Büyüyünce ne yazacağım?

Çocukken siyasetçi olmak istiyordum (veya annemler beni o şekilde gaza getirmişlerdi). İkinci sınıfın yıl sonu müsameresinde bana okutulan metinde “Cumhuriyetimizin 100. yılında, ulu önder Atatürk’ün aziz kabri önünde bir başbakan olarak saygı duruşunda bulunacağım.” sözünü vermişliğim var.

Gençliğimin başlarında siyasetin kirli olduğunu gördüm ama “demek ki temiz insanlar siyasette değil” dedim, siyaset yapma hevesim devam etti. Sonra, siyasete girmek için hevesten çok daha fazlasına sahip olmam gerektiğini fark ettim, hevesim kırıldı.

Yaklaşık 10 yıl önce, 11 Ağustos 2015 tarihinde “Büyüyünce ne olacağım?” başlıklı bir yazı yayınladım. Yazıya başlarken aklımda siyaset yapma hevesimi anlatmak vardı ama yazıyı yazdıkça, yazı yazmayı daha çok sevdiğimi fark ettim ve yazı şöyle bitti:

“Plansız yazı yazmanın gözünü seveyim! Bu yazıyı yazarken amacım ileride siyasetçi olmak istediğimi anlatmaktı, ama bir şekilde yazarlığa karşı hissettiğim tutkunun daha güçlü olduğunu keşfettim.”

Yaklaşık 10 yıl sonra yazdığım bu “devam yazısında” da, yazmayı hâlâ çok sevdiğimi ve neler yazmak istediğimi anlatacağım.

Beyn

Ocak 2006’dan beri yazdığım bloğum, hâlâ benim için en değerli mecra. En başta, gün içinde neler yaptıklarımı yazdığım bir “günlük” oldu Beyn; sonra siyasi düşüncelerimi de geliştirdiğim “köşe yazıları” yazdım; bir süre sonra da genel olarak hayat (ve hayatım) hakkında düşüncelerimi yazdığım bir bloğa dönüştü.

Yüksek ihtimalle gelişmeye devam edecek ve aklım izin verdikçe Beyn’de kısa kısa yazılar yazmaya devam edeceğim.

Senaryo ve tiyatro oyunu

2010 yılı sonuna doğru, Beyn’in beşinci yılı biterken, yazarlığımı geliştirmek için bir kurs almayı akıl ettim ama yanlışlıkla dramatik yazarlık kursuna kaydoldum. İyi ki öyle bir yanlışlık yapmışım çünkü dramatik yazarlık bende bambaşka kapılar açtı. Kurs bitti, sonrasında aynı kurumda devam ettiğim atölyede bir tiyatro oyunu bitirdim. Oynanması için bir yere göndermedim ama sadece bunu başarmak bile hayatımın küçük bir dönüm noktası oldu.

Senaryo ve tiyatro oyunları, bu yazıda bahsettiğim yazı türleri arasında diğerleri kadar öncelikli olmayacak. Yine de benim yazdığım bir şeyi başkalarının oynaması fikri çok çekici—tabii inşallah o seviyelere ulaşabilirsem.

Öykü ve roman

Öykü yazmak kolay değil, iyi bir öykü yazmaksa çok daha zor. Roman yazmak ciddi çaba gerektiriyor, iyi bir roman yazmaksa insanüstü çaba gerektiriyor. Yazarlık işini ciddiye aldığımdan beri vardığım en çarpıcı sonuç bu. Kafanda oluşturduğun bir dünya var ve hem o dünyayı çok iyi kuracaksın, hem de okurların zihninde aynı dünyayı oluşturabilmelerine (kelimelerinle) yardımcı olacaksın. Normal birinin yapmak isteyeceği bir şey değil.

Bunu yapmayı çok istiyorum. Üzerinde çalıştığım bir uzun öyküm var, inşallah bu yıl bitireceğim. Üzerinde çalışmaktan vazgeçtiğim bir de bilim kurgu romanım vardı, onu devam ettirecek seviyeye ulaşamadığım için rafa kaldırdım. Kafamda başka fikirler de var ancak her şey sırayla.

İnanıyorum ki ben yazarlık maceramda ilerlerken, gerçekten içime sinen kurgu eserler çıkacak elimden.

Kurgu dışı kitap

Beyn’i düzenli okuyanlar, yazdığım yazılarda belli örüntüler fark ediyor. Sürekli anlatmak istediğim, konuşmayı çok sevdiğim konular var. Hikâyeleştirmeyi sevdiğim için, insanları sıkmadan bir konuyu enine boyuna anlatabileceğim kitaplar yazabileceğime inanıyorum.

Kitabı yazmakla iş bitmiyor tabii. Kitabın basılması başka, kitabın yayılması bambaşka konular. Ben şu anda bir kurgu dışı kitap yazabilecek seviyede olduğumu düşünsem de, kitabı vereceğim yayınevine de o seviyede olduğumu kabul ettirebilmeliyim. (Parasını verdiğinizde kitabınızı basan yayınevi isimli matbaalar da var ama onlarla ilgilenmiyorum.) İstediğim, kalitesi bilinen bir yayınevinden (en az) bir kurgu dışı kitap çıkarabilmek. Hayırlısı.

Sonuç

Niye çalışıyoruz, nereye kadar çalışacağız?” başlıklı yazımda şunu yazmıştım:

“Yazılım sektöründeki işlerimi isteğe bağlı danışmanlık seviyesine çekip, hayatıma bir yazar olarak devam etmek istiyorum (yol haritamdaki ikinci madde). Tabii ki hayat buna izin verirse.”

Bu hedefime 40 yaşında ulaşmayı istiyorum (dört yıldan biraz daha az bir sürem kaldı), olmadı 45, olmadı 50, olmadı 55… Hedefime ulaştığımda, her gün oturduğum iş bir sonraki eserim olacak. İnşallah sizi de Beyn’de yazacağım yazılarla haberdar ederim.

Barış Ünver
09 Mart 2025

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.