Bahar bir uyanışı sembolize ediyor. Ama uyanmalar iki şekilde olur. Uyandığın zaman bazen yapamadıklarını hatırlayarak uyanırsın ve ihtiyacın olanlara karşı yeni bir sürece başlamanın kaygısı da olabilir. Bu durumda çatışmalar yaşanabilir. Ayrıca baharda doğal olarak değişim, mevsime adaptasyon süreci oluyor. Bünyesinin ihtiyaçlarını ve enerjisini kontrol etmesinin getirdiği bir kaygı da yaşanabliir belki bu nedenle depresyon tetikleniyor (Rebia Erdoğan, klinik psikolog)
Rebia Erdoğan böyle demiş. Google’ın gözünü seveyim, “bahar yorgunluğu” diye aratınca 30 saniyede ulaştım bu bilgiye. Bu iddiayı da bizzat teyit edebilirim.
2010 yılına girmeden hemen önce, “2010 yılı kararlarım” diye umut dolu, neşe dolu, pembe panjurlu bir yazı yazmıştım. Şimdi bakıyorum da; ne ay özetlerine uğraşmışım, ne haftalık yazı performansımı artırmışım, ne uyku düzenimi rayına oturtmuşum, ne adam gibi para kazanmaya başlamışım, ne bir dil öğrenmeye başlamışım… Listede, bu yıl yapmaya başladığım maddeler az değil tabii ama yapmadıklarım daha fazla. Ve haliyle bu beni üzüyor.
Peki bunun bahar yorgunluğuyla ilgisi ne, normal zamanda üzmez miydi bu beni? Cevap veriyorum: Üzmezdi. Daha doğrusu bu kadar üzmezdi. Gerçi “üzüntü” demeyelim de, “bıkkınlık” diyelim.
Hani tatlı bir boşvermişlik duygusu vardır ya… O değil işte. Onun tatlı olmayanı. Bariz kötü hissediyorsun.
Hani bazı balıklar sudan çıkınca deli gibi çırpınırken bazı balıklar “Amaaan,” der, “ölüyorum zaten, niye çırpınayım?” O da değil. Balık ne alaka be?
Belirtileri bitkinlik, neşesizlik, uyuşukluk, uyku bozuklukları, müzmin sıkılganlık gibi adında meymenet olmayan şeylermiş. Uyku bozuklukları zaten benim bir parçam oldu, onun bahar yorgunluğuyla ilgisi olamaz ama bir hafta önce mi, iki hafta önce mi ne gün özetlerinden birinde kurduğum bıkkınlık dolu cümleler ve o günlerin bomboş içerikleri de bu sıkılganlığın, dolayısıyla bahar yorgunluğunun belirtileri olmalı.
İşin ilginci, bu ilk kez oluyor. Başta alıntıladığım tanıma dönersek, bu hafif bunalım halinin o “2010 yılı kararlarım” yazısından ötürü oluştuğunu düşünüyorum. Yani öylesine kararlar alıp onları gerçekleştirememek, kırılganlığın daha kolay vücut bulduğu (Bu örnekte vücut, benim vücut oluyor.) dönemlerde olumsuz etki yaratabiliyormuş.
Demek ki neymiş? Yılın sonunda, sonraki yıla dair planlar yapmak; planların zorluğuna göre olumsuz etki yaratabilirmiş. Demek ki Barış bundan sonra bir daha “gelecek yıla dair karar listesi” hazırlamamalıymış. Evet.
Yazımın sonuna gelirken, sizleri konuyla ilgili yazdığım “koşma” türünde bir eserle baş başa bırakıyorum. Üşenmedim; “a-b-a-b” uyak düzeninde, 8’li (4+4) hece ölçüsünde, 5 dörtlüklü koşma yazdım. Buyursunlar:
BAHAR YORGUNLUĞU
Uzun bir yol gitmesem de,
Uzun günler yordu beni…
Uygun neden görmesem de,
Pis bir hüzün sardı beni…
Canım sıkkın, somurturken,
Babaannem sordu beni.
Dedim “Bugünlerde herkes
Birer birer kırdı beni!”
“Sonra?” dedi, diyemedim…
Yoktu beni kıran biri…
Öyleyse neydi bu halim,
Ne bu “emo” meyilleri?
Baktı bana babaannem,
“Bahar,” dedi, “gelmiş yeni.
İki haftada çöktüysen,
Bahar yere sermiş seni.”
Baktım, gerçekten de öyle,
İki hafta yordu beni…
İlimde de yeri varmış,
Kesin bahar vurdu beni…
Barış Ünver
Yorumlar kapalı.