Sodyum Asetat tecrübem

DİKKAT: Bu yazı, Beyn'in "Arşiv" kategorisine aittir. Yazının arşivlenmiş olması, yazı içindeki bilgi ve görüşlerin artık önemsiz veya geçersiz olduğunu gösteriyor olabilir.

Bu olay süper bir olay, öncelikle onu belirteyim. Ama en ufak hatanızda mutfağı, ikinci bir hatanızda ise sizi yakabilir. Beni yaktı en azından.

Sıcak buz diye dalga geçilebilen bu bileşiğin (CH3COONa) bir örneğini yukarıdaki videoda görebilirsiniz. Diğer örneği de şu son zamanlarda duymuş olabileceğiniz sihirli ısıtıcılar diyebiliriz. Bu sihirli ısıtıcılar sayesinde tek çıtlatmayla on beş saniyede 55 dereceye varan bir sıcaklığa sahip bir şeyimiz oluyor. Anlatayım.

Şöyle işliyor: Suda çözünen sodyum asetat ufak bir aktivasyon enerjisiyle, yani ufacık bir ısı yükselmesiyle katılaşıyor ve tepkime ekzotermik bir tepkime olduğu için ısı veriyor. Bu ısı enerjisi, sihirli ısıtıcıların 55 dereceye varan bir sıcaklığı 1 saate yakın bir süre boyunca (azalarak) vermesini sağlıyor.

Bendeki sihirli ısıtıcı da kalp şekilliydi. Evet, tahmin edebileceğiniz gibi bir Sevgililer Günü hediyesiydi :). Vereceğim kişiye veremeyince ben kullanmaya devam ettim – zaten cillop gibi alet, atsa mıydım?

Neyse efendim, sihirli ısıtıcı da şöyle işliyor: İçindeki ufak metal parçasını çıtlatmamız (Biraz bükümlü bir yapıya sahip olduğu için metal iki taraflı olarak çıtlatılabiliyor.), bahsettiğim aktivasyon enerjisini açığa çıkarıyor ve on beş saniye içerisinde bütün jel yarı katı hale geçip 55 dereceye yakın bir sıcaklığa ulaşıyor. Elinizle tuttuğunuzda biraz yakıyor haliyle, ama korkunç bir sıcaklık değil; tam kıvamında ısınmış bir kalorifer gibi oluyor. Yarım saat ile kırk beş dakika boyunca içinde tepkimeler gerçekleşen bu ısıtıcı daha sonra tamamen katılaşıyor ve soğumaya başlıyor. Bir saat kadar şahane bir işlevi var yani. İşlevi kalmayınca da tekrardan sıvılaştırmak ve sonradan aynı prosedürü takip edip tekrar kullanabilmek için bu ısıtıcıyı kaynatmanız gerekiyor – 15 dakikadan uzun süre kaynatmanız gerekiyor, eğer ocakta unutursanız bu yazının iki paragraf sonrasını yaşarsınız. Kaynadıktan sonra da kaynattığınız suyun içinde soğumaya bırakıyorsunuz, soğuduğunda ise eski haline dönmüş oluyor.

Peki ben n’aptım da yandım? Anlatayım.

Organize İşler‘i izlemeye başlamıştım, arada da daha önceden kullandığım için katılaşan sihirli ısıtıcımı bir tencerenin ve tenceredeki suyun içine koyup kaynatmaya başladım. Filme daldım, sonra burnuma gelen turşumsu bir koku kafama dank diye çarpınca içeri koşup resmen yoğun bir sis kıvamına gelen dumanı gördüm. Hemen ocağın altını kapatıp önüme gelen kapı-pencere ne varsa açtım. Daha sonra hala duman çıkarmaya devam eden tencerenin içine bir bardak su dökme gafletinde bulundum.

O andan sonra beni birkaç saniye boyunca Allah korudu diyebilirim. Feci bir patlama sesiyle elimin muhtelif yerlerine ve tencerenin (bana göre) sağ tarafına sıçradı bütün şeyler. Hayatımdan üç dört yıl gidedursun, o patlamanın ocağın (bana göre) sağına değil de benim yüzüme doğru patlamamasını hala bir mucize olarak nitelendiriyorum. Dumandan benim de, babaannemin de etkilenmemesi ise Allah’ın bir başka hikmeti olsa gerek.

Yalnız şunu söyleyeyim, yanlış anlamadıysam (Kimya mühendisi adayı Buket‘e falan da sordum çünkü, anlattı.) bu olayın sodyum asetatla bir ilgisi yok, sihirli ısıtıcıda jelin içerisinde bulunduğu plastik ambalaj sebep oldu sanırım patlamaya. Aynı şekilde elimdeki yanmalara da sebep olan şey bu tuz değil (Evet, bunun bir tuz olduğunu söylemeyi unuttum: Asetik asit ile sodyum karbonatın tepkimesi sonucunda oluşur bu tuz.), yanmaların sebebi yalnızca elime gelen maddenin (Madde diyorum çünkü plastikle sodyum asetatın karışımı gibi sanırım.) korkunç bir sıcaklıkta olması.

Sonuç olarak, tek cümlede tek mesaj vermem gerekirse şunu derim: Bu sihirli ısıtıcılar şahane şeyler ama aman diyeyim ocakta unutmayın.

Barış Ünver
18 Şubat 2008

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.