Ner’desin aşkım?

DİKKAT: Bu yazı, Beyn'in "Arşiv" kategorisine aittir. Yazının arşivlenmiş olması, yazı içindeki bilgi ve görüşlerin artık önemsiz veya geçersiz olduğunu gösteriyor olabilir.

Aşkım, bebeğim, bi’ tanem, hayatım, sevgilim, yavrum, kuzum, tatlım, karıcığım-kocacığım, hanımım-beyim… Hepsi de birbirinden güzel hitap biçimleri, bence.

Ama bir noktadan sonra garip bir durum ortaya çıkıyor: Sevgiline ismiyle hitap etmek, soğukluğun ifade biçimine dönüşüyor. Sevgili sana isminle hitap edince, “Neden ismimi söyledi ki, bir sorun mu var acaba?” diyoruz.

Aslında olmaması gereken bir şey ama aklıma gelen iki çözüm de içime sinmiyor: Ya ilişkinin başından itibaren sevdiceğe (diğer hitaplarla birlikte) isimle hitap etmeyi alışkanlık haline getirmek lazım, ya da bu can sıkıcı durum oluştuktan sonra sevdicekle konuşup kontrollü bir biçimde iki tarafın da karşı tarafa ara sıra ismiyle hitap etmesini sağlamak lazım.

Ne var ki, ikisi de “yapay” çözümler. Doğal bir çözüm aklıma gelmiyor.

Ne var ki, bu “yapaylık” sürekli bir yapaylık olmayacaktır. İki çözümde de bir noktadan sonra çözümün kendisi, doğal bir alışkanlığa dönüşecektir.

Bir ilişkinin en büyük sorunu bu değildir elbette, ama en büyük sorunun (iletişim) ufak, gerçekten çok ufak bir parçasıdır, bence. Sizce?

Barış Ünver
23 Kasım 2014

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.