Önümüzdeki 10 yılda Beyn’e neler olacak?

Kişisel blogların artık eskisi gibi etkili olmadığını, anlam olarak da birazcık boşaltıldığını yazmıştım ve Beyn’i yeni bir temel üzerine oturtup, blogu o yönde geliştirmeye karar verdiğimi anlatmış, sizlerden de yardım istemiştim. Bol bol yorum, mutlu olmuştum ve bu yorumlar, Beyn’in kafamdaki geleceğini geliştirmem konusunda bana epey yardımcı oldu.

Verdiğim karar şudur: Beyn, kişisel bir blog olarak da kalmayacak, blog olarak da kalmayacak.

Tabii bu kadar radikal bir kararı öyle hızlıca yürürlüğe sokamam. Bunun yerine uzun vadeli (5 ila 10 yıllık) bir plan taslağı hazırladım ve bu “plan taslağını” bir “plan” haline getirmek için yine sizlerden yardım istiyorum.

İzleyeceğim yolun büyük adımlarını belirledim sayılır. Aşağıda başlıklar halinde göreceğiniz bu kilometre taşlarını artırmak, eksiltmek, geliştirmek, değiştirmek tamamen okurlarımın elinde, sizin elinizde.

Birinci adım: Çerçeveyi daraltmak

Önceki yazımda anlattığım gibi, Beyn’i “düşünmek” gibi çerçeveye sığdırmaya çalışacağım. Yazdığım konuları biraz daraltacak olsam da, çerçeve yeterince geniş olacağı için yazı sayısı belki biraz azalacak ancak yazı kalitesi kesinlikle artacak.

Bu çerçeve içerisinde aklıma gelen bazı kategoriler şöyle:

  • Siyaset yorumları – Zaten uzun süredir Beyn’de yazdığım bir konu olan siyasetin birazcık düşünsel kısmına girmeyi, elim döndüğünce kafamın bastığı bazı konuları yorumlamayı düşünüyorum. Bu durumda siyasi gündemle alakalı konular artacak mı, azalacak mı onu bilmiyorum çünkü gündemi yorumlarsam “düşünmek” çerçevesinin dışına çıkar mıyım, bilmiyorum. Yani “siyasi gündem” ile “siyaset” konularını ayırsam mı, ayırmasam mı bilemiyorum. (Bu konuda sizin de düşüncelerinizi merak ediyorum.)
  • Belli düşüncelerin tanıtımı, anlatımı ve eleştirisi – Belli başlı düşünceleri incelemeyi de istiyorum. Bildiğimden değil, öğrenmek istediğimden dolayı bunu yapacağım. Felsefe, siyaset, din, psikoloji gibi teorik yönü güçlü konular bu bölüm için çok değerli kaynaklar olacak ancak bu kategorinin belli bir alt konusu olmayacak.
  • Röportajlar – “Düşünce” çerçevesine ait konulardan biri hakkında tanınmış insanlarla röportaj yapıp, düşündükleri hakkında konuşmak istiyorum.
  • Başka? – Sizin aklınızda, benim yazabileceğim konular, kategoriler var mı?

İkinci adım: Konuk yazarlar

Daha önce söylenmemişti, benim de aklıme gelmemişti ama konuk yazarlığı Beyn’de görmek isteyenlerin sayısı hiç de az değilmiş. Bunu dikkate alarak, önümüzdeki yıla kadar ayda bir-iki konuk yazar kabul etmeyi düşüneceğim.

Tabii konuk yazarlar da istedikleri konuda değil, yine “düşünmek” çerçevesi içerisinde yazacaklar. Beyn’in yapısına aykırı olmadığı sürece yazılanların benim düşüncelerime aykırı olup olmamasına bakmamaya da dikkat edeceğim. Yani ben kapitalizmi eleştirirken kapitalizm düşüncesine övgü dolu bir yazı gelirse, yazının kalitesi Beyn’e uygun olduğu sürece bu yazıyı yayınlamamazlık etmeyeceğim.

Ara adım: Tartışma platformu…

…yani forum. Sosyal medya uzmanları bu lafıma muhtemelen kızacak ama forumların öleceği yok. Olsa olsa kabuk değiştirirler, yine de sosyal bir paylaşım platformu olarak kalırlar. “Sosyal medya” kavramının ilk temsilcilerinden olan bu sistemlerin niye bu kadar hor görüldüğünü de tahmin ediyorum: Ülkecek forumların biraz b.kunu çıkardık. 2005’e kadar her yerde forumlar vardı, herkes forumcuydu.

Elbette Beyn bünyesinde açılacak olan forumda “Off-Topic, Gececiler, Son Çıkan Oyunlar” gibi bölümler olmayacak; üyeler “sizden sonra yazacak üyeye istediğiniz soruyu sorun xD” veya “hadi masaüstümüzlerimizi paylaşalım :P” diye konular açamayacak. Hayır efendim! Beyn’de yazı konusu olabilecek şeyler hakkında yazmak, ana kural olacak. Beyn’i genel anlamda nasıl geliştirebiliriz, orada karar vereceğiz. Belki konuk yazarlar da ilk önce oraya yazar ve beğenilirse Beyn’e (yani bloga) da taşınır.

Bu türdeki bir forumu bugün bile açabilirim – hatta iki-üç gün önce gördüğüm yeni, harika bir forum yazılımını boş vaktimde denemeyi düşünüyorum zaten.

Üçüncü adım: Çok yazarlı Beyn

Konuk yazarlık sisteminin gidişatına göre, konuk yazarlık başladıktan bir veya iki yıl sonra başlatmayı düşündüğüm çok yazarlı sistemde, Beyn’in çerçevesinde Beyn’e düzenli olarak yazabilecek kişilerle beraber yazacağız. Yazar sayısı artınca konu çeşitliliği artacak, yazar sayısı ve konu çeşitliliği artınca yazı sayısı artacak, konu çeşitliliği ve yazı sayısı artınca okur sayısı artacak ve sanırım Beyn, ciddi anlamda meşhur bir blog haline gelecek… ve sonra, blog kavramından çıkacak.

Dördüncü adım: ?????

Burada ne olacağını henüz düşünemedim. Yani Beyn’i “blog” kavramından öteye taşımak için ne yapmam gerektiğini tam olarak bilmiyorum. Beyn’den bir sosyal ağ çıkabilir mi? Küçük konuşmayayım ama muhtemelen çıkmaz. O zaman ne olabilir?

Mesela benim aklımda TED konuşmaları gibi konuşmaların yapılabileceği bir platform var. TED.com’u bilen bilir, harika bir sitedir: “Ideas worth spreading (Yayılmaya değer fikirler)” sloganıyla, dünyanın dört bir yanında teknoloji, eğlence, tasarım, iş, bilim ve küresel olaylar/durumlar hakkında ortalama 15’er, 20’şer dakikalık konuşmalar yapılır. Beyn’i de önce yazılı, sonra görüntülü olarak bu konsepte dönüştürmek mümkün olur mu acaba?

Beyn’e en büyük yardımı yapmak isteyenler, Beyn’in 10 yıl sonrasını görmeye çalışmalı, fikirleriyle bana bu konuda yardım etmelidir! :)

Barış Ünver
17 Mayıs 2012

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.