Ta dört yıl önce, düzeltiyorum, tam dört yıl önce Beyn’de “Zengin olmanın en kolay yolu” diye bir yazı yazmıştım. Yazının içeriğinde özetle “Kişinin maddi zenginliği, ihtiyacı olmayan şeylerdedir.” demiştim ama gelen yorumlarda genellikle “Benim şu kadar param olsa zengin hissederdim.” düşüncesi hakim oldu. Yazıyı okumadan yorum yaptıkları için bu kişilere kızsam da, yazıyı okuyanlara daha çok bozuldum zira onların da yorumları “Yazı çok saçma, bence ne kadar paran varsa o kadar zenginsindir!” düşüncesi etrafında dönüyordu. (Yorumlar hala gelmeye devam ediyor.)
Yazıda yazdıklarımın hala arkasındayım, ama yazıda bahsettiğim düşüncem şu sorumu hiçbir zaman engellemedi: Kaç param olsa kendime “zengin” derdim? Madem ihtiyaçlarıma göre “zengin” tanımını tekrar tekrar yapabilirim, şu anda kaç para bana zengin olduğumu düşündürürdü?
Birkaç aydır bu düşünce bana güzel hayaller kurduruyor, çünkü öyle deli miktarlarda paraya gerçekten ihtiyacım olmadığını keşfettim. Bu yazıda da, bunun hesabını yapayım.
Önden de şu notu düşeyim: Kuran’daki “riba” kavramını “haksız kazanç” olarak tanımlandığından eminim, dolayısıyla yazıda bahsedeceğim “banka faizi”nin haram sayılmadığından da eminim. O konuda tartışmak isterseniz, gelecek cuma bu konuyu Beyn’de işleyeceğim, orada tartışırız.
Sıkı bir Enpara kullanıcısıyım. Son zamanlarda yaptıkları, bas bas “sahtekârlık yapabileceğinizi düşündüğümüz için önlem almaya karar verdik” diye bağıran ve bir halkla ilişkiler faciası olarak gördüğüm “Ayın Enparalısı” garabeti bir yana, normalden biraz daha düşük faiz oranlı “birikim” hesapları ve hiçbir konuda hiçbir ücret ödememe olayını hala çok seviyorum. (“Ayın Enparalısı” salaklığını kaldırana kadar kimseye tavsiye etmiyorum ama. Neyse.) Şimdi bir birikimim (maalesef) yok, ama olduğu dönemlerde hiç değilse her ay faturalarımdan birini karşılayacak kadar faiz geliri birikiyordu.
Şimdi de işletmemi kurdum. Üstelik, şu anda bir birikimim olmamasına rağmen işimi büyütebileceğimi düşünüyorum, umutluyum. Ve nihai hedefim, bu işi ya uygun zamanda satarak ya da ondan elde edeceğim gelirle bir web tasarım ajansına dönüştürmek.
Ya bu süreçte, ya da bu sürecin sonunda da belli bir maddi birikim oluşturmayı planlıyorum. Bu birikimi bir hedef olarak belirlemem için, o birikimin miktarına karar vermem gerekiyordu. Hesaplayınca sevindim.
Hesaplarıma göre, tek başıma yaşıyorken 500 bin liralık bir birikim, evli (ve çocukluyken) 1 buçuk milyon liralık bir birikim, “varlıklı” biri olduğumu düşünmem için yeterli aylık faiz gelirini sağlıyor. Çünkü 32 günlük bir vadeli hesap açsam, vadenin sonunda 500 bin liranın faiz geliri 4 bin lira civarında oluyor, ve 1 buçuk milyon liranın faiz geliri de 10 bin lirayı geçiyor.
“Varlıklı” kelimesini kullandım, fark ettiniz mi? Çünkü “zengin” olmak beni o kadar ilgilendirmiyor. “Varlıklı” ve “zengin” tanımlarının farkı, birinde (varlıklıyken) hala çalışmaya devam etmen gerekirken diğerinde (zenginken) çalışmaya dahi ihtiyaç duymaman.
Çalışmamaktan hoşlanmayan, hatta korkan biri olarak, çalışmamak gibi bir durum benim hayatım için ihtimal dışı. Çalışamayacak durumda olsam başka, ama hiçbir zaman çalışmayacağım bir hayatı düşlemedim, hiçbir zaman da düşlemem.
Bunu söylerken düzenli gelirden bahsetmediğimin de altını çizeyim. Oturup yıllar boyunca bir roman üzerinde çalışacağım bir zaman gelirse, o zaman bu faiz gelirinin faydasını daha çok göreceğim. Ama eğer ileride kuracağım işletme üzerinde çalışmaya ve para kazanmaya devam edersem, o zaman bu gelir birikim hesabında durmaya devam edecek. Veya ayrı bir hesaba koyar, çocuğumun (veya çocuklarımın) üniversite fonu olarak ayırırım. Ne bileyim, daha o kadar yetişkin olmadım.
Sonuç budur. Birinci hedef 500 bin lira birikim yapmak, ikinci hedef hayatımı birleştirebileceğim iyi bir hanım bulmak, üçüncü hedefim de 1 buçuk milyon lira birikim yapmak. Hanımı daha önce bulursam ne alâ.
Sizin birikim hedefiniz nedir, veya size “ben varlıklıyım” veya “ben zenginim” dedirtecek paranın miktarı nedir? Yorum yapın, konuşalım.