Bu acayip bitkinin soğanını ekiyorsun. Suluyorsun, gübreliyorsun… İlk yıl bir şey çıkmıyor topraktan. İkinci yıl da sulayarak geçiyor, yine tık yok… Üçüncü yıl sularken “Bari bu yıl göstersen kendini?” diye dil döküyorsun; ı-ıh, o dile gelmiyor, yine çıkmıyor topraktan. Dördüncü yıl sularken böyle toprak kabarıyor, içinden balkabağı büyüklüğünde yumrular fırlıyor… diye görüyorsun ama, sıkıntıdan gördüğün hayal o aslında. Dördüncü yıl da toprağın üstü boş kalıyor. Beşinci yıl da sabrın hala taşmadıysa ve sulayıp gübrelemeye devam ettiysen helal olsun çünkü soğan yerinden sana bakmaya devam ediyor…
Beşinci yılın sonlarına doğru 27 metre birden uzuyor. 5 yıl beklemesinin sebebi de, o 30 metreyi taşıyacak kökleri salması.
Tam kişisel gelişim kitabı malzemesi. Hatta öyle ki, bu bilginin kişisel gelişim kitaplarından birinde uydurulmuş bir hikaye olduğuna inanasım geliyor. Eğer doğruysa tam bir sabır örneği demektir. Özellikle 5 yıl boyunca kök salması önemli. Bir işi başarmak için uzun süre (işi göstermeden veya sonuç almadan) çalışmaya benziyor. Dediğim gibi, tam kişisel gelişim kitabı bilgisi. Gerçekse de, kurguysa da güzel bir örnek.
Yorumlar kapalı.