Hiç tutmayayım, maddelere bakıverin:
- 17.45’te Gürkan Turizm‘in otobüsüyle yola çıktım.
- “Gürkan Turizm‘le yola çıktım ve Efe Tur‘u seçmediğim için 50 kuruş daha az ödedim, ne kadar akıllıyım!” diye düşünürken önümdeki 4 küçük çocuğun bağırış ve çağırışlarına maruz kaldım. Dayanamayıp en arkadaki boş bir koltuğa geçtim.
- “Gürkan Turizm‘le yola çıktım ve Efe Tur‘u seçmediğim için 50 kuruş daha az ödedim, birkaç çocuk da kafamı ütüledi gerçi ama en arkaya geçtim, ne kadar akıllıyım!” diye düşünürken 19.10’da İstanbul‘a, Harem‘e vardım.
- Harem‘den servisle Üsküdar‘a, Üsküdar‘dan vapurla Beşiktaş‘a geçtim. Birkaç kez daha binmiştim vapura hayatımda ama bu kadar güzel bir vapur seyahati yaşamamıştım. Hava temizdi ve güzeldi, ondandır.
- Oradan 30A kodlu otobüsle Teşvikiye‘ye gittim. Otobüste küçük ve çok şirin bi’ zenci kızı vardı. Oradan oraya hopladı falan, fotoğrafını da çektim.
- Oraya gidince bileti satmam gerekti, çünkü ablamın erkek arkadaşı Alkan abi bizi bedavaya sokacaktı içeri :D. 75 liralık biletimi 50 liraya sattım ve sonuç olarak 25 lira (75 eksi 20) (Yaaa, yaaa…) verip 45 liralık bir koltuğa oturmuş oldum.
- Veee.. konser!
- Sırasıyla Rent, Hair, Tommy, ara, Tommy (veyahut The Who’s Tommy), Jesus Christ Superstar, Aida ve We Will Rock You müzikallerinden parçalar seslendirdiler. Bazı yerlerde sıkıldım ama bunun sebebi müzikalleri tek tek değil, ikişer üçer parçasıyla seslendirdiklerinden oldu.
- Rent‘te Pamela Spence ve Demet Evgar iki lezbiyenin bir şeylerinden oluşan bir parça seslendirdiler. Pamela Spence süperdi lan.
- Hair‘de Demet Evgar coştu. Elindeki iki garip jonglör cismiyle harikalar yarattı, “Oha!” dedim.
- Let the Sunshine In parçasının Hair müzikalinden çıktığını öğrendim.
- The Who’s Tommy‘de esnedim.
- Arada esnemeye devam ettim.
- Jesus Christ Superstar‘da coştum. Hayko Cepkin‘i, marjinal bir İsa rolünde görmek nasip oldu, Akademi Türkiye ile tanınan (Ben tanımıyordum gerçi.) Cenk Yüksel‘i ise kanatlı melek şeklinde, direk soprano sesiyle gördüm, ağlayacaktım. İleride Jesus Christ Superstar‘ın tamamı falan oynanacaksa kesinlikle bu ikisi olmalı aynı rollerinde.
- Jesus Christ Superstar‘da Demet Evgar bi’ sıçtı ki sormayın… İngilizce öğrenmeli, ama her ihtimalde bir dahaki sefere o rolü Pamela Spence falan oynamalı.
- Müzikalde beğendiğim adamlardan birinin, Profesyonel yarışmasında dalga geçtiğim Barış Berker olduğunu gördüm az önce Ekşi Sözlük‘te. Bayağı başarılıydı ama bu sefer.
- Aida müzikalinden seslendirdikleri parçaları çok sevdim.
- We Will Rock You‘da ilk önce koro halinde Bohemian Rhapsody‘yi seslendirdiler. Ben sıçtıklarını düşündüm ama beğenenler de varmış. Sonra Ogün Sanlısoy çıktı sahneye! Önce We Will Rock You‘yu söyledik (Bize de söyletti.), sonra I Want it All‘u seslendirdi. En son koro geri döndü ve benim “Keşke çalsalar lan…” dediğim Somebody to Love‘ın içine sıçtılar.
- Konser genelinde mikrofon problemleri vardı hep. Özellikle bir sahnede Özge Fışkın‘ın mikrofonu fırladı (fışk diye, ehehe), gitti normal mikrofon aldı geldi. Başka bir sahnede de adını bilemediğim bir adamın kafasına taktığı mikrofon çalışmayınca kulisten bir adam koşa koşa adamın eline bir mikrofon tutuşturdu, biz seyirciler yarılmakla yetindik.
- Bi’ ara arkadaki kocaman ekrandaki janjanlı görüntüler yerini kocaman bir DVD logosuna bıraktı. Biz yine yarıldık.
- Demir Demirkan nerede çıktı hatırlamıyorum ama bi’ sıçtı ki, böyle bir sıçış yok. Sözleri de prompter‘dan okumuş, aferin kendisine. Asiyim, grancım diye hazırlanmadı mı ne?
- Gümüş‘ten tanınan (Ben yine tanımıyorum :D.) Ayça Varlıer‘in performansları da çok etkileyiciydi. Kadında ne ses varmış be, bi’ de dizilerde oynuyor. Yazık.
- Profesyonel‘den gelen başka bir yarışmacı da Demet Tuğcu‘ydu. Kızcağız İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, Opera Sahne Sanatları Şan Bölümü‘nü bitirmiş, niye daha fazla rol vermiyorsunuz?
- En güçlü sesler olarak Pamela Spence‘i ve yukarıda bahsettiğim falsetto performansıyla Cenk Yüksel‘i seçtim. Ben seçtim gerçi, benim seçimimden ne olur, hehe.
- Fotoğraf çekemedim efendim. Arkalarda oturuyor oluşumuz, sahnenin karanlıklığı, benim makinanın en hafif karanlıkta sıçması… gibi sebeplerden dolayı bozuk bozuk fotoğraflar, bir de Demir Demirkan‘ın sıçtığı performanslardan birinin videosu var şu an elimde. Hepsi 2 buçuk pezoya satılık.
- Konser bitiminde ablamın evine dönüp kanepeye yattım.
- 8’de kalkıp 9’a çeyrek kala çıktım evden.
- Geldiğim yolun tersini giderek Efe Tur‘a ulaştım.
- “Bu sefer Gürkan Turizm‘i seçmemekle iyi ettim. Nedir canım alt tarafı 50 kuruş! Ne kadar akıllıyım!” diyene kadar arkamdaki çocuk koltuğuma vurup bağırmaya başladı. “Yeter ulan!” diye bağırmak isteyip, bağıramayıp yine arka koltuklardan birine geçtim. Şansıma tüküreyim.
Süper bir tecrübe oldu benim için. Bileti aldıktan hemen sonra aldığıma pişman olmuştum ama iyi ki gitmişim. Süperdi lan!