“Güneş Ne Zaman Doğacak” filmi ve Maraş Katliamı

Böyle efsanevi bir video dolaşıyor internette. Güneş Ne Zaman Doğacak adlı filmin giriş sahnesi. Filmde “Allahsızlığı Yayma Kürsüsü” başta olmak üzere birçok acayip ifadeyle (yere düşen çocukla dalga geçen acımasız “gomünüs”ler, ezan okunmasına dayanamayan ve namaz kılan Kırım Türkü anayı dipçikleyerek onu aşağılayan pis Rus askeri, emrindeki askerleri çalıştırarak askeri alana yazlık yapan hayvan “yoldaş”, elbette bu aşağılık “gomünüs”lere hadlerini bildiren Cüneyt Arkın vesaire) komünizm kötülenmiş.

Filmi edindim, bir kısmını izledim. Hakikaten kötü bir film. Komünizmi, Rusya‘yı kötülediği için değil, yoksa komünizme ben de aşık değilim. Komünist olsam, filmi izledikten sonra bu kadar saçma bir film yaparak komünizm karşıtlarını gülünç gösterdiği için yönetmeni tebrik ederdim.

Tabii akıl-mantık sahibi her insan bu eseri eğlenceli bir video diye tanımlar. Ama gelin görün ki; bu kadar kötü çekilmiş, provokasyon amaçlı olduğu gün gibi ortada olan bu film, aslında Maraş Katliamı‘nın başlangıç çizgisi.

Maraş Katliamı: Olayların Gelişimi

16 Aralık 1978 tarihinde Kahramanmaraş‘taki Çiçek Sineması‘nda oynayan Zeynel ile Veysel adlı aşk filmi, Ülkücü Gençlik Derneği tarafından değiştirilerek Güneş Ne Zaman Doğacak adlı film gösterime sokuluyor ve belediye anonslarıyla Kırım Türklerinin Sovyetler Birliği‘ne karşı direnişini anlatan bu filmin gösterime girdiği duyuruluyor. (O zamanlar da zaten sağcı-solcu ayrımının had safhada olduğu dönemler – zaten 2 yıl sonra da darbe oluyor.) Üç gün sonra (19 Aralık 1978) toplanan aşırı sağcı kesim sinemaya doluşuyor ve film saat 20.00’de izlenmeye başlıyor. Fakat filmin ortalarında (20.45) sinemada tahrip gücü düşük bir dinamit patlatılıyor ve -1’i ağır- 7 kişi yaralanıyor.

Çıkan “Bombayı solcu kızılbaşlar* atmış!” söylentisi çayır yangını gibi hızla yayılıyor ve zaten yeterince gergin olan kentte ipler kopuyor. Bir gün sonra yani 20 Aralık 1978’de çoğunlukla Alevilerin bulunduğu Akın Kıraathanesi‘ne bomba atılıyor. Ertesi gün de sinemaya bombayı attığı söylenen, Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) üyesi iki öğretmen (Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu) bulunuyor ve öldürülüyor. Sonraki gün kılınan cenaze namazında 10-15 bin kişilik bir çatışma başlıyor; 3 kişi hayatını kaybediyor. 26 Aralık 1978’e kadar devam eden çatışmalarda resmi rakamlara göre 111 kişi ölüyor, 1000’in üstünde insan yaralanıyor; 552 ev, 289 işyeri ve 8 araç tahrip ediliyor. Olayların ardından 13 ilde sıkı yönetim ilan ediliyor ve sonrasında açılan mahkemelerde toplam 805 (veya 835) kişi yargılanıyor.

Daha sonra ses bombasının Ökkeş Kenger adlı bir ülkücü tarafından gerginliği artırmak ve kaos yaratmak için patlatıldığı iddiası ortaya çıkıyor. Mahkemede 2 yıla yakın idam istemiyle yargılanıyor ama 1980 darbesinden 33 gün önce mucizevi bir biçimde beraat ediyor. (Aynı şekilde diğer tüm ülkücüler de serbest bırakılıyor.) Yine de artık vicdanından mıdır nedir, soyadını değiştirerek hayatına Ökkeş Şendiller ismiyle devam ediyor.

(Kızılbaş: Türkmen Alevilerine verilen bir isim. Kelimenin birçok farklı tarihçesi var ve ilginçtir, bu kelimeyi gurur duyarak kullanan Aleviler olduğu gibi bu kelimeyi Alevileri aşağılamak için kullanan Sünniler de var. Bir mezhep sahibi olmadığım için yorumlayamıyorum.)

