İmamoğlu ve yaşadıkları üzerine 7 kısa yazı

Üç gündür yaşananlar üzerine söylenecek o kadar çok şey var ki, hepsini tek bir yazı kurgusuna yedirmem çok zor olacak. O sebeple içimden geçenleri, bağımsız kısa yazılar halinde yazacağım.

(Not: Bu yazıyı cumartesi günü yazıp yayınlıyorum diye önceki günlerde ne yaptığımı merak eden okurlarımı, beni Twitter’da takip etmeye davet ediyorum. Orada yazmaktan burayı biraz boşladım, özür dilerim.)

CHP iktidarı hayırlı olsun

İmamoğlu’nu gözaltına alan odak bizzat derin CHP… Bu teoriyi neden bir yandaş yazar dillendirmedi hâlâ? Halbuki ortam çok müsait: Bu soruşturma, gözaltı ve sonrasında gelecekler İmamoğlu’nu ve CHP’yi mağdur edecek ve bir sonraki seçimde millet, 2019’daki mağduriyetinden beri oylarını yükselten Ekrem İmamoğlu’nun destekleyeceği adayı Cumhurbaşkanı seçecek.

CHP’ye oy vereceği bilinen on milyonlarca insanın da oy verme hakkını elinden alacak bir düzenleme gelmezse CHP, tarihindeki en yüksek oy oranını alacak. Özetle, eğer önümüzde bir genel seçim olacaksa o seçimin galibi CHP olacak.

Yandaş yazar olsam bu işi bi’ düşünürdüm.

Sürecin sonu: Başbakan İmamoğlu

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanacağını tahmin etmek zor değil. Siyasi yasak getirmek için dört bin koldan saldırılıyordu, dolayısıyla siyasi yasak geleceğini de düşünebiliriz. Cumhurbaşkanı olması engellenecekse, CHP iktidarında İmamoğlu’nun mevkii ne olacak? Başbakanlık elbette.

Genel seçimlerin yapıldığı bir senaryoda (ki yapılmama ihtimalini düşünmek zorunda kalmak bile çok üzücü) olacakları az çok görebiliyorum:

  1. Yeni Cumhurbaşkanı (muhtemelen ve inşallah Mansur Yavaş) İmamoğlu’nu affedecek veya tepeden baskı görmeyen adalet sistemi, İmamoğlu’nun dosyalarını bir bir düşürecek.
  2. Gazi Meclis’te CHP anayasa düzenlemesiyle parlamenter sisteme dönüşü teklif edecek; ana muhalefet partisi AKP “tek adam düzenini tabii ki reddediyoruz” diyerek parlamenter sisteme dönüşü destekleyecek, yüksek ihtimalle referanduma bile gerek kalmadan düzenleme TBMM’den geçecek.
  3. Yeni (aslında eski) rejime geçildiğinde boşluğu hissedilen Başbakan koltuğuna geçici olarak iktidar partisi CHP’nin genel başkanı oturacak; bir ara seçimle veya (güvenoyu babında) bir genel seçimle İmamoğlu önce milletvekili, sonra Başbakan olacak.

Kesin böyle olur demiyorum, bana güvenip bahis oynamayın, başımı yakmayın.

Dilsiz şeytanlık üzerine

Sessizliğin de bir duruş sayıldığı günlerdeyiz. Hem kendi sektörümde (yazılım), hem de halka mal olmuş ünlüler arasında bir sessizlik hakim. Herkesten ses çıkarmasını, herkesin aktivist olmasını bekleyemem; sonuçta bizim haksızlık olarak gördüğümüz şeyleri keyifle takip edenler de var. Ama “sözünü sakınmayan muhalif” imajı çizen, dönem dönem aktivistlikleriyle gündem olanların bugün “tadım kaçmasın, takipçim azalmasın” diye susması da çok acınası. Üç çeşit sessizlik görüyorum:

Susanlar: Kulağınızın üstüne yatınca, sessizliğiniz fark edilmiyor sanmayın. Bugün görülmese bile, bugün mum gibi olduğunuz gerçeğini ileride ben hatırlatmazsam, bir başkası hatırlatacak.

Yarım ağız konuşanlar: “Olanlara inanmak çok güç!” diye tweet atınca aktivist olmuyorsun kardeşim. Sen o ponçik cümleleri “haksızlığa karşı susmadım” diyebilmek için yazıyorsun ama biz o ponçik cümleleri “ifadeye gitmemek için boş cümleler yazdım” olarak okuyoruz.

