Kitabın iyisi nasıl seçilir?

İyi karpuzu, iyi eşi, iyi app’i seçmek için yazılan ipuçları milyon defa paylaşılıyor ama iyi kitap seçmenin yollarını paylaşan yok. O zaman ben benim işime yarayan yöntemleri anlatayım.

BİR: Gerçekten okuyacağın kitapları al

Çok kitap almak, çok kitap okuyanların yaşadığı sıkıntıların başında geliyor. Yılda 50 kitap okuyorsan, 100 kitap alıyorsun. Sonra kütüphanenin yarısından fazlası okunmamış kitaplarla dolu oluyor. Kitap koleksiyonculuğu diyorum buna.

Kütüphanenize bakarken utanmamak için, kitap alırken daha seçici olmanız gerekiyor. İşime yarayan soruları sıralıyorum:

  • “Kitabı sadece başlığı/konusu/kapağı ilginç geldiği için mi almak istiyorum?”
  • “Biri çok tavsiye ettiği veya çevremde çok kişi okuduğu için mi almak istiyorum?”
  • “Sevdiğim yazarın yeni kitabı çıktı diye kesinlikle almak zorunda mıyım?”

Bu sorulara uygun yanıtı veremiyorsanız, o kitabı almak zorunda değilsiniz.

İKİ: Doğru yayınevlerini seçmek çok önemli

Bazı yayınevleri parayı bastıran herkesin kitabını satıyor. Bir tema tutturup (örn. ekonomi) o temaya uygun bütün kitapları satmaya çalışan yayınevleri var. Bazısı telifi bedavaya getirmek için, yalnızca telif hakkı biten eserleri satıyor.

Diğer yandan bazı yayınevleri kaliteli editörler istihdam ediyor, yalnızca satmaktan gurur duyacağı eserleri/yazarları seçiyor, çevirmenlere adil ücretler ödüyor… Bazı yayınevleri, Türkiye’de insanların daha iyi kitaplara ulaşmasını misyon edinebiliyor. Reklam yapmayacağım ama Domingo, bu konuda ilk aklıma gelen yayınevi.

Maalesef çok kitap okumadan, iyi yayıneviyle kötü yayınevini ayırt etmesi pek mümkün değil.

ÜÇ: Kaliteli çevirmen bulmak zor!

Bu yazıyı yazmaya ilk oturduğumda aklımda, Türkiye’de kitap çevirmenlerinin genelini gömmek vardı; sonra konuyu genişletip “iyi kitap seçmek” üzerine yazmaya karar verdim.

Bu gözler en kötü çevirmenleri gördü arkadaşlar. Bilişimden anlamadan bilgisayar kitabı çeviren mi dersiniz, ekonomiden anlamadan finans kitabı çeviren mi dersiniz… İngilizce belli başlı deyimlerden bile haberi olmayan, “cake” kelimesini “kek” diye çevirenler falan var ya (şu gün delirmiştim).

Şaka yapmıyorum, ücreti makul olsa çeviri işine girmeyi çok isterdim. Öyle bir şey olmayacağı için, okuduğum kitaplardaki kötü çevirilerden şikayet etmeye devam edeceğim. Kara listem de var, beyaz listem de var. Bazı çevirmenlerin çevirdiği kitapları almıyorum (örn. Pınar Savaş), orijinali İngilizceyse orijinalini alıyorum. Bazı çevirmenleri de çok beğendiğimde, çevirdiği diğer kitaplara bakıyorum (örn. Sevinç Seyla Tezcan, Sevin Okyay, Kutlukhan Kutlu, Dost Körpe).

DÖRT: Alınacak kitabın nerelerine bakılır?

Karpuz seçerken kıçına, sesine, damarına falan bakıyoruz ya, hah, kitap seçerken de bakılması gereken yerler var.

Ön kapak: “Kitabı kapağına göre yargılama” diye bir atasözü var Batı’da. Tek başına doğru olsa da, kriterlerden biri de kapak olabilir.

Arka kapak: Arka kapakta çoğunlukla kitabın kısa bir tanıtımı, ünlü kişi ve/veya kurumlardan övgüler falan yazar. Övgüler çok işe yaramaz (çok güvendiğiniz bir kişi veya kurumun övgüsü varsa başka), kitabın kısa tanıtımı çok şey anlatabilir.

İçindekiler: Kitabın yapısını anlayabilmenin en iyi yollarından biri, İçindekiler kısmına bakmaktır. Bunu da herkes bilir. Sırf eksik olmasın diye yazdım bu satırı.

Rastgele sayfalar: Yazarın kullandığı dil, kitabın tipografisi ve orijinal dili farklıysa (yukarıda bahsettiğim gibi) çevirinin kalitesi üzerine fikirler vermesi için kitabın rastgele birkaç sayfasını karıştırmak, mümkünse kısa bir bölümü okumak çok işe yarar.

Kaynakça: Eğer almak istediğiniz kitap kaynakça belirtmesi gereken bir kitapsa, siz de literatüre azıcık hakimseniz, kaynakçaya bakmak kitabın kalitesi ve güncelliği üzerine çok iyi fikir verebilir. Örneğin beslenme üzerine bir kitabın kaynakları 20 yıldan eskiyse, o kitabı almamayı düşünebilirsiniz.

Sonuç

Kısa bir yazı yazmak istiyordum, çok uzamadı ama içimde tahminimden daha çok dert varmış bu konuda. Bazı konularda gıcıklaşabiliyorum, kitap seçme konusu da bunlardan biri. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Barış Ünver
29 Ocak 2025

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.