Gökçek geri döndü!

Hani nefret dolu fanatizminizle alay etmiştiniz, “N’oldu Barış, gene seçildi Melih Gökçek?” demiştiniz. İşte bu oldu:

Ankara Büyükşehir Belediyesi hakkında milyarlık haciz işlemi başlatıldı.

Mayıs sonu itibariyle bu yıl için 450 milyon lira alacağı olan BOTAŞ‘ın önceki dönemden de tahsil edemediği 676 milyon liralık daha alacağı bulunduğu belirtildi. Böylece BOTAŞ‘ın alacağı 1 milyar 126 milyon TL’ye ulaştı.

Biz boşuna “Gökçek gitçek!” diye slogan atmadık, boşuna bu adamın Ankara‘nın tepesinden inmesini istemedik. Boşuna Gökçek kılığına girip adamın yaptıklarını sokak gösterileriyle anlatmaya çalışmadık. Boşuna “Murat Karayalçın gelsin ama Mansur Yavaş gelirse de aynı derecede sevinirim.” diyerek aslında seçimlerde Melih Gökçek‘e karşı çalışmaya çalıştığımızı anlatmadık.

Seçimlerde, basın sağ olsun, adamın yıllar boyu cebe neler indirdiğini gördük. Bu seçimlerde açıkladığı vaatlerin AYNILARINI 2004 seçimlerinde de açıkladığını öğrendik. Ankara‘nın bir başkent imajına yakışmayacak saçmalıklarla dolu olduğunu seçim zamanı fark ettik. Tabii biz fark ettiysek herkes fark etmedi. Belli bir kesimin içindeki siyasi parti fanatizmi öylesine güçlüydü ki; iki büyük muhalefet partisi tarafından belgelerle kanıtlanmış yolsuzlukların, gereksiz harcamaların ve yanlış yönetim anlayışının Ankara‘mızı nasıl mahvettiğini göremediler. “İnadına AKP!” dediler ve AKP‘nin içerisindeki en kötü yöneticiyi, kentimizin geleceği pahasına bir daha seçtiler. Elbette bu seçimde yalnızca siyasi parti fanatizmi hakim değildi: Seçim öncesi rüşvet gibi yardımlar gördük, seçim akşamı ise birdenbire elektrikler kesildi! Kentin nasıl bir organize suç örgütü tarafından yönetildiğini yalnızca bir kısmımız gördü; fanatikler ise o sırada, tuttukları takım şampiyon olmuşçasına sevinmekle meşguldü.

Seçim gecesi elektrik trafolarının kablolarının baltalarla kesildiğini gördükten sonra iki ay kadar Gökçek‘in bir vukuatını görmedik. Hatta ben bir ara endişelenmeye başlamıştım, Gökçek‘in başına bir şey mi geldi diye. Ve sonra bu haberi okudum. Aynen başlıktaki gibi düşündüm: Gökçek geri döndü!

Bu borcun ne kadar büyük olduğunu fark edebilenimiz var mıdır acaba? Dile kolay: 1.126.000.000 TÜRK LİRASI. 1 milyar tane öğrenci bileti, 2 milyara yakın ekmek, 1 buçuk milyondan fazla kişinin asgari ücretli maaşı, 500 bine yakın ailenin “yoksul” sıfatıyla 1 ay geçinebileceği bir miktar… Örnekler çoğaltılabilir.

Gökçek bizden aldığı doğalgaz paralarını ne yaptı da böylesine bir borç oluştu? Seçim çalışmaları döneminde Gökçek‘in cevabı hazırdı: “Metroya yatırım yaptık!” Doğalgazdan gelen paranın metroya yatırılmasının yasadışı oluşu bir yana, biz metroya yatırım falan göremiyoruz. Ne çalışan metro hatlarında bir iyileştirme gördük, ne de yeni açılan metro hatları var ortada. Öyleyse, yarım milyon ailenin 1 aylık nafakası nereye uçtu?

Bir başka açıdan bakalım: Böylesine devasa bir borç, bir ülkenin başkentine yakışıyor mu? Paris’e, Kahire’ye, New Mexico’ya böyle bir haciz işlemi başlattı mı kimse? Dünyada önemsenen ülkeler arasında bizimki kadar rezil bir durumda bir başkent var mıdır acaba?

İcraata göre değil de, görüşe göre oy vermeye devam edelim biz. “Bu adam çok Müslümanmış, buna oy verelim.” diyelim, “İnadına AKP!” diyelim, hatta başbakanın emrine de uyup “İnadına Ak Parti!” diyelim. Kimin sesinin daha yüksek çıktığına bakalım, ona göre oy verelim. Kim daha çok Allah derse ona hayran kalalım, çünkü asıl önemli olan o, değil mi? İşte bu zihniyette olduğumuz için Şam şeytanları, kravatlı keneler Allah-peygamber siyaseti yapıp, azıcık halkın gözüne girip, epey de rüşvet verip oy toplamayı başarıyorlar.

Deli düzmüş gibi çığlık çığlığa gerçekleri anlatmaya kalkışan benim gibi tipsizlere de “Heheheh sus len, seninki kaybetti diye ağlıyon!” diyelim. Durmak yok, yola devam hesabı.

Barış Ünver
11 Haziran 2009

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.

Yorumlar kapalı.