Ökkeş Şendiller

Ökkeş Şendiller, bu katliamı izleyen yıllarda -tahmin edebileceğiniz gibi- parlak bir siyasi kariyere başlıyor: 1989’da Kahramanmaraş Belediyesi başkan adayı oluyor; kazanamıyor ama 1991’de Refah Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi‘yle ittifak yapan Milliyetçi Çalışma Partisi‘nden milletvekili adayı olup meclise giriyor.

Parti içi anlaşmazlıklardan dolayı 1 yıl sonra (7 Temmuz 1992), Şendiller ve aralarında Muhsin Yazıcıoğlu‘nun da bulunduğu 5 arkadaşı, beraber Büyük Birlik Partisi‘ni kuruyorlar. 2008’e kadar milletvekilliğinden parti genel başkan yardımcılığına ve MKYK üyeliğine kadar çeşitli görevlerde bulunan Şendiller, 2008 yılı başında Muhsin Yazıcıoğlu‘yla anlaşmazlığa düşerek partideki tüm görevlerinden istifa ediyor (ilgili haber).

Ek Bilgiler

  • 2006 yılında Bülent Ecevit‘in arşivinden çıkan belgelere göre bu katliam (ve Malatya Katliamı ile Sivas Katliamı), aslında Milli İstihbarat Teşkilatı imzalıdır. 1979 tarihli belgeye göre katliam, MİT görevlileri tarafından planlanmış.
  • Dahası, olaylar üzerinden daha birkaç gün geçmemişken Radio France Internationale (RFI), katliamda CIA‘in parmağının olduğunu iddia ediyor. BBC‘nin yorumu ise şöyle: “Kahramanmaraş olayları, Pakistan, Afganistanİran’dan sonra belki de kaos ve belirsizlik içine düşme sırasının Türkiye’ye geldiğini gösteriyor. Başbakan Bülent Ecevit de dahil olmak üzere, giderek artan sayıda kişi, bir iç savaş tehlikesine dikkati çekiyorlar.”
  • Bahsi geçen iki öğretmenin cenaze namazından önce bir başka camide kılınan Cuma namazında imam Mustafa Yıldız, şu sözleri sarf ederek nefreti daha da alevlendirmiştir: “Oruç tutmak namaz kılmakla hacı olunmaz, bir Alevi öldüren beş sefer hacca gitmiş gibi sevap kazanır; bütün din kardeşlerimiz hükümete ve komünistlere, dinsizlere karşı ayaklanmalıdır; çevremizde bulunan Alevileri ve CHP‘li Sünni imansızları temizleyeceğiz.”
  • Orada o zaman görev yapan Merkez Emniyet Müdürü, şu bizim AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu.
  • Bahsi geçen Ülkücü Gençlik Derneği, o zamanlar kapatılmak üzere olan 1 günde 350 şubesiyle birden feshedilip tekrar açılan Ülkü Ocakları Derneği‘nin yeni adı. Kurucusu ve ilk genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu.
  • Aralık 2008’de TRT-1‘de yayımlanan Şahların Labirenti adlı belgeselde Maraş Katliamı‘nı anlatan Ökkeş Şendiller, katliamın sorumlusu olarak Hrant Dink ve arkadaşlarını gösterdi.
  • Ökkeş Şendiller kendi sitesinde de, bomba attığı söylenen iki öğretmeni Devrimci Savaş Örgütü adlı bir grubun öldürdüğünü iddia ediyor (bkz. Kaynakça). Yani diyor ki; “Sağcıları öldüren solcuları bir sol örgüt katletmiş.” Evet.
  • Ökkeş Şendiller bir de kitap yazıyor: Kanlı Oyun – Maraş Olaylarının Perde Arkası
