Sevilmemek üzerine

DİKKAT: Bu yazı, Beyn'in "Arşiv" kategorisine aittir. Yazının arşivlenmiş olması, yazı içindeki bilgi ve görüşlerin artık önemsiz veya geçersiz olduğunu gösteriyor olabilir.

Çiçek aldığım ilk kızdı. Hoşlandığım ilk kız değildi, çıkacağım ilk kız da değildi. Aslında güzel de değildi, akıllı da değildi, yalnızca çok iyiydi. Hayatımda ondan saf, ondan temiz birini tanımadığımı düşünüyordum. Kendisine, aylardır sınırlarında yaşadığımız arkadaşlığın ötesinde bir şeyler teklif etmek üzere okulunun yolunu tuttum. Özellikle son haftalar öylesine güzel geçmişti ki, benim gibi bir ayının aklına çiçek almayı getirmişti kız. Çantamda gül, aklımda türlü türlü fikir, içimde heyecan… Okulun yolunu tuttum.

Ve o da beni reddetti.

Birçok kez oldu bu. Olmaya da devam edecek, belli… Ben reddedilmekten korkmadan duygularımı açıklayınca karşımdaki panikleyecek veya o da benim gibi “bahtsız” olsa bile gururu okşanacak, egosu kabaracak ve reddetmeyi zaferden sayacak. Bir sonrakinde ise reddedilmekten korkacağım ve bu sefer de aylar boyu sürecek ızdırap döneminin ardından, yani kaybedecek bir şeyim kalmadığında, yine açılacağım ve yine Osmanlı tokadı gibi bir red daha yiyeceğim suratıma.

Bunu iyi bir şey olarak da yorumlayabilirim: Artık daha dayanıklıyım bu durumlara. Kalbin taşlaşması, ruhun çürümesi olarak da görebiliriz belki ama durumumdan şimdilik şikayetim yok. Yalnızca çok üzgünüm. Daha da kötüsü, hayatıma devam etmem gerekiyor.

Bir de, artık umudum azalıyor. “Öyle deme be! Gençsin, geçer gider bunlar.” derseniz haklısınız ama o beylik laflar, durumumu etkilemiyor. Sevilmeyen, sevilemeyen bir insan olduğum düşüncesi artık hep aklımda; belki bir yıldır bir köşede duruyor ve arada sırada selam verip deliğine kaçıveriyor. Benim gibi, gerçekçiliği şiar edinmiş bir kişiye böylesine dram dolu satırlar yazdırıyor. Güçlü biri olmama rağmen güçsüz hissettiriyor, önemsiz hissettiriyor.

Ve her geçen gün, bu dünyanın gerçekliğine inancım azalıyor. Bazen “Bu dünya diye bildiğim aslında cehennem ve bu yaşanmaz yerde ben yalnızca cezamı çekiyorum. Her şey bittiğinde, tüm günahlarım affedildiğinde öleceğim.” diyorum. Dolayısıyla bu dünyayı güzelleştirme hevesim de giderek azalıyor.

Ve bütün bunları düşünmemin sebebinin, vaktiyle sevdiğim kızlar olması da çok gülünç. Utanç verici. Aşağılayıcı bir durum bu. Siz bu yazıyı okuduğunuzda ben küçük düşüyorum. Ufak bir azınlık bu yazıya endişelenecek ama kalan çoğunluk benim ilgi çekmeye çalıştığımı düşünecek.

Barış Ünver
30 Temmuz 2009

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.