Bu konuyu daha önceden A. Selim Tuncer ele almış. Benim de birkaç varsayım ve önerim var:
- Dış mihraklar bize blog dedirtmek istediği ve bunun için gecelerce planlar yaptıkları için.
- “Günlük” denemeyeceği için: Efendim “günlük” ve “günce” kelimelerinin blog için kullanımına karşıyım. Gerçi ben günlük anlamıyla kullanıyorum blog’umu, fakat o blog’umun yalnızca bir bölümü. Geri kalan kısımlarda yazdığım envai çeşit konu var ve bunların hiçbirini gün gün yazmıyorum. “Ben Küçükken…” bölümü mesela aşağı yukarı ayda bir yazdığım bir bölüm. Hatta bakayım… 19 ayda 21 yazı yazmışım o kategoriye. Evet, ayda bir neredeyse. Neyse, demem o ki kökü gün olan bir kelimeyi blog’un çevirisi olarak sunamayız. Sunanlar vatan hainidir. Şaka yapıyorum, değildir. TDK da “ağ günlüğü” demiş mesela.
- “Blok” denemeyeceği için: Daha ne diyeyim yani, bunu ciddi ciddi yapan var. Blog kavramıyla blok kavramlarından herhangi birinin birbiriyle ne alakası var?
- “Kütük” veya “Seyir defteri” denemeyeceği için: İki kavrama da uymuyor yine. Ha bazıları seyir defteri kavramına uygun bir blog yazıyor, ona sözüm yok. Ama kaçımız Barış’ın kütüğü gibi bir blog görmek veya yazmak isteriz? Olmaz, fesat ziyaretçiler dalga geçer.
- Televizyona oturizle demediğimiz için: Bilgisayar dedik, iyi hoş güzel. Telefon var, televizyon, arkeoloji, süper, tuvalet, fotoğraf, monitör, süveter… Yemedi di’ mi :D. Yemez efendim. Ha, diyeceksiniz ki “Bre dürzü, çevirilmeyenler var diye şimdi gelenleri de mi çevirmeyelim?”. Hayır, öyle bir iddiam yok, yalancısın sen. Benim demek istediğim şey çevirilmesi zor, belki imkansız olan şeyleri bu haliyle kabul etmemizin Türkçemize zarar getirmeyeceği. Kaldı ki Türkçeme şu ülkede en çok dikkat eden insanlardan sayabilirim kendimi. Evet.
Bu yüzden daha iyi önerileriniz yoksa oturun aşağı rica ediyorum. Ek: Oyyla‘da yazımı yayımlattığımda aldığım yorumlara cevap yazarken bir anda şu konuya değindim, değinerek de çok iyi ettiğimi düşünüyorum:
… Üstelik blog’un İngilizce bir kelime olduğunu da iddia edemeyiz. Tamam, “web log”dan kısaltılmış bir kelime olabilir ama birçok dilde kullanılan bir terim. Tekrarlıyorum: “terim”. Terimlerin Türkçeleştirmesi Türkçeyi geliştirmez, kısıtlar. Bu sadece Türkçede de böyle değildir, herhangi bir dilde bir terim, terimin yazılışından farklı bir kelimeyle tanıtıldığında yabancılar terimi uluslararası alaanda tanımakta zorlanırlar. Bu yüzden dünya müzik notalarını dahi farklı isimlendiren Fransızlarla dalga geçiyor. Tabii ki tür yerine janr, tamam yerine OK, ne bileyim görüşürüz yerine “See ya!” (var böyle tipler) denmesi yanlış. Dili bozan, dilleri yozlaştıran bunlar, dikkat edilmesi gereken bunlar. Yoksa terimlerin de Türkçe karşılıklarını ısrarla bulmaya çalışırsak “Fransız kalmak” deyimi gibi yabancı dillerde “Türk kalmak” şeklinde bir deyime rastlamaya hazır olmalıyız. Dilimizi yozlaşmadan koruyalım, bozulmaktan kurtaralım derken sadece bizim kullandığımız, kimsenin anlamadığı bir dile de çevirmememiz gerekiyor.
Yorumlar kapalı.