Başlık biraz sitemkâr oldu ama bu yazı, mutlu bir gelişmeyi haber veren bir yazı.
Bu konu, firmaların sosyal etkinlikleri hep İstanbul‘da gerçekleştirmesi ve yalnızca İstanbul‘da yaşayan blog yazarlarını çağırması, geçmiş yıllarda uzun uzun konuşuluyor, üzgünlükler dile getiriliyordu. Kıskançlıktan değil elbette ama Microsoft, Nokia, Apple gibi dev firmaların bile (daha doğrusu bu dev firmalara hizmet veren reklam firmalarının bile), iş bütçe hesabına gelince Kardeşler Market kapitalizmi uygulayıp cimrilik etmesi bize cidden garip geliyordu. Öyle ki, İstanbul’un hemen yanıbaşındaki Kocaeli‘deki blog yazarları bile etkinliklere bir süre çağırılmadı.
Sonra bu ufak bir değişime uğradı. İstanbul dışındaki blog yazarlarına davetler gelmeye başladı. Bazı firmalar (lütfeder gibi) İstanbul dışından bir-iki yazarı çağırmaya başladı. Bir ara bir GSM operatörü bizim dernek yönetim kurulunu topluca 3G lansmanına çağırmıştı da, ulaşım masraflarını sorunca “Nasıl yani?” gibisinden bir yanıt almıştık. (Hangi operatörden bahsettiğimi anladığınızı tahmin ediyorum.) Bu evreyi “çekince evresi” olarak tanımlıyorum ben. Yani firmalar, “ulaşım masrafı” denen bir kalemi bütçelerine yeni yeni eklemeye başlamışlardı bu evrede.
Sonra bu yavaş yavaş normalleşmeye başladı. Ulaşım masraflarının karşılandığı İstanbul dışındaki blog yazarları, İstanbul‘daki etkinliklere katılma olanağı kazandı. Sosyal medya tanıtımlarına bütçe ayırmaya başlayan otobüs firmalarının da desteğiyle artık otobüs masrafları karşılanabiliyor, hem etkinliğin organizatörü olan firmaya hem de otobüs firmasına faydası oluyordu. Tabii ulaşım aracı otobüs olunca, gelinen şehrin uzaklığına göre, yazarın etkinliğe sadece o günü değil bir gün sonrasını ve/veya bir gün öncesini de ayırması gerekiyordu.
İstisnai bir gelişme ise, birazdan anlatacağım asıl patlamanın kıvılcımı oldu: Bir firma, organize ettikleri etkinliğe İstanbul dışından bir yazarı davet etti ve bu sefer, ulaşım aracı olarak uçak seçildi ve -haberdar olduğum kadarıyla- ilk kez bir sosyal medya etkinliğinin bütçesine bir blog yazarı için alınan bir uçak bileti masrafı eklenmiş oldu. (Bu olayın öznesi olan reklam firmasının, isimlerini koymamamı istemelerini de saygı duyulası ama ilginç bir mütevazılık olarak yorumluyorum.)
Gelelim “büyük patlamaya”… Yavaş yavaş yükselen çıtayı bir anda çok daha yükseklere yerleştiren Excel İletişim Danışmanlığı firmasına…
Geçen ay bir etkinlik yapıldı. LG firmasını temsilen Excel, 20 blog yazarı ve sosyal medyayla ilgilenen 8 jüri üyesinden oluşan 28 kişilik bir ekip oluşturarak, piyasaya yeni sürülen LG Optimus isimli, Android işletim sistemli telefon için dünya çapındaki blog yazarları arasında yapılan yarışmanın Türkiye ayağını organize etti. İstanbul‘da 20 blog yazarı, 8 de sosyal medyacı bulmak kesinlikle zor değil. Başarılı yazarlardan ve sosyal medyacılardan oluşan bir ekibi İstanbul’dan da toplayabilirlerdi. Ama onlar, bu ekibi Türkiye‘nin dört bir yanından toplamayı başardılar.
