DTP‘nin kışkırtıcı laflarına aşağı-yukarı alışmıştık. Yalnız bu seferki zamanlama da ilginç: DTP‘nin kapatma davasından 1 gün önce, yani dün, DTP eşbaşkanı Emine Ayna garip açıklamalarda bulundu (yine). Kurduğu en önemli cümleleri, Radikal gazetesine verdiği demeçten alıntılar yaparak sıralayayım:
* Hepimiz istifa dilekçelerimizi yazdık. Zaten bu beklenti ilk kapatma davası açıldığında, bizim tabanımızda ortaya çıkmıştı. Bize ‘Siz halen o Meclis’te ne yapıyorsunuz. İstifa edin gidin dağa’ diyorlar. Tabanın öyle bir söylemi var.
* Özellikle liberal demokrat çevreler, hatta kısmen AKP çevresi, ‘Artık silahlar bırakılsın. Bakın demokratikleşiyoruz ve 21. yüzyıl silahın hak talebi aracı olarak kullanılmayacağı bir yüzyıldır’ diyor. Bu görüşlerin hükümet ağzından tartışıldığı bir dönemde parti kapatılırsa o hükümet insanlara ‘silahları bırak’ deme şansından yoksun olacak.
* Barzani ve Talabani’nin PKK’yı Kandil’de kıskaca alacağını sanmıyorum. Her şeyden önce oradaki Kürtler buna asla izin vermez. İkincisi PKK orada onlar için garantördür. PKK, hem Türkiye, hem Araplara karşı, hem de Kaide’nin oraya girmesine engeldir.
* PKK ile aramıza mesafe koymadığımıza dair eleştirilerini doğal görüyorum. Ben birey olarak Öcalan’ı önemsiyorum. Ben PKK’yı önemsiyorum. Çünkü çok iyi biliyorum; eğer o yıllarda PKK gibi bir örgüt ve Öcalan gibi bir lider çıkmasaydı şu anda Kürt kimliğimizi bilmiyor olacaktık.
* PKK bir tarihtir. Bizim bu tarihe sahip çıkıyor olmamız eleştirilmemeli, anlaşılmalıdır. Bugün bizim varolma, varlığımızın dünyanın kabul ettiği bir varlığa dönüşme nedenidir PKK’nın kurulması.
* DTP’nin kapatılması HEP veya HADEP’in kapatılmasına benzemez. Şu aşamadan sonra eskiye dönmek 80’lerden, 90’lardan çok daha kötü olur.
Sözlerin bolca tehditle dolu ve son derece kışkırtıcı oldukları açık. “DTP’nin oy toplama yöntemi” başlıklı yazımda da bahsettiğim gibi, amaçları yalnızca ve yalnızca etnik ayrımcılık yaratıp mağdur olmak. Ötesi yok; zaten bu yüzden iyi siyasetçiler de değil. Kürt-Türk ayrımcılığını önlemek isteyen bir insan böyle cümleler kurmaz. Terörün bitmesini isteyen biri böyle laflar etmez. Zaten ortada bir Türk-Kürt çatışması olmasa böyle bir parti de olmazdı. Bunu Emine Ayna da söylüyor, “Bugün bizim varolma, varlığımızın dünyanın kabul ettiği bir varlığa dönüşme nedenidir PKK’nın kurulması.” diyor. Kürtleri temsil ettiğini iddia eden ama Kürt haklarını savunmak için terörist eylemlere başvuran bir örgüt, DTP ve önceki partilerin de var oluş sebebi.
Peki DTP kapatılmalı mı? Kızmayıp, yazının tamamını okuyacağınıza söz veriyorsanız, bu soruya yanıtımı iki paragraf sonra vereceğim.
AKP‘ye de dava açıldı, 2008 yılında. AKP ne yapacağını şaşırdı, eli ayağına dolaştı. Sonra AKP‘nin “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olduğu, Anayasa Mahkemesi‘nin 11 üyesinin 10’u tarafından kabul edildi ve AKP, zaten kendilerine pek de gerekmeyen hazine yardımının yarısından mahrum bırakılma cezasını alarak kurtuldu. O zamanlar yazdığım yazıda bu kararı eleştirmiştim ama şimdi Anayasa Mahkemesi‘nin ne kadar doğru bir karar verdiğini hayretle görüyorum. Şu anda AKP; ekonomik krizi yönetmekte başarısız olduğu için, Recep Tayyip Erdoğan‘ın keyfi tavırları yüzünden, hatta bir de içinden çıkmaya çalıştıkları “açılım” konusunda çaresiz kaldığı için her türlü çevreden çeşitli eleştiriler alıyor. Eğer geçen yılın yaz aylarında AKP kapatılmış olsaydı, olası bir erken seçimin ardından kurdukları yeni partinin çok daha büyük bir halk desteğiyle geldiğini görebilirdik. Çünkü adamlar o kadar iyi “mağdur oluyorlar” ki, kısa zamanda Türkiye‘ye yaptıklarını unutturup acıklı sözlerle, biraz da gözyaşıyla belki de %50’nin üstünde bir oy oranına sahip olabilirlerdi. Teğet geçmiş.
Aynı şeyi DTP için de söyleyebiliriz; onlar da mağdur rolü yapıp ağlamayı çok çok iyi bilen kişilerden oluşuyor. Kürdün adını kötüye çıkarmasını ve Kürdün adını kötüye çıkaranları desteklemesini biliyorlar ama iş Kürt haklarını savunmaya gelince onlardan daha “şahin” kimse yok. Kürtleri kötü duruma düşürdükten sonra da “Kürt kardeşlerimizin haklarını savunacağız!” diyerek hem mağdur edebiyatını, hem de Kürt milliyetçiliğini kullanmayı aynı anda becerebiliyorlar. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi‘nin alacağı en mantıklı karar, DTP‘nin “terörist eylemlerin odağı” olduğunu açıklaması, belki birkaç parti yöneticisine siyaset yasağı getirmesi ama partiyi kapatmaması olacaktır.
Evet, DTP kapatılmamalıdır. Ama bunu günümüz “liboş”larının büründüğü yalandan, tırt bir özgürlükçü havaya bürünüp söylemiyorum. Hele hele benimle aynı şeyi söyleyen “DTP Kapatılamaz İnisiyatifi” denen “yarım porsiyon aydınları” ile aynı kefeye konmayı hiç istemiyorum. DTP‘nin kapatılmasını istememem, DTP‘nin başındaki hainleri korumaya çalıştığımdan değil. Sadece AKP‘nin kapatma davası sırasındaki düşüncelerimin yanlış olduğunu, “bir partinin, kapatılmaktan beter bir konuma sokulabileceğini” görüyorum ve buna göre DTP‘nin kapatılması ihtimalinde daha da güçleneceğini iddia ederek DTP‘nin de kapatılmaktan beter edilmesini diliyorum.
Bugün kapatma davası başlayacak. Emine Ayna‘nın bu sözleri de davaya eklenecek mi, eklenmeyecek mi bilmiyorum. Ama AKP‘nin bugünkü acınası durumuna bakarak, DTP‘nin önündeki mahkeme sürecini dikkatle izleyeceğim. O “hainler” güneydoğumuzda (özellikle 2009 yerel seçimlerden sonra) yeterince güçlendiler, partinin kapatılması daha da güçlenmelerine sebep olacaktır.
O değil de; keşke Kürtlerin hakları, Türklerin hakları diye özünde ayrımcılık barındıran ifadelerden kaçınan bir partimiz olsaydı. İşte o zaman Kürtler, kendilerini temsil edecek partiyi bulmuş olurlardı.
Yorumlar kapalı.