Ekonomist olmayan Barış’tan ekonomi yorumları

Enflasyon parasal şişkinliktir; para arzıyla mal & hizmet arzının arasındaki açığı ifade eder. %2 civarı yıllık enflasyon sağlıklı büyümeye işaret ederken, fazlası zehirlidir.

Bütün dünyada enflasyonun yükselişinin sebebi, pandemide devletlerin para basmasıydı; daha çok para basanın enflasyonu daha yüksek oldu.

1 Şubat 2020’den 1 Haziran 2024’e para arzı, ABD, AB ve Türkiye’de şu şekilde olmuş:

  • ABD: 15,43 trilyon dolardan 21,03 trilyon dolara (1,36 kat artış)
  • AB: 12,49 trilyon avrodan 15,30 trilyon avroya (1,23 kat artış)
  • Türkiye: 2,55 trilyon liradan 15,30 trilyon liraya (6 kat artış)
    Pandemi döneminde mal ve hizmet arzı yeterince artmıştı o yüzden enflasyon bugünkü kadar hissedilmiyordu ama özellikle son 2 yıldır belimizi kıran, mal ve hizmet arzının artacağı yerde azalması ama para arzının artmaya devam etmesi oldu.

TCMB’nin sitesinde yer alan eğitsel bir belgede (kaynak) “enflasyonun kaynağı” şöyle anlatılıyor:

  • Para arzı artar.
  • Bankaların borç verebilecekleri miktar artar.
  • Tüketiciler daha fazla borç alır, ellerindeki para miktarı artar.
  • Tüketim daha fazla artar. Üretim bu artışa ayak uyduramaz.
  • Enflasyon artar.

Buraya kadar olan kısım tanım ve veri içeriyordu, kendime aldığım bu notları sizlerle de paylaşmak istedim. Buradan sonra yorumlarımı yazacağım ama ben ekonomist değilim, bana güvenmeyin. “Ben ekonomistim” diyenlere de güvenmeyin.

Yukarıdaki “enflasyonun kaynağı” anlatımını hayatımıza uygularsak:

  • Para arzı 6 kat arttı.
  • Özellikle pandemi dönemi ve sonrasındaki “faizleri düşük tutarsak enflasyon da düşer” kafasıyla artan para arzı neredeyse olduğu gibi ucuz kredi olarak verildi.
  • Herkes telefonlarını ve arabalarını yeniledi, evler aldı, dükkanlar aldı, arsalar aldı, kafası çalışanlar işine yatırım yaptı ve milyonlarca kişinin varlığı büyüdü.
  • Tüketim çılgınlığı “zam gelmeden stok yapayım” düşüncesiyle tavan yaparken üretim bu artışa ayak uyduramadı.
  • Dünyada eşi benzeri görülmemiş oranlarda enflasyon artışları yaşadık.

Sonra Mehmet Şimşek geldi. Şimşek’in gelmesinin sebebi, “acı reçeteyi” uygulamaktı: Para arzı kısıtlanacak (azaltılacak mıydı bilmiyorum ama artışı kesilecekti), yeni politikalarla mal ve hizmet arzı artırılacak, bu sırada tüketimi sınırlamak için kemerler sıkılacaktı. Peki ne oldu?

  • Para arzı kısıtlandı mı? Hayır: Şimşek’in göreve geldiği Haziran 2023’ten Haziran 2024’e kadar para arzı 10,84 trilyon liradan 15,30 trilyon liraya çıktı (%41,14 artış).
  • Mal ve hizmet arzı arttı mı? Hayır: Faizler (mecburen) yükseltilirken dövizin yükselişi ketlendiği için mevduat faizlerinin “carry trade” yöntemiyle kullanılmasıyla yabancı yatırımcılar kadar Türkiye’deki yatırımcılar da paralarını artırıp duruyor; o paralarla yapılabilecek her türlü üretim durdu.
  • Kemerler sıkılıyor mu? Evet: Tüketicinin rahatına yönelik her türlü politika kısıtlandığı veya yok edildiği için kimse istediği gibi alışveriş yapamaz, hizmet alamaz oldu. Kafelerin, restoranların, tatil yerlerinin boş kalması doğal olarak mal ve hizmet arzını da ketlemiş oldu.

Mehmet Şimşek’in daha fazla vakte ihtiyacı var mı? Bilmiyorum, dediğim gibi ben ekonomist değilim. Ama şu ana kadar yaşadıklarımızın izahı yok: “Acı reçetenin” üç ilacının yalnızca birini başarıyla uygulamak sadece milletin belini kırdı, üç ilacın birden uygulanması için gereken basiret gösterilemedi (belki de Şimşek yukarıdan engellendi). Şu haliyle enflasyonun anlamlı bir şekilde düşmesi için bir ortam kesinlikle yok.

Ayrıca yarın yine bir politik hezeyanla “acı reçeteden” vazgeçilirse, kırık belimizle ortada kalacağız; belki bir tur daha “faiz sebep enflasyon sonuç” kafasıyla yerin yedi kat dibine olan yolculuğumuza devam edeceğiz.

Ekonomist olmadığımı söylemiş miydim?

Barış Ünver
07 Ağustos 2024

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.