  • Şendiller‘in iki yorumu kafamı karıştırdı: Birinde “Bu çatışmalar Alevi-Sünni çatışması değildi.” diyor, diğerinde “Ölen ve kimliği tespit edilemeyen 7 sünnetsiz var.” diyor. Okuduğum kadarıyla gerçekten olayların odağında mezhep çatışmaları yokmuş ama mezhep çatışması değilse niye sünnetsizlere dikkat çekmiş, sünnetsizlere dikkat çekiyorsa niye mezhep çatışması iddiasını inkâr etmiş?
  • Katliamın ardından gazetelere atılan manşetlere buradan ulaşabilirsiniz.
  • Dönemin İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı‘nın (Bu bakan olay sırasında değiştiriliyor ve yeni İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş oluyor.) isteğiyle hazırlanan ve içeriği gizli tutulan raporun bir kısmını, daha sonra Gündem adlı bir dergi ele geçiriyor. Ele geçirilen kısım şöyle:
    1. 18 Aralık 1978 günü, Ülkücü Gençlik Derneği Kahramanmaraş şubesi ikinci başkanı Mustafa Kanlıdere, Ökkeş Kenger ve üçüncü başkan Mustafa Tecirli’ye Halkı kışkırtmak, tahrik etmek ve isyanını sağlamak için solcuların attığı süsü verilmek kaydı ile, tahrip gücü az bir dinamit atılmasını” emretmiştir. Atılacak dinamit için Başkan Mehmet Leblebici ile görüşür ve bir köye gelir, aynı gün birinci başkan Leblebici Ankara’ya hareket eder.
    2. 15 gün öncesinden itibaren, gelecek program olarak Zeynel ile Veysel filmi gösterilecekken Adana Kahramanmaraş Ülkücü Gençlik Derneği şubesine gelen iki şahsın getirdiği Güneş Ne Zaman Doğacak filmi 16 Aralık’ta aniden gösterime sokulmuştur.
    3. Patlama sesinden sonra ilk kaçan Salman Ilıksoy’un peşine düşülür. 40 metre sonra yakalanır ve çarşı karakoluna götürülür. Bu sırada patlama olayını ve bombayı atanı gördüğünü ve tanıdığını ifade eden Cuma Avcı isimli şahıs da karakola getirilir… Salman Ilıksoy, polis memuru Mahir Güney ve polis memuru Hasan Aydın, “Bombayı atanı tanırım” diyen Cuma Avcı’nın karşısına çıkarılır. Cuma Avcı ortada bulunan polis memuru Hasan Aydın’ı göstererek, tanıdığını bildirir. Emniyet Müdür Yardımcısı Hüsnü Işıklı’nın ikazı üzerine ikinci kez polis memuru Hasan Aydın’ı göstererek tanıdığını bildirir. Teşhise katılan dışarı çıkartılır. Konu için zabıt tutulmaz. Bu arada tanık Cuma Avcı’ya, “O polis memuru idi. Suçlu o değil. Bombayı atanlar parkalı olur. Onlar uzun bot giyerler, sakallıdırlar, bıyıklarına dikkat ettin mi?” gibi şeyler söylenir. Sonra Salman Ilıksoy yine amir odasına teşhis için alınır. Ve tabii Cuma Avcı bombayı atan şahsı ısrarla tanır ve teşhis eder. Son olarak, Emniyet Müdürü Kamuran Korkmaz’ın emriyle aynı karakolun bir başka odasına geçilerek, dosyada bulunan teşhis zaptı düzenlenir.
    4. Olaylardan önce, Ankara ili Bahçelievler, Karşıyaka ve Keçiören semtlerinde oturdukları bilinen Hüseyin Yıldız, Ünal Ağaoğlu, Haluk Kırcı, Mustafa Özmen, Mustafa Dülger, Remzi Çayır, Mustafa Demir, Bünyamin Adanalı, Ahmet Ercüment Gedikli, Mustafa Korkmaz, İsmail Ufuk ve Mehmet Gürses isimli şahısların Kahramanmaraş iline gittikleri öğrenilmiştir. Yine İskenderun Demir Çelik İşletmesi’nde Fabrika Stok Kontrol Müdür Muavini olan Hayri Kuşçu, Çelik-İş Sendikası yetkililerinden Tuncay Terekli… isimli şahısların olaylardan önce ve olaylar sırasında Maraş’a gittikleri öğrenilmiştir.
