- En klasik espriyle başlayayım: Karı seviyorum! Karı sevmeyen adam değildir!
- Karın en sevdiğim hali kartopu oynamak da değil, kardan adam yapmak da değil, “hart hart” diye karda yürümek de değil… En sevdiğim “kar eylemi”, akşam vakti, sarı sokak lambalarını ve beyazlaşan yolları gören bir manzarada lapa lapa kar yağmasını izlemek.
- Hatta geçen gün lapa lapa kar yağıyorken elime sıcacık bir kahve yapıp, keyifle kahvemi yudumlarken hafif bir müzik eşliğinde camdan dışarı bakıp yağan karı izlemek istedim. Kahve sevmediğim için süt ısıttım, müzikçalarımı da aramaya üşendim, müziksiz süt içip izledim dışarıyı.
- Ama kartopu oynamak ve kardan adam yapmak da çok güzel be. Gerçi biraz yorucu ama çok güzel.
- Keşke kardan dolayı ıslanmayan, parmakları oynatmayı engellemeyen ve üşütmeyen bir eldiven olsa. 100 lira da olsa, yemeğimden kısar alırım.
- En gıcık olduğum “kar hali” ise, kar yağmıyorken buza dönüşen zemin. İnsan çok fena geriliyor yürürken. Hele elinde bir şey varsa, hele hele basacağın yerdeki buzun kayganlığını da tam olarak tespit edemiyorsan, gaipten rahatsız edici gerilim müzikleri duyuyorsun.
- Bir de bazen o donan kar, yolları bildiğin “engebeli” yapıyor. Yürürken yoruluyor insan.
- Apartmanın önündeki buzlanmayı tekmeleyerek kırmaya çalışmak da güzel. Geçen gün bunu yaparken sağ ayak başparmağımı incittim, iki gün yürürken çile çektim ama olsun.
- Belediyeler de sağ olsunlar, hiçbir zaman yeterince çalışmıyorlar karlı yollarda. Araç yollarını tuzluyorlar (bazen orayı da tuzlamıyorlar) ama kaldırımlar öylece duruyor! Ondan sonra karın keyfini en çok hastaneler çıkarıyor.
- “Karın keyfini en çok çocuklar çıkardı” lafı da artık “Seneye görüşürüz” lafıyla aynı kefeye konsun, herkes gıcık olsun. Lütfen.
- Ama gerçekten de çocukken kar aktiviteleri daha keyifliydi. Bi’ defa okullar tatil olurdu ve bütün günü karlarla oynayarak geçirebilirdik. Kardan adamın yanında kardan farklı şekiller yapmaya da uğraşırdık, değişik şeyler çıkarırdık. Mesela benim favori “kardan şeklim” ellerimden biraz daha büyük boyutta bir insan kafası yapmak. Karikatür gibi yapıyorum, pek eğlenceli oluyor.
- “Herkes evinin önünü temizlese dünya daha güzel bir yer olurdu.” lafı en çok kar zamanı hissediliyor. Her apartmandan bir-birkaç kişi o apartmanın önündeki yolu temizlese, herkes rahatça yürür. Gerçi o zaman belediyelere ve belediyelere vergi vermeye gerek kalmazdı… E şimdi niye veriyoruz lan o zaman?
- Karda yere yatıp, ellerini ve kollarını yerde hareket ettirerek kelebek şekli yapan var mı hiç? Benim gözüm yemedi hiç. Türkiye’de de böyle bir alışkanlığın olduğunu zannetmiyorum. Ecnebi alışkanlığı gibi.
- O değil de, kaç yıldır yılbaşlarında kar yağmıyor. En azından benim olduğum yerlerde yağmıyor. Niye yağmıyor ulan?
- Şöyle bir hayalim var: Kar değdiği zaman karla reaksiyona girip onu eritecek bir yol malzemesi, mümkünse bir asfalt türevi bulmak. Karı eritmese de olur ama hiç olmazsa karın kendi yüzeyine yapışmasını engellesin. Buradan kimyagerlere sesleniyorum!
- Bu kadar.
Kar hakkında
DİKKAT: Bu yazı, Beyn'in "Arşiv" kategorisine aittir. Yazının arşivlenmiş olması, yazı içindeki bilgi ve görüşlerin artık önemsiz veya geçersiz olduğunu gösteriyor olabilir.
Barış Ünver
31 Ocak 2012
Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.