Deniz Çiçek de Ergenekoncu çıkacak

Bugün; hem Genç Siviller‘den olduğunu düşündüğümüz (ama gruba bağlı olsa da bir Genç Sivil olmayan) Deniz Çiçek‘le ilgili iki yayın okudum. Birincisi, HaberTürk gazetesinden Kutlu Esendemir‘in Deniz Çiçek‘le yaptığı röportajdı. İkincisi ise Taraf gazetesi yazarı ve Deniz Çiçek‘in arkadaşlarından (ve hatta aynı zamanda Genç Siviller grubunun bir üyesi olan) Yıldıray Oğur‘un bugünkü köşe yazısı.

(HaberTürk‘ün röportajı kendi sitelerinde yok, ona Kanal D Haber‘in sitesinden ulaşabilirsiniz. Yıldıray Oğur‘un yazısı ise burada. Yazımı, iki yayını da okuduktan sonra okursanız çok mutlu olurum. Bu arada okumadıysanız benim bu konudaki ilk yazım da burada.)

Gelelim iki yayından edindiğim bilgilere:

  • Deniz Çiçek röportajından; çocuğun Genç Siviller‘e hiç katılmadığını öğrendim. Deniz Çiçek‘in katıldığı, Genç Siviller örgütünü oluşturan grup olan Buluşma Forumu imiş. Genç Siviller kurulduğunda yine bir süre grubun içerisinde yer almış ama kurucularından değilmiş.
  • Deniz Çiçek röportajından; çocuğun, Yıldıray Oğur‘un kendi köşe yazısında küçümseyerek eleştirdiği Ahmet Hakan‘ın yazısını beğendiğini ve yazıda kendisinin doğru bir biçimde anlatıldığını çıkardım.
  • Deniz Çiçek röportajından; çocuğun, babası Dursun Çiçek‘in imzasının yer aldığı belgenin düzmeceden ibaret olduğunu düşündüğünü öğrendim. (Röportajda sağlam gerekçeler de veriyor.)
  • Deniz Çiçek röportajından; çocuğun artık Genç Siviller‘den uzak durmak istediğini ve örgütün tarafsızlığını kaybettiğini düşündüğünü, örgütteki aktif bir elemanın milletvekili olarak seçilmesi dolayısıyla örgütün “sivil”liğini de yitirdiğini gördüğünü öğrendim.
  • Deniz Çiçek röportajından; çocuğun kendisini “ikinci Cumhuriyetçi” olarak nitelendiren kişilerden farklı olarak belli odakların güdümünde düşünmediğini, bir de Altan kardeşlerin o odaklara göre yazdığını düşündüğünü öğrendim.
  • Deniz Çiçek röportajından; daha doğrusu röportajda yaptığı birçok göndermeden, AKP‘nin otokrat yönetiminden kesinlikle hoşnut olmadığını gördüm.
  • Yıldıray Oğur‘un yazısından; arkadaşın epey öfkeli biri olduğu izlenimine kapıldım. (Daha ilk paragrafta damardan girmiş, o yönden.)
  • Yıldıray Oğur‘un yazısından; arkadaşın Ahmet Hakan‘ı, Deniz Çiçek‘in aksine ciddiye almadığını gördüm.
  • Yıldıray Oğur‘un yazısından; arkadaşın Deniz Çiçek‘i iyi bir dost olarak gördüğünü öğrendim. (Bu maddeyi, olası bir üçüncü yazı ihtimali dolayısıyla yazdım.)
  • Yıldıray Oğur‘un yazısından; Deniz Çiçek‘in Genç Siviller hareketi oluştuğu sırada (yüksek lisans eğitimi dolayısıyla) ABD‘de olduğunu öğrendim.

Bu edindiğim bilgiler ışığında, gönül rahatlığıyla, önceki yazımın bir kısmının kendiliğinden tekzip edildiğini buradan duyuruyorum. (Ayrıntıya dikkat: bir kısmının.) Aslına bakarsanız içim rahatlamadı da değil çünkü önceki günlerde haberi yapılan Deniz Çiçek‘in durumu, haberde verildiği haliyle, gündemin ana maddeleri arasına girecek kadar ilginç bir bilgiydi. (İnkâra lüzum yok, önceki yazımda da dedim, pembe dizi gibi entrikalı gündemlerimiz var ve hatta bu bazen insanların hoşuna bile gidiyor! O bilgi de kim ne derse desin, epey konuşulacak tipte bir bilgiydi.) Şimdiki gelişmelerle olay, yine gündemde kalması gereken ama öncelikli olmayan bir konu haline geldi. Çok şükür.

