Inception (2010)

DİKKAT: Bu yazı, Beyn'in "Arşiv" kategorisine aittir. Yazının arşivlenmiş olması, yazı içindeki bilgi ve görüşlerin artık önemsiz veya geçersiz olduğunu gösteriyor olabilir.

Filmin ardından, gönül rahatlığıyla şu kararı aldım: Bundan sonra favori yönetmenin kimdir diye soranlara tereddütsüz “Christopher Nolan!” diyeceğim.

İsteyen herkes sinema konusunda beni küçümsemekte serbesttir ama ben bir macera filminde, filme heyecan katacak efektleri (hem ses, hem görüntü), film hakkındaki beğenim için çok önemli (belki en önemli) kriter olarak addederim. Çünkü bir macera filmine senaryo da, oyuncular da bir noktaya kadar heyecan katabilir ama bir macera filmini “macera filmi” yapan şey esasen ses ve görüntü efektleridir. (Bu yüzden Shoot ‘Em Up ve Wanted gibi filmler şahane macera filmleridir.) Filmdeki efektlere ayrıca hayran kaldığımı bu girizgâhla en baştan söyleyeyim istedim. Zaten kocaman bir mahallenin ortadan ikiye bölünüp bir kısmın, diğer kısmın üstüne konması (Merak etmeyin, önemli bir ayrıntıyı açıklamadım.) veya yerçekimsiz sahneler (Bakın bu sahneler önemli mesela.) acayip hoşuma gitti.

Bunun dışında senaryoyu yazan arkadaşı da ayrıca tebrik etmek, sırtını sıvazlamak ve daha fazla senaryo yazması için motive etmek lazım sanırım. İnanılmaz derecede karmaşık olmasa da filmin içine dalıp çıkamayacağımız kadar girift bir senaryo yazmış. Kurguda bazı aksaklık ve abeslikler olsa da film sırasında bunu fark etmediğiniz için film çok hoşunuza gidiyor. Zaten bir filmi izlerken, o ana kadar izlediğiniz her anı tekrar tekrar gözden geçirip hikayeyi çözmeye çalışıyorsanız o filmden keyif almamanız mümkün değil. Bununla beraber 2000’li yıllarda hafiften artan “orijinal senaryo”lardan biri olduğu için film ayrı bir özellik kazanıyor.

(Bu arada en başta Christopher Nolan‘a saygıda kusur etmeyeceğimi ifade etmemin sebebi de, böylesine özel bir senaryoyu mahvetmeden, senaryoya tam da uygun bir biçimde bir film çekmiş olmasından ötürü. Yeri gelmişken, aynı şekilde, Leonardo DiCaprio başta olmak üzere filmin tüm oyuncularına da buradan selam göndermek istiyorum.)

Yazıyı kısa keseyim (Kısa?) ve sonuç olarak şunları diyeyim: “İzlediğim en iyi film” diyemem, “izlediğim en iyi senaryo” hiç diyemem ama “çok çok iyi bir film” ve hatta “bu yılın en iyi filmi” diyebilirim ki zaten (herkesin dediğinin tersine gidip özellikle hiçbir filmi beğenmeyen sinema eleştirmenleri hariç) aşağı-yukarı herkes bu konuda hemfikir. Olanağınız varsa, bu aralar, film vizyondan çıkmadan gidin ve sinemada izleyin. Olmadı filmi bir şekilde edinip izleyin.

Barış Ünver
26 Ağustos 2010

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.