Ölüm Savaşçısı (1984)

DİKKAT: Bu yazı, Beyn'in "Arşiv" kategorisine aittir. Yazının arşivlenmiş olması, yazı içindeki bilgi ve görüşlerin artık önemsiz veya geçersiz olduğunu gösteriyor olabilir.

Bu sefer farklı bir şey yapacağım ve filmin yorumunu, filmi izlerken yazacağım :). Böyle muhteşem bir filme de bu yakışır zaten. Maddeleyerek yazacağım, sanırım uzun bir yazı olacak. Buyrun:

  • Ninjalar bıyıklı lan!
  • Kılıçlar, Malkoçoğlu filmlerinde olduğu gibi kartondan yapılmış.
  • Art arda gelen birkaç sahnede ninjalar kim olduğu belirsiz birçok insanı öldürüyor.
  • Cüneyt Arkın‘ı gördüğümüz ilk sahnede adam sevgilisinin göğüslerini sıkarak konuşuyor.
  • Sonraki sahnede uzaklardan apartmanlar gördüğümüz bir arsada sanırım antreman yapan Cüneyt Arkın‘ın karşısına bir ninja çıkıyor – bu bıyıksız. Birlikte bir süre dövüştükten sonra birlikte yan yana zıplamaya başlıyorlar. Bol bol zıpladıktan sonra iki de takla atıp (yine yan yana, yine senkronize) tekrar dövüşmeye başlıyorlar. Sonra ninja Cüneyt Arkın‘ın kılıcını bir tekmeyle elinden uzaklaştırıyor ama Cüneyt Arkın buna da hazırlıklı: Ninjanın kılıç darbelerine artık elle karşılık veriyor! Elli dört saat falan sonra ninjanın da kılıcı düşüyor ve elle dövüşmeye devam ediyorlar. Bir süre sonra kılıçları yerden alıp tekrar dövüşüyorlar falan, uzatmaya gerek yok, sahne yeterince uzun. Kazanan tabii ki Cüneyt abimiz oluyor.
  • Bu bıyıklı ninjaların “Kötülük Vuruşu” diye bir vuruşu varmış.
  • Artık “baba ninja” mıdır nedir, hem bıyıklı hem sakallı bir ninja abi, öğrencilerine yaptığı bir konuşmadan sonra bir taşı beyniyle havaya kaldırıp bir yumrukla metrelerce ileri atıyor ve sonra da taşı (sanırım yine beyniyle) patlatıyor. Öğrenci ninjalar havaya “Niyaaa! Niyaaa!” diye yumruklar atarak seviniyorlar. Ama sonra baba ninja hepsini dövüyor.
  • Amerikalı doktor: “O, doğunun binlerce yıllık öldürme tekniğine sahip. Onunla ancak bir Türk başa çıkabilir!” Tabii Amerikalı da bıyıklı.
  • Baba ninja: “Sizleri korkunç avcılar yaptım. Onu, Ölüm Savaşçısı‘nı avlayacaksınız. Ona ölümmm!”
  • Cüneyt abi: “Bana gülüyorsun değil mi? Heheh, ama seninle evlendikten sonra tabakları yıkayacağımı zannediyorsan, aldanıyorsun.”
  • Cüneyt abinin sevgilisine (göğüslerini sıktığı) bir kuş saldırıyor (büyük ihtimalle ninja eğitimli). Kuşun kafası yok. Evet, ciddi ciddi bir kuşun kafasını koparıp can çekişerek kanat çırparken çekmişler. Bu ne lan?
  • Hah, Cüneyt abinin oynadığı karakterin adı Komiser Murat‘mış. Bunu, filmin 20. dakikasında öğreniyoruz. Bu arada filmin bendeki kopyası 1 saat 13 dakika.
  • Bir adam: “Çok üzgünüm. İstersen vazgeç, gitme.”
    Komiser Murat: “Hayır. Ben bir Türk polisiyim. Görevimi bırakmam, kaçmam, yılmam, korkmam! Öleceksen şerefimle ölürüm.”
    Aynı adam: “Bu görev aşkına sonsuz saygı duyuyorum. Gel seni bir öpeyim.”
    Ve öpüyor, ve uzun süre bakışıyorlar.
