Bakkaldan abur-cuburumu almış, eve doğru yürüyordum. Gökyüzüne ara sıra göz atarak yürümeyi severim; bu şekilde yürürken gökyüzünden ilginç bir cisim dikkatimi çekti. Gökyüzünde ağır ağır ilerliyordu, belli ki uzaktaydı. Bununla birlikte daha önce gördüğüm hiçbir gök cismine benzemiyordu: Alev almışçasına parlayan gövdesi onun bir uçak olmadığını belli ederken, tek bir doğrultuda ama biraz yalpalayarak ilerlemesi beni çok heyecanlandırmıştı. Acaba yanarak yeryüzüne düşen bir göktaşını mı izliyordum?
Fotoğrafın kalitesinin pek yüksek olmayacağını bilmeme rağmen, bir anı veya bir kanıt olsun diye cebimden telefonumu çıkarttım ve kamera uygulamasını açıp telefonu gökyüzüne doğru yönelttim. Cisme biraz daha dikkatli baktığımda onun, işportacıların sattığı şu dandik dilek fenerlerinden biri olduğunu gördüm. “Kafama sıçayım.” diye içimden geçirdim ve telefonu cebime koydum.