Terörist vesayet

Kimin söylediğini görmedim, kaçırdım ama televizyonda duydum bu sözü: terörist vesayet. PKK ve BDP‘lilerin bayramlaşması, kesinlikle daha iyi anlatılamazdı. Terörizmin himayesinde siyasi diyalog kurulamayacağını bile bile bunu yapanlarda iyi niyet görmek mantıklı olmaz.

Teröristler!

Irkçısınız, ayrılıkçısınız. Bir gün “bu ülkede kardeşçe yaşamak istiyoruz” diye ağlarken, bir gün kendi flamalarınızla devlet kurmaca toplantıları yapıyorsunuz.

Bulunduğunuz bölgedeki halkı, siyasi uzantılarınıza oy verilmesi için silahla tehdit ediyor, sonra da “halk bizim yanımızda” diye böbürleniyorsunuz. Birilerinin elinize tutuşturduğu silahlarınız olmasa, kimsenin sizi zerre sallamayacağının bal gibi farkındasınız. O yüzden silahlarınıza daha sıkı sarılıyor, insanlıktan çıkıyorsunuz ve bu yaptığınızı kulbuna da uydurmak için, sizi siyasette temsil edenlere oy verilmesi için silahlarınızı tehdit aracı olarak kullanıyorsunuz.

Teröriste terörist diyemeyen siyasiler!

Barışı baltalayan, demokrasiye delen sizlersiniz. Barış isteyenlerdenseniz, savaşanlarla aranıza mesafe koymanız gerekiyor. Demokrasiden yana duruyorsanız, terörizmden yana duranlardan uzak durmanız gerekiyor. Siz onları yanaklarından öpüyorsunuz, hallerini-hatırlarını soruyorsunuz.

Sizin gerilla taktiğiniz, halkı bu görüntülerle vurup kaçmak. Tepki gelsin, hakkınızda işlem yapılsın diye uğraşıyorsunuz ki, sonrasında yine ağlayıp sızlanacak, “Bizim siyaset yapmamızı engelliyorlar, ne yapabiliriz?” diye terörizmi mantık çerçevesine oturtmak için yer aranıyorsunuz.


Barışmak için, her zamankinden daha uygun bir zamandayken siz savaşmayı tercih ediyorsunuz. Gittiğiniz yol, yol değil, bilesiniz. Bu oyunda kazanmanız mümkün değil; yaptıklarınız yalnızca iki tarafın birden kaybetmesine sebep oluyor. Yolun sonunda zafer yok. Yolun sonu da yok. Gittiğiniz yolda sadece kan var, gözyaşı var.

Eğer akan kandan beslenerek yaşamak hoşunuza gidiyorsa, savaşmaya devam edin. Eğer barıştan ve demokrasiden yanaysanız; atın silahları, inin dağdan, yaptıklarınızın hesabını verin ve sonra oturalım, konuşalım.

Başka bir şey beklemeyin. Siz durmadıkça kan durmaz, ateş sönmez, nefret dinmez.

Barış Ünver
19 Ağustos 2012

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.