Bu yazıda dikkat çekmek istediğim nokta, Yıldıray Oğur‘un yazdıklarıyla Deniz Çiçek‘in anlattıkları arasındaki uyuşmayan ifadeler.

Yıldıray Oğur, arkadaşı Deniz Çiçek‘ten bahsederken onun artık Genç Siviller‘den uzak durmak istediğini anlatmadı. (Anlatmaması kendi adına doğru bir karar; bir Genç Sivil olarak Genç Siviller‘i sevmeyen bir dostunu anlatırken elbette kıvrımlı ifadeler kullanacak.) Hatta Deniz‘in, Genç Siviller‘in “binlerce” üyeli e-posta grubuna üyeliğini “sürdürdüğünü” yazarak Genç Siviller örgütünün reklamını da arada yapıveriyor (ki bu da kendisine göre doğru ve haklı bir hareket). Oysa görüyoruz ki Deniz Çiçek, hiç katılmadığı Genç Siviller örgütünün politik olaylara kayarken bir siyasi partinin etkisine girdiğini (İfade aynen kendisine aittir, bahsettiği de AKP‘den milletvekili aday adayı olan, “Genç Siviller hareketinin öncüsü” olarak tanınan, Yıldıray Oğur‘un abisi Turgay Oğur‘dur.) ve bundan ötürü örgütten uzak durmak istediğini açıkça belirtiyor. Ve hatta diyor ki: “Ancak son 3 yıla yakın süredir (Genç Siviller‘in) gösterilerine ve internet ortamındaki tartışmalarına katılmıyorum.”

Bir başka acayip uyuşmazlık da, iki arkadaşın Ahmet Hakan‘ın yazısına bakışlarında görülüyor. Deniz Çiçek, “(…) Ahmet Hakan, 15 Kasım 2009 tarihli yazısında çok güzel belirtmiş: (…)” diye başladığı cümlesinde Ahmet Hakan‘ın, durumu ne kadar iyi ifade ettiğini açıklıyor; Yıldıray Oğur ise yazdığı köşe yazısının üçüncü paragrafında “Ciddi ciddi okuduğumuz haberler, köşe yazıları ne kadar uydur uydur yaz kabilindenmiş.” diye alaycılığa başlayarak, “Hürriyet’ten Ahmet Hakan “(…)” gibi özetlenebilecek bir akıl yürütmesinden bir yazı dizisi çıkarınca (…)” cümlesiyle başladığı dördüncü paragrafta Ahmet Hakan‘ın köşe yazısını küçümseyerek Ahmet Hakan‘ın yazısının “uydurma” olduğunu anlatmaya çalışıyor. Hatta yazının sonlarına doğru Ahmet Hakan‘a akıl da veriyor; baba ile oğulların birbirlerinden çok farklı kafalara sahip olabileceğinden bahsederek bol bol örnek veriyor. Halbuki aynı gün çıkan röportajda Deniz Çiçek, Ahmet Hakan‘ın köşe yazısını örnek göstererek babasıyla aralarında uyumsuzluk olmadığını anlatmaya çalışıyor! Gel de gülümseme.

İki örnekle bırakmak olmaz, üçüncü bir çelişkiyi göstererek tamamlamak gerekir: Yıldıray Oğur‘un Taraf gazetesinde yazarlığa devam ediyor olması. “Altan kardeşler gibi belirli odakların güdümüne girmem.” diyen Deniz Çiçek‘in arkadaşı Yıldıray Oğur, Taraf gazetesinden kendisine (çelişkili ifadelerle de olsa) destek veriyor. Aslında bu düşüncelerin, kafa yapılarının çelişmesidir ama yine de ilginç gördüğüm için yazmak istedim.


Ne diyelim şimdi? “Herkes gider Mersin’e, Taraf gider tersine.” desek çok mu ayıp kaçar? Neyse, ben de kıvrımlı bir cümle kurayım: Taraf, her zamanki gibi yine bağımsızlığını konuşturdu ve bildiği yolda ilerlemeye devam ettiğini gösterdi. Seni çok seviyoruz Taraf. İyisi mi, durumu kurtarmak için, Deniz Çiçek‘in de Ergenekon‘la ilişkisini ortaya çıkaracak ıslak bir belge daha yayımla.

Barış Ünver
18 Kasım 2009

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.

Yorumlar kapalı.