Ekibin içinde İstanbul‘un yanı sıra Ankara‘dan, İzmir‘den ve Adana‘dan blog yazarları ve jüri üyeleri davet edildi. Bu arada Ankara‘dan ben, Hakan Yamanoğlu ve Safa Paksu davet edildik. Şehir dışından gelen tüm katılımcılar (Altınoluk‘tan ulaşımı otobüsle sağlanabilen bir arkadaş hariç), Türk Hava Yolları uçaklarıyla İstanbul‘a getirildi ve havalimanından etkinliğe ve etkinlikten havalimanına da ulaşımları özel araçlarla sağlandı. Üstelik bu hem 08 Temmuz 2010’daki yarışma başlangıcı etkinliğinde, hem de 29 Temmuz 2010’daki yarışma sonu partisinde yapıldı.
Buraya bir parantez açayım: Uçak genellikle lüks olarak görülür, kabul ediyorum ama burada vurgulamaya çalıştığım nokta kesinlikle “Bizi el üstünde tuttular!” değil – gerçi gerçekten de el üstünde tuttular, orası ayrı. Benim dikkat çekmek istediğim şey şu: Önceki adımlarda İstanbul dışındaki yazarlar da çağırılıyordu ama yukarıda da bahsettiğim gibi, şehir dışından gelen yazarların bu etkinliklere bir değil, en az iki veya üç günlerini ayırmaları gerekebiliyordu. İşin içine “uçak” girince bu olumsuzluk da yok oldu; üstelik organizatör firmanın, yazarların zamanına da değer verdiği görüntüsü, Excel‘in imajına ayrıca bir olumlu katkı sağladı.
10’a yakın kişinin, ikişer defa, çoğu gidiş-dönüş olmak üzere uçak biletlerinin yaratacağı masrafı herkes tahmin edebilir sanıyorum. Excel İletişim Danışmanlığı, bu masrafı göze alarak etkinlik bütçesini diğer tüm reklam firmalarından farklı bir biçimde kullanmayı başardılar. Etkinlik maliyetlerini böylesine artırmak bilindik kapitalist sistemde zekice bir hareket olarak algılanmayabilir ama firmanın bu masrafı göze alarak elde ettiği itibarın, o uçak biletlerinden çok daha değerli olduğu gerçeğini de kimse yadsıyamaz.
Bu etkinlikte İstanbul‘un yanına büyük şehirler de katıldı; ileride eminim tüm şehirler de -bir şekilde- katılacaktır. Dediğim gibi, çıta artık epey yükseklerde. Bununla beraber, bu yükseklikte yapılabilecek etkinliklerin yalnızca “İstanbul dışından blog yazarlarını uçakla getirtmek” olduğunu iddia edecek değilim. Bu yükseklik de güzel ama bunun ötesi (yani sosyal medya organizatörleri firmaların imajına olumlu katkı sağlayacak bir sonraki adım) yazarları İstanbul’a çağırmak değil, yazarların yoğun olduğu şehirlere de açılmak olacaktır.
Bunun en güzel örneği bence sinema gösterimlerinde yapılabilir. Bilen bilir, artık vizyona yeni giren bazı filmler için İstanbul’da blog yazarlarına özel gösterimler (veya ön gösterimler) tertip ediliyor. Film gösterimi için şehir dışından yazar çağırmak elbette abes kaçacaktır ancak film gösterimlerinin yalnızca İstanbul‘da yapılıyor olması da ayrı bir abeslik oluşturmaya başladı. Büyük şehirlerde ve hatta birçok şehirde şubesi olan büyük sinemalar var; böyle olmasa bile farklı şehirlerin farklı sinemalarında gösterim yapılamaz diye bir kaide yok. Üstelik böyle çok şehirli bir etkinlik için öyle deli bir masrafa girilmesi gerektiğini de sanmıyorum. (Ahkâmlarım yalnızca zanlardan ibaret; orası ayrı mesele.)
Bunun dışında lansmanlar başka şehirlerde olabilir, yarışmalar birden fazla şehirde yapılabilir vesaire vesaire… Sonuç olarak bize gereken, sosyal medyada ve firmaların gözünde Türkiye blogosferinin İstanbul‘dan ibaret olmadığını göstermekti; sağ olsunlar, Excel İletişim Danışmanlık bunun en önemli adımını atmış oldu. Artık önümüzdeki maçlara bakacağız.
Yorumlar kapalı.