney olduğunu rahatça anlıyorsunuz.

Her şeye rağmen pek eğlenceli bir film ve tekrarlıyorum, bu kadar zaman beklediğim için çok kızdım kendime. Siz de izleyin.

Barış Ünver
30 Kasım 2008

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.