Son derece başarısız bir aşk hikayesi (5)

…Temmuzun ikinci yarısı değil ama ağustos ayı boyunca kalbim gitgide yatıştı. Eylül ayında ise kalbim tekrar canlandı ama Nermin için değil, Gülşah için.

5. Bölüm: Historia de un Amor

Çok önceden tanıştığım ama o vakte kadar neredeyse hiç konuşmadığım Gülşah’la, ayın başında bir gün MSN’de rastlamıştım. Aslında “öylesine” bile denebilecek bir sohbet başlatıp sabaha kadar sürdürdüğümüz ve sohbet boyunca yüzüme aptal bir sırıtış yerleştiren MSN geyiği ile bambaşka bir ruh haline bürünmüştüm. Sezen Aksu’dan “Vazgeçtim” şarkısını her gün onar-yirmişer kez dinleyen Barış gitmiş, yerine güleç yüzlü, zırt-pırt sırıtan bir Barış gelmişti. “Vazgeçtim”in yerini de “Historia de un Amor” aldı.

“Geyik” ile başlayan görüşmemiz, ilerleyen günlerde içinde yine “geyik” öğeler barındıran çok tatlı bir flörte dönüşmüştü. “Geyik” öğeler azalırken “romantik” öğeler yavaş yavaş artmış, hatta garip bir senteze uğramış, ilk sohbetin ardından bir-iki gün sonra “romantik geyikler” yapmaya başlamıştık. Yaptığımız komikliklerin arasına sıkıştırdığımız, birbirimize yolladığımız şarkılar, onu bilmem ama, benim içimi ısıtıyordu. (İspanyolca “Bir Aşk Hikayesi” anlamına gelen “Historia de un Amor” da oradan geliyor.)

Gülşah da benim gibi İzmitli ve yine benim gibi Ankara’da üniversite okuyordu dolayısıyla aramızdaki şeyin internetten yürütülmeye çalışılan ve çoğunlukla başarısız olunan “MSN ilişkileri”nden biri olmadığı gerçeği de mutluluğumu tavana çıkarıyor, normal birine dönüşme umudumu artırıyordu. Buluşma sözünü de aldıktan sonra, hayatımın en acı dönemlerinden birini kapatıp rüya gibi bir başka dönemi açacak o günü bekliyorum.

Tarihi aklımdan çıkmaz: 14 Eylül 2008 akşamına buluşmuştuk. İlk önce bir hamburgerciye gidip yemek yemeye çalıştık ama ikimiz de yemeklerimizi bitiremedik. (Ben içimdeki heyecandan ötürü bitirememiştim, onu bilemiyorum ama bendeki gerginlik belirtilerin aynısı onda da vardı.) Daha sonra bir kafeye gidip nargile eşliğinde çaylarımızı (veya kahvelerimizi) içerek uzun uzun sohbet etmiştik. Hem sohbetin, hem de nargilenin etkisiyle yatışmış bir halde, tatlı tatlı sohbet ederek Kızılay’a yürümüş, bir bara girmiştik. MSN’dekinden daha gerçek ve daha tatlı komikliklerle geyik yapmaya başlamıştık. “Geyiğin” ortasında cesaretimi toplayıp elini tuttuğumda, bir de bırakmadığımda, o da elini çekmediğinde ve ikinci bir hamleyle elini öptüğümde, artık sevgili olmuştuk.

Öylesine güzel bir akşamdı ki… Hayal ettiğim yeni dönem başlamış, akşamın sonunda dünyanın en tatlı kızı sevgilim olmuştu… 6 günlüğüne.

Bu yazı dizisindeki tüm yazılar

Barış Ünver
23 Ekim 2010

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.