Eskiden her şeyi yazardım. Her günümü (evet her günümü) özetlemek vazgeçemediğim bir alışkanlığa dönüşmüştü. Tabii ki girdiğim ilişkiden çıktığım tuvalete kadar yazmıyordum, özel hayatım (ve günüme dahil olanların özel hayatları) özel kalıyordu ama genel hatlarıyla o gün neler yaptığımı yazmak güzeldi.
Bu işin, o dönemde farkında olmadığım bir etkisini, bu dönemde fark ediyorum: Günümü özetlemek, günümü gözden geçirmemi sağladığı için, o gün yaşadığım ilginç olay ve durumlardan başka yazılar çıkarmaya da yöneltiyordu beni. Ve günlerimi özetlemekten sıkılmaya başladığım dönemden sonra, gün özeti dışındaki yazılarımın da sayısı azaldı.
Yeniden gün özeti yazmaya başlamayacağım – gerçi yapsam güzel olurdu ama içimden gelmiyor. Yine de, her günün sonunda o günümü gözden geçirebilir, yazmaya değer şeyler yaşadıysam bunu not alabilirim.
Artık daha kısa yazılar yazmaya başladığıma göre, yazmaya değer göreceğim olay, durum ve düşünceleri de kısa kısa iletebilirim, eskisi gibi.
Belki okuyanlara da ilham olur diye, bu “yazmaya değer göreceğim olay, durum ve düşüncelerin” türlerini not alarak bitireceğim:
- Gün içinde yaşadığım bir olay – örneğin yolda yürürken gelip yol soran, sonra hayat hikâyesini anlatan adam.
- Gün içinde yaşadığım bir durum – örneğin pandemi yüzünden toplu taşıma kullanmaktan hâlâ çekinmem, metroya binince içimin sıkılması.
- Gün içinde birden aklıma gelen bir fikir.
- Gün içinde yaşadığım bir şeyden çıkardığım bir “kendime not”.
- O gün izlediğim güzel bir video ve kısa yorumum.
- O gün gördüğüm bir sosyal medya paylaşımı ve kısa yorumum.
- O gün okuduğum bir haber ve kısa yorumum. (Dikkat: Zorbanın biri, sen yasa dışına çıkmasan bile dava açıp canını sıkmaya çalışabilir!)
- O günün özeti (eğer günün tamamı yazmaya değerse).