Tüm iddialarıyla “8 Esir Hikayesi”

Bunu yazmadan önce inanın çok düşündüm. Ne kadar düşündüğümün kanıtı zaten bu yazıyı yazdığım tarihtir. Bu yüzden lütfen yazıyı okumaya başlamadan önce önyargılarınızdan kurtulun ve yazıyı benim Türk Silahlı Kuvvetleri‘ne ve milletimize olan saygımı bilerek okuyun.

1 Ekim 2007 tarihinde 8 askerimiz kaçırıldı ve bu duruma çok üzüldük. Sonrasında askerlerin fotoğrafları yayımlandı ve kendilerine çok iyi davranıldığını söylediler. Ardından, 4 Kasım 2007’de serbest bırakıldılar.

Ama askerler döner dönmez şaşırtıcı iddialar yer almaya başladı internette ve yazılı basında. Bu iddialardan benim duyduklarımı maddelemek istiyorum:

  1. Kaynağını unuttum ama iddiaya göre kaçırılan askerlerden biri Ahmet Türk‘ün yeğeniymiş.
  2. E-posta zincirlerinden birinin iddiasına göre kaçırılan 8 askerden 6’sı çeşitli illerde DTP gençlik kolları üyeleriymiş:

    kaçırılan askerler hakkında bilgi!!!
    1 – ramazan yüce / dtp mardin gençlik kolları
    2 – irfan beyaz / antep dtp gençlik kolları başkanı
    3 – fuat başoda / konya – cihanbeyli – dtp gençlik kolları
    4 – ilhami demir / ağrı – patnos dtp gençlik k.
    5 – halis tan / adana dtp genç.kol.
    6 – özhan şabanoğlu / hatay dtp genç.k.
    7 – mehmet şenkul / niğde – çavuş / araştırılıyor
    8 – fatih atakul / denizli / araştırılıyor

  3. Sürüyle haber sitesinde (Gazetelerde göremedim, gören olursa bildirebilirse sevinirim.) yayımlanan haberdeki iddiaya göre esir alınan askerlerden Ramazan Yüce‘nin sicili biraz kabarıkmış. Söylenene göre 21 Mart 2002’de nevruz kutlamaları sırasında PKK lehine gösteri yapınca tutuklanıp 4 ay cezaevinde yatmış:
    http://www.haberaktuel.com/news_detail.php?id=96292
    Yukarıdaki bağlantıdan bazı alıntılar: 

    Terör örgütü PKK tarafından 21 Ekim günü kaçırılan askerlerden birinin cezaevinde yattığı, bir diğerinin ise amcasının DTP yöneticisi olduğu ortaya çıktı.

    Gerçek Gündem isimli haber sitesi “Askerler arasında DTP’liler var mı?” sorusunu DTP Genel Merkezi’ne yöneltti. DTP Genel Merkezi Basın Danışmanı Kemal Avcı bu soru üzerine; “Bu söylenti bize de ulaştı. Araştırmamız sonucu bilginin doğru olmadığını gördük” dedi.

    Ali Bozan, “Ramazan Yüce’nin cezaevinde yattığını biliyorum. Ancak partide kendisini hiç görmedim. Ailesinin içinde DTP’liler olabilir. Tanıdığımız bir ailedir” dedi.

    Kemal Avcı, “Askerler arasında, Ahmet Türk’ün yeğeninin olduğu bilgisi de yalan. Kesinlikle böyle bir akrabalık bağı yok” ifadesini kullandı.

    Öte yandan terör örgütü PKK tarafından kaçırılan erlerden İlhami Demir’in amcasının da Ağrı Patnos’ta DTP yöneticisi olduğu ortaya çıktı.

  4. Başka bir haber sitesi, başka bir iddia:
    http://www.ensonhaber.com/Gundem/91432/Mardinli-erin-sicili-kabarik-cikti!.html 

    Ramazan Yüce’nin, askere gitmeden önce Türk bayrağını yakmaktan ve PKK’ya destek vermekten dolayı tutuklandığı, amcasısının, dayısının ve yeğeninin de PKK’ya yardım ve yataklık etmek suçlarından tutuklandıkları öğrenildi.

    Sivil hayatında PKK lehine çalışmalar yürüten ve bu suçtan tutuklanan bir kişinin nasıl olup da PKK’nın en yoğun saldırı bölgesi olarak seçtiği Şırnak’a ve oradan da sınıra gönderildiği sonusu ise şu ana kadar cevap bulamadı..

  5. http://sessizciglik1.blogcu.com/4581101
    Buradaki kaynaksız haber alıntısına göre de kaçırılan askerlerin DTP‘li olup olmadıklarının, Jandarma Genel Komutanlığı ve MİT‘in gerçekleştirdiği ortak ve geniş kapsamlı bir soruşturmada araştırıldığını ve sonuçların bu soruşturma sonrasında ileri sürüldüğü yazıyor.
  6. Hulki Cevizoğlu‘nun 30 Ekim 2007 tarihli (yani askerler teslim edilmeden önce) yazdığı bir köşe yazısı: 8 Kişi Kendisi Mi Gitti?
    http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdetay.php?hityaz=1217
  7. Bir başka iddia da şu (Kabul ediyorum, iddialar arasında en garip olanı, her ne kadar PKK olayının içinde Amerika‘nın oluşu aşağı yukarı kesinlik kazanmış olsa da…): Askerler kaçırıldıktan sonra (veya önce) PKK‘lıların arasında iki Amerikan askeri bulunuyor, videosu çekiliyor ve gereken yerlere ulaşıyor. Sonrasında ise Amerika‘ya ulaşılıyor ve deniyor ki: “Bu videoyu herkese yaymamızı istemiyorsanız PKK‘ya söyleyin, askerlerimizi geri versin!” Amerika da bu durum üzerine ErdoğanBush görüşmesinden hemen önce PKK‘ya inanılmaz bir baskı yapıyor ve askerler serbest kalıyor.

