Gündeme bir anda düşen bir harekât oldu Zeytin Dalı. Öyle ki, ben dahil çoğu insan henüz ne olduğuna dair bir şey öğrenemeden günlük raporlar gelmeye başladı. Yaklaşık 3 haftanın ardından neyin ne olduğunu biraz daha iyi anlayabildiğimize göre, ahkâm kesmeye başlayabiliriz.
Zeytin Dalı Harekâtı’nın doğruları
Öncelikle bunun gerekli ve yerinde bir harekât olduğunun altını çizeyim: Ülkenin huzurunu en çok bozan, en fazla şehit verdiren, ülkemiz ekonomisine belki yüz milyarlarca dolar zarar veren ve açıkça insanlık suçu işlemekten zevk alan bir terör örgütünün, PKK’nın, kökünü kazıyabilmek için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Atatürkçü bir vatansever olarak terör konusunda asla taviz vermem.
PKK’ya ve Afrin’e dönelim: En alçakça savaş taktiklerinden biri olan terörü kullanan PKK ve PKK’yı besleyen unsurların yok edilmesi, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hepimizin destekleyeceği bir şey olmalıdır. Benim bu yazıyı yazdığım gün 500’e yakın, yazının yayına girdiği gün 1000 civarı teröristin yok edilmiş olması, harekâtın şimdiden ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesidir.
Cephede çarpışan ve vatanını savunan askerlerimizin yanında, bu süreçte terör örgütünün şehir eylemlerine de izin vermeyen istihbarat birimlerine de ayrı bir teşekkür borçluyuz. Askerlerimiz aleni kahramanlarımızsa, istihbaratçılarımız da gizli kahramanlardır. Umarım bu harekât süreci, bir terör eylemiyle yara almaz ve operasyon sonrasında da terör örgütü PKK’nın kökünün kazınması süreci devam eder. 2009’daki rezil “Çözüm Süreci”nin aksine, benim için doğru çözüm süreci budur.
(Ama şu da var: Ayrılıkçı ve ırkçı bir güruhun kendilerini terör yerine kelimelerle bile ifade etmelerine izin verilmemesi bana çok tehlikeli geliyor. Ayrılıkçılara toprak vermeyeceğimiz, ırkçıların kan ve kafatası ayrımcılıklarını desteklemeyeceğimiz aşikar; ama bu tipleri kafalarına vura vura susturarak, kendilerini sivil yollar yerine terörle ifade etme hatalarını işlemelerine neredeyse izin vermiş oluyoruz. Bu yüzden PKK’yı bitirecek olan şeyin askeri harekâtlar değil, itibar edilmeyecek bile olsa ayrılıkçı ırkçıların kendilerini ifade etmelerine izin vermek olduğunu unutmamalıyız. Kendileri çalıp oynasınlar, biz de “he gülüm” deyip geçelim. Askerimizi, polisimizi ve hatta sivil vatandaşlarımızı katletmek için kendi değersiz vücutlarını patlatan sığırlarla uğraşmaktan bin defa daha iyidir.)
Zeytin Dalı Harekâtı’nın eğrileri
Bu harekâttaki tek ve en önemli hata, ülkenin kaderiyle ilgili çok önemli bir operasyonun, adeta bir seçim yatırımıymışçasına kullanılıp siyasete alet edilmesi oldu. Operasyona başından beri koşulsuz destek veren CHP’yi mesnetsiz ve onursuz iddialarla PKK’yla yan yana gösterme çabası bir yana, bu operasyonu belediyenin ebru kursuyla bir tutarcasına bir hükümet icraatı olarak lanse etmek, operasyonu küçültüp ona gölge düşürmekten başka bir işe yaramaz. Pardon, başka bir işe de yarar: Vatanını seven ama hükümete muhalif milyonlarca vatandaşın desteğini kaybedersiniz.
Bu harekâtın bütün yurtta, vatanını seven herkesçe desteklenen ve kutlanan bir operasyon olarak ilerleme fikri kimi, neden rahatsız ediyor Allah aşkına? Neden söz konusu vatanken bile “benim vatandaşım” ve “diğer vatandaşlar” ayrımı yapılmaya çalışılıyor? CHP, AKP ve İyi Parti birlikte bu operasyonu takip edebilecekken neden AKP bu süreci tek başına sahiplenmeye kalkışıyor?
Tayyip Erdoğan! Ben bu ülkenin vatandaşı değil miyim? Ben, önderim Atatürk’ün kurup büyüttüğü Türkiye Cumhuriyeti’nin emanetçisi olan bir genç değil miyim? Beni dışlamanızın sebebi nedir? Aynı hataya 15 Temmuz’da da düştünüz: İlk başta tüm partileri yanınıza çekip, sonra sanki yarım yüzyıl boyunca FETÖ’nün yanında yer alanlar CHP’lilermiş gibi CHP’yi ve o dönemde kurulmamış İyi Parti’nin kurucularını karşınıza aldınız. Sizce bundan partiniz mi fayda gördü, yoksa her zaman milletin birlik inancının zayıflamasını fırsat kollayan FETÖ mü fayda gördü?
Ülkenin, sımsıkı bir yumruk gibi tüm teröristlerin tepsine çökmesi gereken bu dönemde o yumruğu gevşetmek, toplumu “hükümeti destekleyenler ve diğerleri” diye ayırmak hiçbir siyasi başarı getirmeyeceği gibi, vatan savunmasında kilit bir rol oynayan bu harekâtta vatandaşların birliğinde zaaf oluşturur. Vatanını seven herkesin bu görüşü destekleyeceğinden şüphem yok.
Sonuç
Tarih, Kıbrıs Barış Harekatı’nı hiçbir zaman siyasete malzeme etmeyen büyük siyasetçi Bülent Ecevit’i kahraman olarak yazdı. PKK’nın kökünü kazıyarak aynı şekilde Erdoğan’ın da kahraman olarak tarihe geçmesi mümkünken, koca harekâtı seçim yatırımına dönüştürüp kendi eliyle kahramanlık hikayesinin yazımını engellemesini benim aklım almıyor. Umarım bu yanlıştan döner ve her balkon konuşmasında söyleyip ertesi gün unuttuğu “herkesi kucaklama, herkesin hizmetkârı olma” vaadini hiç değilse bu sefer gerçekleştirebilir.
Yazının başında söylediğimi sonunda da söyleyeceğim: Bu güzel ülkenin topraklarını korumak, vatandaşlarını refaha ulaştıracak her türlü askeri harekâtın destekçisiyim. Yeter ki siyasete meze yapılarak değersizleştirilmesin, yeter ki seçim yatırımına dönüştürülüp küçültülmesin.
Sevgiler.