Hayatımda ne yapmak istediğim konusunda kararsızım. The Sopranos biterken bunu fark ettim. Hayır hayır, mafyayla kesinlikle ilgili bir iş yapma niyetim yok. Dizide gördüklerim kendime şu soruyu sormamı sağladı: Ben, hayatımı kendi çıkarlarıma göre mi, yoksa toplumun çıkarlarına göre mi yönlendirmek istiyorum?
Kendi canımı genellikle diğer canlardan üstün tutan bir insanım. Çok sevdiğim biri tehlikedeyken kendi hayatımı hiçe sayabilirim tabii ki, ama uç olmayan konularda kendimi önemserim. Örneğin, bir akrabamın kaybedeceği ortalama miktarda bir para benim cebime girecekse, ikilemde kalırım. Yaptığımdan pişmanlık duyarım veya duymam, ama bunu yapma olasılığımın farkındayım. Kötü bir şey, evet, ama kendimi o konuda değiştirmedim veya geliştirmedim henüz. İleride kendimi rahat ettirmek, lüks bir yaşantıya sahip olmayı da çok isterim.
Öte yandan, insanlara yardım etmeyi de seviyorum. Doctus‘ta bir üyenin sorununa çözüm bulmak için Google‘da saatlerce arama yapabilirim. Doctus‘un blog’unu, Download bölümünü kendi çıkarıma yapmıyorum. Ne bileyim, babaannemi, hayatının son gününe kadar rahat ettirmeyi yalnızca akraba sevgisinden değil, belki daha baskın olarak insan sevgisinden dolayı istiyorum. Hayatımın geri kalanında da topluma yeni şeyler, en azından daha iyi şeyler kazandırmak da en büyük hayalim. İnsanların beni iyi biri olarak tanıması, hatırlaması için elimden geleni yapıyorum ve asla “S.kerim kardeşim, bu adam da beni kötü tanısın.” diyemiyorum. Biri beni yanlış tanıdığında çılgına dönüyorum.
İki yolda da ilerlemiş bir şekilde veda etsem hayatıma?
Başıma gelebilecek en güzel şey olur bu. Ama ikisi arasında bir seçim yapmam gerekse, hangisini seçerdim? Örneğin, lüks bir yaşantıya sahip, ama insanların üstünden geçinmeyi çok iyi bilen biri olarak mı, yoksa Nikola Tesla gibi insanlığa sayısız iyiliği dokunmuş, ama neredeyse meteliksiz olarak ölen bir insan mı olmak isterdim? Cenazemde kaç kişi olsun isterdim? 15 mi, 15 bin mi?
Bana “Bu yaşında düşünme bunları.” laflarıyla gelmeyin kardeşim (sanki gelen var gecenin üç buçuğunda). Az önce kendi eğlencemi düşündüm diye Matematik finalinden kalacağım belki de. Belki de bu dersten kalmam, jeologluk hayallerimi yok edecek. Jeolog falan olmak istemesem, bölüm değiştirmek istesem bu dersten kaldım diye beni yanlış tanıyacaklar, yanlış değerlendirecekler, almayacaklar farklı bir bölüme, farklı bir üniversiteye. Sırf bu dersten kaldım diye, sırf dizi tekrarlarımı izlemek istedim diye hayatım boyunca fakir yaşayabilirim, görebiliyor musunuz kelebek etkisini? Bu yaşımda düşünmem lazım asıl bunları!
Ve şu an öyle bir noktadayım ki, sınava çalışmak istesem sabaha kadar durmam gerekecek ve belki de sınavda uyku beni yenip bütün çalışmamı b.k edecek, sınavdan kalacağım. Çalışmadığım ve uyuduğum takdirde de (uyuyacağım da en fazla 4 buçuk saat) az çalışmış olacağım ve yine kalacağım!
Ne diye başladım, ne diye bitiriyorum. Bu yüzden bencilim ben. Bu yüzden egoist pezevengin tekiyim ben.
Ek: Çok şükür, ikinci paragrafta bahsettiklerimin neredeyse tamamını aştığımı hissediyorum artık. (17 Şubat 2009)