Bunlar haricinde başka bir iddia varsa lütfen bana ulaşın, burada yayımlayayım. Kaynak göstermeye gayret edin ama.

Bir de benim iddiam var: Esir alınan askerlerden Halis Tan, aşağıdaki videoda ilk konuşan asker:

http://www.youtube.com/watch?v=PFWfKMZFbUc

Konuştuğu (veya konuşturulduğu) metnin şu kısmına dikkat çekmek istiyorum:

“Buradan devlet bürokratlarına sesleniyorum. Bu iş silahla savaşla halledilecek bir mesele değil. Parti gözetmeksizin oturulacak insanca kararlar alınacak. Diyeceklerim budur. İnsan ayrımı yapmak istemiyoruz. Biz Türkiye’de herkesle kardeş gibi yaşamak istiyoruz. Ne bizim analarımız ağlasın, eşlerimiz dul kalsın, çocuklarımız babasız büyüsün, ne de bir başkalarının.”

Kusura bakmayın, çoğu insanın bu durumda söyleyeceği klasik laflardan birini söyleyeceğim, ama ben orada olsaydım, kameranın arkasında alnıma dikilmiş bir silah dahi olsa böyle bir konuşma yapmazdım. Söyleyeceklerim bununla ilgili. Son cümlelerdeki kişi ve iyelik eklerine dikkat etmenizi istiyorum:

İnsan ayrımı yapmak istemiyoruz. Biz Türkiye’de herkesle kardeş gibi yaşamak istiyoruz. Ne bizim analarımız ağlasın, eşlerimiz dul kalsın, çocuklarımız babasız büyüsün, ne de bir başkalarının.

Bunları bir zaten kendi ülkesinde yaşayan biri söyler mi? “Gururundan söylememelidir!” demiyorum bu sefer, olayın mantıksızlığına dikkat çekmek istiyorum. Bu sözlerin, Türkiye Cumhuriyeti askerlerinden birinin ağzından çıktığını düşünün. Şimdi aynı lafların bir PKK‘lının ağzından çıktığını canlandırın gözünüzde. Hangisinde sözler yerine oturdu?

Benzer şekilde bu ROJ TV‘nin haberini YouTube‘da yayımlayan kişinin video için eklediği başlığa ve video açıklamasına bakalım.

Başlık: pkk ye esir düşen kahraman tc askerleri konuşuyor(ROJTV)
Açıklama (bir kısmı): *(küfür)* atatürk *(küfür)* turkey *(küfür)* lol pkk killed 50 soldiers .. and pkk not dead

Burası da çelişti. Başlıkta “Kahraman TC Askerleri” ifadesi varken açıklamada dümdüz gitmiş teknoloji hastası PKK‘lı gencimiz. Belki hakikaten paranoyaklığın en üst düzeylerinden birindeyim şu an, ama bu, varsayımlarımın gerçek olmasının mümkün olmadığı anlamına gelmiyor.

Sonuç olarak diyeceğim şu: İddiaların (sonuncusu dahil) hiçbirisinden emin değilim. Hepsi varsayım, ve bildiğim kadarıyla hiçbiri kanıtlanmış değil. Ama bu kadar iddia art arda gelince insan şüphelenmiyor değil, haksız mıyım?

Not: Lütfen yorum yazarken klasik “Sen orada olsaydın görürdüm seni, adamlar teröristlerin elinde, kafalarına silah dayatıp konuşuyorlardı muhtemelen!” geyiklerinden yapmayın. Bunu ben de biliyorum ve haklı bir önerme. Yani orada esir düştüklerinde tabii ki teröristlerin dediklerine uymak zorunda kalabilirler. Canlarını vermek istemezler, kaçmanın yollarını düşünerek teröristleri oyalamaya çalışırlar, teröristlere itaat ederler falan… Başında silah varken bunları yapmak mümkün. Ama başında silah olsa bile, içinde Türkiye‘ye karşı vatan sevgisi besleyen hiçbir insan, Halis Tan’ın alıntıladığım sözlerini söylemez. Reddeder.

Ek (22.29): Askerlerin şu anda tutuklu olduğunu yazmayı unutmuşum:
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/7669884.asp?gid=180&sz=14037
http://news.bbc.co.uk/2/hi/europe/7089803.stm
Yabancı haber kaynaklarının çoğunda terör örgütü PKK‘dan “Kürt isyancılar” ve “Terörist organizasyon muamelesi gören örgüt” olarak bahsedildiğine de dikkat çekmek istiyorum. Yukarıdaki haberde iki tanım da var.

Barış Ünver
12 Kasım 2007

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.

Yorumlar kapalı.