Öfke kontrolü üzerine farklı bir görüş

Kişisel sitem olan BarisUnver.com’da kısaca yazmıştım, burada tekrar değinmek istiyorum: Öfke kontrolü, öfkenin kontrollü kullanımı mıdır, öfkeyi bastırıp susturmak mıdır?

Soruyu soruş şeklimden, benim fikrimi tahmin edebilirsiniz sanırım: Öfkenin kontrolü, öfkenin kontrolüdür. Öfkeyi bastırmanın da nadiren olumlu etkileri vardır.

Öfkeli insan, öfke anında nasıl düşünür?

Kişisel sitemde yazdığım yazıdan bir alıntı yapayım:

Memnun olmadığın bir konuda bağırmak da çok kolaydır, karşındakini incitmek de. Öyle ki, farkında olmadan karşındakini incitmenin en iyi yolunu bilirsin. Kişiyi ne kadar yakından tanıyorsan o kadar iyidir: Kişinin özgüvenini yıkacak, canını yakacak şeyin ne olduğu bilgisi her zaman elinde bir silah gibi elindedir.

Çok acımasız ifadeler de olsa, zaman zaman (eskiden daha sık, şimdi ender zamanlarda) öfkemin kontrolünü kaybedebilen bir insan olarak bu şekilde düşünüyorum. Öfkeli insan, öfkesini kontrol edemediği anlarda, o şeytanın vücudunu, ruhunu ele geçirmesine izin vermiştir. O kontrolsüz öfke anında sahip olduğu enerji, ona adeta bir üstünlük hissi verir ve öfkesine yenik düşen insan, bu gücü elinde tutmak veya artırmak için dizginleri eline almak istemez (veya istese de alamaz). Sesin gürleşmesi ve yükselmesi, salgılanan adrenalin, artan vücut sıcaklığı ve kasların kasılması… Kontrolsiz öfke anında kişi, ona zarar verdiğini bilse dahi, ona gücünü veren bu özelliklerden zevk alır. Bunu öylesine yazmıyorum: Öfkesinin kontrolünü kaybeden insan, öfkesinden zevk alır.

Sonrasında pişman olsa da, vicdanını göz ardı edip kendini haklı çıkarmak için bahaneler uydursa da, kontrolsüz öfkenin zararlı olduğu apaçık ortadadır.

Peki, kontrollü öfke nasıl bir şeydir?

Kontrollü öfkenin gücü

“Kontrollü öfke” deyince akla “Ben şimdi şu küfrü edeyim, masayı şu yöne doğru devireyim” diye düşünen bir figür gelmesin. Kontrollü öfke, kontrolsüz öfkenin neredeyse karşıtıdır.

Diyelim ki karşınızdaki insan, sizi öfkelendiren bir şey yapıyor veya söylüyor. O kadar öfkelendiniz ki, bunu saklamanın ne bir yolu var, ne bir anlamı var. Öfkenizi “yutmaya” çalışıp kendinize eziyet etmek seçeneklerden biri. Öteki seçenek ise dizginleri elden bırakıp ağza geleni söylemek, ortalığı devirmek, karşındakinin yenilgisini görene kadar karşındakine saldırmak. Üçüncü seçenek ise öfkenizi sağlıklı bir biçimde ifade etmek.

“Bu yaptığın beni kızdırdı” anlamına gelen ifadeler, sandığınız kadar tehlikeli değil. Karşınızdakinin sizi kızdırdığını bilmesi her zaman mümkün olmuyor veya öğrendiği zaman çok geç oluyor. Kızdığınızda bunu ona iletmeniz, tartışmanın büyümemesi adına en doğru hamle olabilir. Karşınızdaki size, sizi daha çok kızdıracak bir şekilde karşılık veriyorsa, bunun iki sebebi olabilir: O kişi ya asabiyetini kontrol edemeyen biridir, ya da sizi kızdırmak için özellikle bu şekilde davranıyordur. İlk ihtimalde bu sefer sakinleştirme görevi size geçmiştir, ikinci ihtimaldeyse karşınızdakinin oltasına gelmek ve daha çok kızıp kontrolü kaybetmek mantıksız olacaktır.

Öfkenin kontrollü ifadesinin bir sonraki seviyesi

İleri seviye “öfke ifadesi yöntemleri” de vardır, ama kontrolsüz öfkeyle arasındaki çizgi çok incedir ve her an kontrolü kaybetme tehlikesi vardır. Örneğin bağırmak: Kontrollü bir şekilde karşınızdakine bağırmak, tercih edilmemesi gereken ama yine de zaman zaman kontrolün sağlanabildiği bir seçenektir. Kendinizi doğru şekilde ifade ettiğiniz sürece, karşınızdakine (veya çevreye) rahatsızlık vermesine karşın kesin bir zararı olmayacaktır. Daha hızlı konuşmak, elleri-kolları sallamak da olanaklar dahilindedir, ama bunları yapmak sizin çaresizliğinizi de gösterebilir. Ayrıca öfkenizi daha hızlı dindirebileceği gibi, daha çok öfkelenmenize de yol açabilir ki “kontrolsüz öfke” ile arasındaki çizgi bu yüzden bu kadar incedir. Her an kontrolü kaybedebilirsiniz.

Öfkeyi yutmak ne zaman işe yarar?

Öfkeyi (kontrollü bile olsa) ifade etmenin zarar vereceği durumlar vardır. Örneğin karşınızda sizden daha kıdemli bir otorite figürü varsa, susmanız daha iyi olabilir: Yüzbaşınıza, öğretmeninize, patronunuza veya sevgilinizin babasına “size şu anda kızdım” mealinde bir laf ederseniz, pişman olabilirsiniz. Bu gibi durumlarda gerçekten de susmak, en iyisidir.

Tabii o yuttuğunuzu bir şekilde çıkarmalısınızdır da. Genellikle bu gibi durumlarda spor, daha geniş anlamıyla fiziksel aktivite, o biriken enerjinin boşaltılması konusunda işe yarar. Veya söylemek istediklerinizi muhatabına değil de, olayla ilgisiz bir kişiye söyleyebilirsiniz. (Tabii bu dedikodunun zararsız olması ve amacını aşmaması gerekiyor.) Ama bunu sürekli yapmak da yıpratıcı olacaktır, o yüzden öfkenizi sağlıklı ve kontrollü bir şekilde ifade etmek çoğu zaman en doğru hareket olacaktır.

Sonuç

Gururla söyleyebilirim ki, kontrolsüz öfkenin en sık kullanılan ifade biçimi olduğu bir aileden gelen biri olarak, artık öfkemi çoğu zaman kontrol altına alabiliyorum. (Bunu dedim diye beni sınamak için beni bilerek öfkelendirmeye çalışacak arkadaşlarımı şimdiden uyarıyorum: Kontrolü bırakırım, canınızı yakarım!) Elbette mükemmel bir kontrol sahibi olmak zordur, belki de imkânsızdır; ama bu, çabalamak için bir engel değildir. Siz elinizden geldiğince kontrollü davranırsanız, çevreniz sizi hala “asabi, sinirli, öfkeli” gibi olumsuz sıfatlarla tanımlasa bile, vereceğiniz zarar asgari düzeye inecektir ve (kontrolsüz asabiler ve kontrolünüzü kaybetmenizi isteyen kötü niyetli insanlar dışında) herkes sizden hoşnut olacaktır.

Bu konuda sizin görüşleriniz neler? Yorum yazın, tartışalım. Ama kızmadan! (Ayrıca, yazıyı beğendiyseniz paylaşmanız da beni çok mutlu eder.)

Barış Ünver
12 Ağustos 2015

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.