Kötü yazmak üzerine
Tekrardan kötü yazmaya başlamam lazım. “Özellikle kötü yazmaktan” bahsetmiyorum tabii, ama yazdığım yazıların iyi olmasına gayret etmezsem, yazmaktan yeniden zevk almaya kendimi alıştırabilirim.
Kafamdaki her şeyin bileşkesi!
Tekrardan kötü yazmaya başlamam lazım. “Özellikle kötü yazmaktan” bahsetmiyorum tabii, ama yazdığım yazıların iyi olmasına gayret etmezsem, yazmaktan yeniden zevk almaya kendimi alıştırabilirim.
İsmet var, eski dostum. Benden yalnızca 4 buçuk ay büyük ama aynı şehirde yaşadığımız, görüştüğümüz dönemlerde ben yazılar yazıp site falan yaparken o, kurduğu medya ajansıyla koskoca kurumlarla çalışıyordu, ailesini kurmuştu ve yüksek lisans tezi üzerinde çalışıyordu. Kendisi bunu bilmiyor olabilir ama İsmet, hayata bakışımı değiştiren insanlardan biridir. Ve umuyorum ki, sizin hayatınıza da dokunmuş olacak.
Aylardır e-posta kutum dolup taşıyor, binlerce insan aynı soruyu soruyor… Şaka şaka, eski okurlarımdan ikisi aynı soruyu sorunca, bu konu hakkında yazmaya karar verdim.
Kitap okuma eylemi konusunda bildiklerimi, düşündüklerimi, sevdiğim fikirleri yazayım dedim. Buyrun.
Yıllardır tek başıma yaşıyorum ve yemek yapmayı pek sevmediğim için çoğunlukla dışarıdan söylüyorum. Bu yazıda BENİM işime yarayan kilo kontrol yöntemlerinden ve benimsediğim fikirlerden bahsedeceğim.
Kader, herhalde, inanç konusunda en yanlış anlaşılan kavramlardan biri. Üstelik inançlılar da, inançsızlar da aynı yanlış anlaşılmayı takip ederek inanıyorlar veya inanmıyorlar. Peki, kaderi doğru anladığımızdan emin miyiz?