Susmayı savunanlar: En aşağıdakiler bunlar, Allah’tan sadece iki tanesine denk geldim. Üzerine neler neler yazarım ama düşündükçe sinirleniyorum. İkisini de defterden sildim, takipten çıkardım.

Dilsiz şeytan olmayın, haksızlığa karşı susmayın. Susuyorsanız, yaşananlarda bir haksızlık, hukuksuzluk olmadığını kabul ettiğinizi iddia edenlere verecek yanıtınız olmaz.

Gıybet üzerine soruşturma

Ekrem İmamoğlu’nun ifadesi ortaya çıkınca görüldü ki, hazırlanan soruşturmanın gizli tanıkları, iddialarını “duymuştum”larla, “duydum”larla bezemiş. Arkadaşım Elif çok güzel ifade etmiş: “Çınar kod adlı gizli tanık Emniyet’e İmamoğlu gıybeti yapmaya gelmiş.” Gerçekten üzerine söylenecek çok fazla şey yok gibi.

Bu mantıkla ileride (diplomanız sizi sevmeyen bir muktedir tarafından iptal edildikten hemen sonra) hakkınızda herhangi bir soruşturma açılabilir. Beni sevmeyen birisi “Duyduğuma göre Barış Ünver illegal işlere karışmış” gibisinden sallama bir suçlamayla beni gözaltına aldırabiliyor mu gerçekten bu ülkede? Yoksa sadece belli kişiler mi bu güce sahip?

Demokratik tepkiden korkmak

Eylemler başladı, başlar başlamaz eylem alerjileri de başladı (sonuçta alerji mevsimindeyiz). Slogan atmak suçmuş. Neye göre, kime göre? Kime göre olduğunu biliyoruz, hükümet kendisine karşı en ufak bir sesi bile sindiremiyor. Ama Anayasa’nın “Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı” başlıklı 34. maddesine göre “Herkes önceden izin almadan silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” ve hukuk düzenine göre yasa ve yönetmelikler, Anayasa’nın sözünün üstüne söz söyleyemez.

Eylemin demokratik olması ve demokratik yollarla icra edilmesi de önemli. Sloganınızda suç unsuru olmamalı; ifade vermeniz gerekirse kendinizi savunabileceğiniz şiddette sözler söyleyin. Eylem sırasında yürümenin, dans etmenin, zıplamanın bir sakıncası yok; kaldırım taşı söküp atmanın, barikat yakmanın, izdiham yaratmanın çok sakıncası var.

Son olarak, yanınızda-yamacınızda illegal gruplar barındırmayın, gerekirse ortamı terk edin. Dün gördüm, “Kürdistan’a özgürlük”çü dangozlar yırtık dondan çıkar gibi çıkmış yine ortaya. Ne alaka la?

Olan yine paramıza oldu

Mahfi Eğilmez güzel özetlemiş:

  • Borsa 2 trilyon lira değer kaybetti.
  • Gösterge faizi yüzde 44,60’a yükseldi.
  • Ülkemizin CDS primi 250 baz puandan 328 baz puana yükseldi.
  • Merkez Bankası, doların uçup gitmesini engellemek için 25 milyar dolar satmak zorunda kaldı.

Bunların dışında, anlatsalar da anlamayacağımız bir sürü ekonomik zarar görmüşüzdür. Yandaş medya bunları da İmamoğlu’nu suçlamak için kullanır ama demokratik bir ülkede, hukukun üstünlüğü konusunda dünya sıralamasının dibinde olmayan bir ülkede böyle anlamsız, saçma soruşturmalar gündeme bile gelmez.

Özetle olan yine bizim paramıza oldu. Allah hepimizin yardımcısı olsun, belli ki hükümet yardımcı olmamakta ısrarcı.

Sandıklara!

Yarın seçim günü, yarın sandık var! CHP üyeleri resmen oy kullanarak, CHP üyesi olmayanlar da sembolik oy kullanarak Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığını destekleyecek. Milyonlarca destek oyuyla, milletin iradesinin tecellisi konusunda ufak bir spoiler vermiş olacağız. (“Tecelli” ve “spoiler” kelimelerini aynı cümle içinde kullandığım için tebriklerinizi ayrıca bekliyorum.)

Yarından sonraki sandık elbette daha önemli. Milletin iradesi, erken seçim istiyor. Milletin iradesine saygı duyulmayacaksa bile, o sandık ne zaman gelirse gelsin, oylarımızla İmamoğlu’nu veya onun destekleyeceği adayı Cumhurbaşkanı seçeceğiz. Elimizde kalan demokrasinin son damlasıyla, bu iktidarı değiştireceğiz.

Barış Ünver
22 Mart 2025

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.