    5. 19-25 Aralık 1978 tarihleri arasında Kahramanmaraş ili otellerinde kalan kişilerin günlük kayıtlardaki isim listesine göre (…) aynı isme sahip kimi kişilerden, meslekleri bir seferinde terzi, bir seferinde çiftçi gibi değişik kayıtlar alınmıştır. Bunun dışında raporda, o günlerde herkesin dikkatini çeken Milli Piyangocularla ilgili ilginç bilgiler vardı. Adıyaman ilinden gelerek Çelik Palas Oteli’nde 19-20 Aralık 1978 günlerinde yatan ve kendilerini Milli Piyangocu olarak tanınan 26 değişik isimli şahısların Milli Piyango İdaresinden alınan, 26 Ocak 1979 gün ve 013/653 sayılı yazıları ve ekinde bulunan belgelerden, ne sabit ne de seyyar bayii olmadıkları anlaşılmıştır. Yine ekte bulunan 013 sayılı yazıdan, yalnız 9 ve 31 Aralık günlerinde çekiliş yapıldığı anlaşılmıştır. Kahramanmaraş ilinde de yeteri kadar Milli Piyango bayii vardır. Ve 19-22 Aralık günlerinde çekiliş olmayacağına göre, sahte meslek göstererek kalan bu kişilerin, olaylardan haberdar olarak gelmiş militanlar oldukları kanısı uyanmaktadır.
    6. Milli Piyangocuların Kahramanmaraş’a doluştuğu bu günlerde bazı evler ve işyerleri üç hilal çizilerek, bazıları ise üzerlerine çarpı konularak işaretleniyor, şehirde çeşitli yerlerde solcular, Aleviler ve hükümet aleyhine slogan yazılıyordu.
    7. 22 Aralık 1978 günü Kahramanmaraş’ta olaylar patlak verdiğinde iki ayrı telefon görüşmesi yapılır.
    8. İskenderun Demir-Çelik İşletmesi’nde çalışan Alaattin Eryaman isimli şahıs, Kahramanmaraş İli 3050 numaradaki şahıs ile konuşurken, 3050 numaradaki kişinin, “Benzinlikte toplandık, mahallelere saldırdık” dediği öğrenilmiştir.
    9. Adana ilinden bir şahıs, Malatya Özel Doğu Kliniği Doktoru Muhittin Turgut’u telefonla aramıştır. Yapılan bu telefon konuşması sırasında, Adana’daki şahıs, “Kahramanmaraş’tan oraya yaralılar gelecek, dikkatli olun.” der. Muhittin Turgut ise “Orasını bana bırakın. Malatya olaylarında bir açık verdim mi ki bunda vereyim? Malatya olaylarında ne şekilde çalıştığımı siz de bilirsiniz.” karşılığını verir.
  • Olaylar sonrasında gözaltına alınan ülkücülerden Yusuf İlhan adlı bir kişi, verdiği ifadede eylemin nasıl planlandığını ayrıntılarıyla anlatıyor. (Bu sayfada “21 Ocak 1979″u aratın.) Özellikle şu bölüme dikkat: “Poliste yapilan islemden sonra Sikiyönetim Komutan Yardimcisi da Yusuf Ilhan ve Ökkes KENGER’i ayri ayri çagirarak ifadelerini alir. Yusuf ILHAN, dinamiti Ökkes KENGER’in verdigini tekrarlamis, Ökkes KENGER de olayi dogrulamistir.”
  • Çok ilginç bir bilgi: Yukarıdaki gizli rapor bölümünün dördüncü maddesinde geçen isimlerden bazıları, yıllar sonra Susurluk skandalında da geçiyor!

