Başlıktaki soruyu baştan yanıtlayayım: Bazen etiktir, bazen değildir. Bu “Hem evet, hem hayır.” anlamlı yanıtlar basmakalıplaşmaya başladı, biliyorum, ama gerçekten de böyle düşünüyorum. Olmaması gereken durumlar var bana göre. Maddelerle anlatayım:
1. Çok Fazla Reklam
Gözü rahatsız edecek kadar çok ve sıkışık reklamların olduğu blog’lar var. Öyle ki, bazı reklam yerleşimleri sonucunda yazıyı okumak bile zorlaşabiliyor. Yazının üstünde reklam, altında reklam, ortasında reklam, yan menüde reklam, yorum bölgesinin üstünde reklam, yorum bölgesinin altında reklam, blog’un en tepesinde reklam… Bunlardan birini, birkaçını kullansan tamam da hepsini (veya çoğunu) niye kullanıyorsun be adam?
Sen, gözüne sokulan reklamları seviyor musun? Televizyonda reklamlara girerken, reklam jeneriğinden önce giren reklamları seviyor musun? Peki ya reklam jeneriği oynarken çıkan reklamları? Peki reklamlardan sonraki reklamları? Sevdiğin dizi başlamadan önce 10 saniye boyunca bir mücevher markasının reklamını seviyor musun? Sabah sabah kadın programının ortasında sunucunun deterjan reklamı sunmaya başlamasını hoş karşılıyor musun?
Onlar zaten sadece gösterimden para kazanıyorlar – biz izlesek de, izlemesek de. Sen, blog’una koyduğun reklamları gösterirken para kazanmıyorsun ki, göstermek için fazladan çaba harcayasın? Hem böyle her yere reklam koyunca gelen ziyaretçi tüm reklamlara tek tek tıklamıyor ki? Aksine, tıklayacağı varsa da tıklamayabilir eğer reklamlar canını sıkarsa. Az reklam olsa belki ilgisini çeken reklama tıklamak için daha istekli olacak.
Bir de şöyle bir şey var: Yanlış bilmiyorsam Google AdSense reklamlarında kural, en ilgili ve en çok bütçe ayırılan reklamın en üstte çıkmasıdır. Bu durumda, Google AdSense sözleşmesinin izin verdiği kadar reklam koyunca ortada bir sürü ilgisiz ve az para veren reklamla dolacak. Az para verenlerden gelecek üç beş sent için gözü karartıp her yere reklam döşemeye değer mi?
2. Gizli Reklam
Bir blog’da reklamların blog’un diğer ögeleriyle neredeyse aynı tipte olması öylesine çakalca, öylesine kötü niyetli bir hareket ki… Düşünsene, kişi sen istemediğin halde sitesindeki reklamlara tıklaman için tuzak kuruyor! Sen kategorilerde Müzik diye bir bağlantı görüyorsun, ilgini çekiyor ve tıklıyorsun ama bağlantı seni başka yerlere, başka sitelere yönlendiriyor!
Reklam dediğin belirgin olmalı, içerikten ayrı olmalı ki reklam olduğu anlaşılmalı. Reklamları göz ardı etmek isteyen kullanıcıya saygı duyulmalı. “Herkes reklamlarıma tıklasın!” düşüncesiyle her ziyaretçini kaybetmen bile olası.
Temanın yapısını bozmamak için reklamları çakalca renklendirenler: Farklı renkler kullanınca illa temanın şekli şemali bozulmaz, merak etmeyin. Biliyoruz, para kazanmak için yapıyorsunuz bunu. Yapmayın, ziyaretçiye azıcık saygınız olsun.
3. Sıfır Reklam
Blog’u yazıyorsun, onca emek sarf ediyorsun… Maddi karşılık beklemek senin de hakkın. Beklemeyebilirsin, o senin güzelliğin. Gerçekten güzel bir hareket, hatta eğer Beyn’i ararsam bulurum, ben de zamanında böyle şeyler söylüyordum. Ama emeğin karşılığını almak, yanlış yollarla almadığın sürece yanlış değildir. Bu cümleden bir önceki cümle çok saçmaydı.
Uzun lafın kısası, “Reklam koyulmamalı.” diye bir şey yok. Blog sahibinin, verdiği hizmet için maddi bir karşılık beklemesini yadırgamak veya garipsemek saçma olur. Ama blog sahibi para kazanmak için gözünü karartmışsa ve blog’unu reklamlarla donatıp rahatsız edici bir görünüme kavuşturduysa bundan da şikayetçi olmalıyız. Bunlar benim düşüncelerim. Sevgiler.
Yorumlar kapalı.