Nasıl ki seyircisiz oynanan oyun saçma olur ama idealist oyuncular “Seyircisiz de oynarım ben!” der, yorum almayan blog da ne kadar yazı olursa olsun boş gözükür ama idealist blogcular “Yorumsuz da yazarım ben!” der. Mesela birkaç ay önce ben hala “Kimse ziyaret etmese bile yazarım ben Beyn’imi.” diyordum. Neyse, aklıma gelen ama uygulanması azim isteyen fikirlerim:
- Bu isteğinizi doğrudan dile getirin: En kolayıdır ve en az teşvik edenidir. “Yorumlarınızı bekliyorum.” cümlesidir. Biraz aşağılıkçadır ama.
- İlginç yazın: En çok teşvik eden budur ve yorum alma olasılığı çok yüksektir. Zaten iyi blog dediğin iyi yazılandır, değil mi?
- Yarışma yapın: En kalitesiz yorumları verir ama en çok teşvik eden ikinci plandır. Örneğin “En çok yorum yazana yazarlık veriyoruz.” veya “50. yorumu yazana t-shirt var!” derseniz ilgi de çekersiniz, yorum da alırsınız, ama yarışmadan sonra blog’unuzda ziyaretçileri akını yerine hava akımı beklemelisiniz.
- Soru sorun: Özellikle memleket meselelerinde çok işe yarar, ben denemedim. Şaka bir yana, ziyaretçiden cevap beklediğinizde hem sitenin etkileşimli bir sistem olduğu anlaşılır, hem de ziyaretçi sesini duyurduğu için dolaylı olarak siteden haz alır. Ama bunu ilk maddeyle karıştırmayın, açıkça soru sorun, “Sizce de öyle değil mi?” sorusu ilk maddeye girer, hatta ilk maddeye de girmez çünkü yorum yapmaya teşviği çok azdır.
- Link verin: Bloglama hadisesinden az buçuk anlayan blogcular link verilen yerlere genellikle teşekkür etmeyi unutmazlar. Teşekkür ederken yazı hakkında fikirlerini belirtmeyi de unutmazlar.
Yazdığım yazıları genellikle kısa tutuyorum. Bunun sebebi okuru sıkmamak. Şu 102 maddelik çevirim müstesna olsa da uzun yazılar sıkar. Sıkmaz mı?
Yorumlarınızı bekliyorum :D.
Yorumlar kapalı.