İkinci sene, dediğim gibi, en zor senemdi sanırım. Yine de ilk iki dostumu bu ikinci sene edindim. Şöyle: Bizde hazırlık iki seneydi ve ilk seneyi atlayan ben ve 3 sınıf arkadaşımızı bir üst dönemlerin odasına yerleştirmişlerdi çünkü biz de lise 1. sınıfa geçmiştik yani bizden bir üst dönemlilerle aynı sınıflardaydık. Beraber sınıf atladığımız arkadaşlarımdan biri ilk, üst dönemli oda arkadaşlarımdan biri de ikinci büyük dostum oldu. Sonra birkaç iyi arkadaşım daha oldu tabii ama her zaman sevgi ve saygıyla anacağım, okuldan ayrıldığımda en çok özlediğim dostlarım, o ikisiydi. Adlarını, onlara sormadan vermek istemediğim için onlara N ve L diyeceğim.
N, ilk arkadaşımdı. Nedense diğer tüm sınıf arkadaşlarım arasında en çok sevgi ve saygı gören, en popüler öğrencilerden biri olmasına rağmen beni “ezmeye” pek yanaşmıyordu. Yatakhanedeyken arkadaşlar arasında, “diğerleri” gibi davranmaya devam ediyordu ama sınıfta, aslında yatakhanede de, benimle uğraşmak için fazladan çaba ve zaman harcamıyordu. Örneğin odamda kitap okurken kapımı bir anda açıp “Mekaceeeeee!” diye bağırmıyordu veya ne bileyim, “ezik”liğimi kabullendikten sonra “ezik” gibi davrandığımda (Böyle bir şey gerçekten vardır. Kim olursanız olun, “ezik” olduğunuza kendinizi inandırdığınız yani özgüveninizi tamamen kaybettiğiniz vakit, olması gerektiği gibi davranmaya başlarsınız.) “ezik”liğimi hatırlatmak için fazladan çaba sarf etmiyordu. Onun bu davranışlarına güvenerek kendisiyle özel olarak, bire bir sohbet etmeye kalktığımda ise beni anlayışla karşılamıştı. En başta bahsettiğim son gruba giriyordu N.
Sohbetlerimizden birinde hayatın, bir trenin vagonlarından oluştuğuna inandığını anlatmıştı bana. Sonra bu imgelemeyi açıklamıştı: Ben o yıllarda o şekilde “ezik” ve bir umutsuz vaka gibi yaşıyorsam, hayatımın bir diğer dönemine (yani bir başka vagona) geçtiğimde farklı bir Barış olarak var olabilecektim. Kendisi bilmez hatta belki söylediklerini unutmuştur bile ama hayatımın temel taşlarına katık ettiğim felsefelerden biri oldu o dedikleri. Eğer ben bugün bulunduğum vagonda özgüven sahibi, otorite sahibi bir bireysem bunu büyük oranda ona borçluyum.
Ne var ki, onun odasının önünden geçerken kulağıma takılan sözler beni fena halde üzmüştü. Şimdi kendisini suçlayamam çünkü o zamanın konjonktürüne göre kendi itibarını koruma amaçlı yapıyordu bunu ama dönem arkadaşlarımıza benim hakkımda, aynı dönem arkadaşlarımızın konuştuğu gibi konuşması beni çok derinden yaralamıştı.
L ise üst dönemimden bir dostumdu. Lise 1’ee kadar onunla pek muhabbetimiz olmamıştı ama ikinci yıl, onun da N gibi benimle uğraşmaya pek yanaşmadığını fark ettim. Aynen bir abi gibi bana destek oldu ama, gizliden gizliye. Arada sırada bana destek olduğunu açıktan da belli ediyordu, dolayısıyla hem benim dönemimden hem de onun döneminden gelen alaylar bir noktadan sonra azalmıştı. Gerçekten duamı alan ve kendisine her zaman şükran duyacağım bu kişi, aynı zamanda okuldan ayrılmadan önce yüz yüze veda ettiğim tek kişidir.