Katliamda Hayatını Kaybedenler

  • Abbas KARAKIZ
  • Abdullah KANDEMIR
  • Abdullah POLAT
  • Abidin UZUNPINAR
  • Adem ARMUT
  • Ahmet YILDIZ
  • Ali AKINCI
  • Ali ASLAN
  • Ali BILMEZ
  • Ali DOGAN
  • Ali LAM
  • Ali Riza ISBILIR
  • Ali SUNA
  • Ali TRAS
  • Ali UZUNPINAR
  • Ali YILMAZ
  • Ali ÜN
  • Aziz TÜZÜN
  • Bayram BIL
  • Bünyamin VAROL
  • Cemil KARADUTLU
  • Cennet ÖZDEMIR
  • Dervis ZÜLKÜFLÜ
  • Döndü ÜNVER
  • Elif BALTA
  • Ercan KÖSE
  • Esma SUNA
  • Evliya ERMIS
  • Fatma BILMEZ
  • Fidan SUNA
  • Güllü ERGÖNÜL
  • Gülsen ÜN
  • Haci Bektas BOZKURT
  • Haci BIYIKLI
  • Haci Veli ISBILIR
  • Hamza YILMAZ
  • Hasan AKIRMAK
  • Hasan BILMEZ
  • Hasan ILDIRCAN
  • Hasan KÜÇÜKKAYA
  • Hasan NERGIZ
  • Hasan UZUNPINAR
  • Hasan YÜZÜK
  • Hasan ÖZTAS
  • Hatice GÖRÜR
  • Hatice YILMAZ
  • Hüseyin CEREN
  • Hüseyin ERGÖNÜL
  • Hüseyin TOKLU
  • Hüseyin YILMAZ
  • İbrahim BILMEZ
  • İbrahim USTA
  • İbrahim ÜNVER
  • İmam ERGÖNÜL
  • İsmail NERGIS
  • İsmail TERCAN
  • Kalender TOKLU
  • Kamil ÜN
  • Kemal ÖZDEMIR
  • Kezban USTA
  • M. Ali BALTA
  • Mahmut ÜNAL
  • Malik ÜNVER
  • Mehdi KÖKLÜ
  • Mehmet DUMAN
  • Mehmet ERGÜNDÜZ
  • Mehmet ISBILIR
  • Mehmet KAHVECI
  • Mehmet MENGÜCEK
  • Mehmet SUNA
  • Mehmet TORUN
  • Mehmet ÜNVER
  • MehmetLAM
  • Memili BAKICI
  • Musa ALTUN
  • Musa FUNDA
  • Mustafa ACINIKLI
  • Nazim TOSUN
  • Necati PARAMIS
  • Osman ANDIZ
  • Sah Ismail KALAYCI
  • Sebahat ISBILIR
  • Sibo BEKAN
  • Süleyman AYDOGAN
  • Süleyman METIN
  • Veli YILDIZ
  • Veysel KALKANDELEN
  • Yilmaz BAZ
  • Yusuf LAKAP
  • Yusuf LEVENDIZ
  • Zekeriya ÜN
  • Zeki YILDIRIM
  • Zeynep AYDOGAN
  • Zeynep NERGIZ
  • Zühre ÜNVER
  • Ökkes DALKIRAN
  • Ökkes INCE

Notlar:

  • 13 kişinin kimliği tespit edilememiş. Bazı kaynaklarda bu sayı 7 ve ölü sayısı da buna bağlı olarak 105.
  • İnternette bulduğum bu listede, hoş olmayan bir biçimde isimlerin yanına “sağ” ve “sol” yazılmıştı; o “damga”ları sildim ve listeyi alfabetik olarak sıraladım.
  • Listedekilerin toplamı tespit edilemeyenlerle birlikte 110 ediyor, 111. kişinin adı yok.
  • Bir de benim soyadıma (Ünver) sahip kişiler de varmış.

Benim Yorumum

Şimdi gösterime girse milletin gülmekten altına kaçıracağı bir provokasyon filminin o gergin dönemde bir stratejik hamle olarak kullanıldığını okudunuz. Sonra ortaya çıkan söylenti ise sağcı-solcu 111 kişinin katline ve dolaylı olarak 1980 darbesine sebep oluyor. Mahkemelerde sağcı örgütler de, solcu örgütler de yargılanıyor; olayları aslen kimin başlattığı hala kesin olarak bilinmiyor. Kaynakça kısmında da görebileceğiniz üzere elime geçen her türlü görüş ve bilgiden faydalanmaya çalıştım ve yazının sonuna geldiğimizde diyebilirim ki: İşin arkasında aslen CIA‘in, Amerika‘nın olduğu ihtimali son derece mantıklıdır. Özellikle (BBC‘nin yorumunda bahsedildiği gibi) Orta Asya ülkelerinde çıkan birçok olayın arkasında Amerika‘nın bulunması bu ihtimali inanılmaz güçlü kılıyor.

İşte bu yüzden halkımızı solcu-sağcı diye bölünmesine hiddetle karşı çıkmamız gerekiyor. Hele hele bu tarz bölünmeleri dış güçler oluşturup besliyorsa, sağcı-solcu bir araya gelip, kafa kafaya verip düşünmeli. Böyle bir şeyin olma ihtimali düşük tabii, ama millî dayanışmamızı geri kazanmamız açısından dinî olsun, siyasî olsun her türlü bölünmeden kaçınmamız gerekir.

Bu bölünmeyle ilgili bir de “Siyasette fanatizm ve bölücülük” başlıklı bir yazım var, okumanızı isterim.

Kaynakça

Barış Ünver
06 Mayıs 2009

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.

Yorumlar kapalı.