  • Baba ninja: “Ölüm geliyor! Ben sizleri ölümsüz yaptım! Gölgeleriniz ruhunuz olacak. Birimiz düşündük mü, hepimiz düşüniciğiz. Birimiz vurduk mu, hepimiz vuruciğiz. Birimiz yaşadık mı, hepimiz yaşıyıciğiz! Birimiz öldük mü, hepimiz öliciğiz!” (Adamın sesi, en sonda bozuluyor ve ördek gibi bir sese dönüşüyor.)
  • Filmin başında ölen adamların kimler olduğunu sonradan anlıyoruz: Komiser Murat‘ın karate kursundan arkadaşlar???
  • Baba ninjanın Komiser Murat‘ı öldürme isteği, Kore Savaşı‘nda Komiser Murat‘ın baba ninjanın hayatını kurtarmasıymış. Yani baba ninja da Türkmüş. Türkçe konuşmasından anlamalıydım, lanet olsun.
  • Bu arada baba ninjanın sesi pek karizmatik. Ördekleştiği yer hariç.
  • Allah aşkına… Kim olduğunu anlamadığımız bir adam şöyle buyuruyor: “Filmciler karateyi sirk eğlencesi haline soktular, bu yüzden ciddiye alınmıyor.” Peki.
  • Aha, kadın ninja gördüm.
  • Komiser Murat az önce bir ninjanın da göğsünü sıktı, sonra öldürdü. N’oluyo lan?
  • Aha, Komiser Murat şimdi de Amerikan polisine ninjalar hakkında brifing veriyor. Bu bende vardı, şimdi yükledim. Buradan dinleyin, n’olur.
  • Amerikan polisini, kurşundan zerre etkilenmeyen bir ninjadan kurtaran Türk polisi Komiser Murat!
  • Komiser Murat, çok güçlü bir Amerikalı tarafından tehdit edildikten sonra motosikletle dolaşmaya çıkıyor. Bir arsada motosikletiyle iki tane daire çizdikten sonra çevresini üstü çıplak adamlar sarıyor.
  • 47 dakika oldu ve ben çok sıkıldım. Daha 26 dakika var.
  • Komiser Murat‘tan da bir “N’evet.” duydum :).
  • Şimdi bir sarmaşık şu güçlü Amerikalının korumalarından ikisini öldürüyor. Boğarak.
  • Oha, üç motosikletli polisin üç motosikletli ninjayla karşılaşmasında bıyıklı ninjalar ciddi ciddi motosikletten atladılar!
  • Filmin büyük kısmında Komiser Murat ve ninjalar havaya doğru boş boş hareketler yapıp, zıplayıp, takla atıyorlar.
  • Filmi kapatmak istiyorum ama 12 dakika falan kaldı, kapatmayayım. Başı ve bir süre sonrası iyiydi ama şimdi uyumak üzereyim.
  • Bir motosiklet sahnesi daha var. Komiser Murat, motosikletli muhafız ninjaları, kendi motosikletinin ön tekerini ölümcül bir silah haline getirerek öldürüyor.
  • 7 dakika var, film bitmek üzere (çok şükür).
  • Komiser Murat‘ın 300 küsur ninjayla uğraştığı bir sahneye geçtik. Şöyle bir sonuç çıkardım: The Matrix üçlemesinin yapımcıları bazı dövüş sahnelerinde bu filmden etkilenmişler.
  • Ses efektlerinde de Street Fighter bu filmden birkaç ses çalmış olabilir.
  • Ve şimdi Komiser Murat‘la baba ninja karşılaştılar.
  • 3 dakika var!
  • Baba ninja çok fena dayak yiyor ama yediği dayaktan zerre etkilenmiyor.
  • Oha, Bruce Lee‘nin filmlerinin müziklerinden birini duydum!
  • 1 dakika 20 saniye…
  • Aha, baba ninja yine bir taşı beyin gücüyle kaldırdı, yumruk atarak Komiser Murat‘a attı. Ama Komiser Murat n’aptı, bir karşı yumrukla taşı baba ninjaya geri attı ve baba ninja’nın kafasında patlattı! Yetmedi, baba ninja alevler içinde yanarken dövmeye devam etti adamcağızı.
  • Ve son. Oh be.

Barış Ünver
07 Eylül 2008

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.