Eleştirmek

Bir kişi, bir başkasını veya bir şeyi neden eleştirir?

Bu soruya iki cevap verilebilir: Eleştirileni iyileştirmek için veya eleştirileni eleştirmiş olmak için.

İkincisini açıklamaya gerek yok, ona kısaca “yıkıcı eleştiri” adını veriyoruz ama ilk cevap önemli: Bazı eleştirilerin, eleştirileni daha iyi bir seviyeye getirmek veya yanlış giden şeyler konusunda uyarmak ve doğruya sevk etmek gibi amaçları bulunabilir. Ve bu da iki şekilde olur: “yapıcı eleştiri” yoluyla ve “yapıcı olmayan eleştiri” yoluyla.

Bu iki eleştiri türünü birbirinden ayırmak çok basittir: Yapıcı eleştiri çok az insanı rahatsız edip çoğu insanı memnun ederken yapıcı olmayan eleştiri çok az kişiyi memnun edip çoğu insanı rahatsız eder.

İnsanın yapısında olan bir şeydir bu. Eğer biri sana, seninle ilgili hoş olmayan bir söz sarf ederse, o kişinin niyetine bakmadan o sözün seni rahatsız edişine göre tepki gösterirsin. Senin yanlış yolda olup olmadığın önemli değildir, önemli olan sana karşı söylenmiş bu söze karşı tepki göstermek, gerekirse cephe almaktır. Kim ne derse desin, kendisine yapıcı olmayan bir eleştiri sarf edildiğinde kişi biraz olsun gücenir.

Sonuç itibarıyla, yapıcı bir eleştiride bulunmak biraz olsun uğraşı gerektirebiliyorken yapıcı olmayan eleştiri biraz tembel işidir, kestirip atılabilir. İkisinde de -az da olsa- birikim gerekiyorken yapıcı eleştiri, eleştirileni, eleştirinin kaynağına daha çabuk ulaştırır.

Yıkıcı eleştiriye dönelim: İşte insanın buna tepki göstermeye hakkı vardır. Haksız bir eleştiri çeşididir ve gerçekten de sadece eleştirme, hatta bunun da ötesinde, tepki yaratma maksadını taşır. Bir kişi, yıkıcı bir eleştiriyi “Aman bu sözüm ile bir noktaya dikkat çekeyim, tepki çeksem de eleştirdiğim kişinin/kurumun bir şeylerin farkına varmasını sağlayayım.” gibisinden bir niyetle yapmaz. Bununla birlikte, yıkıcı eleştiri yapanın bünyesinde kin, nefret gibi duygular olmazsa olmaz. Bulunmazsa, bu tarz bir eleştiriyi yapma ihtiyacını zaten hissetmez.

Örnekleyelim:

“Bu bina çok kötü olmuş.”

  • Çoğu zaman yıkıcı eleştiriyle karıştırılıyor olsa da bu cümle, “yapıcı olmayan eleştiri“ye bir örnektir.
  • Yapıcılık adına bir çabaya girişmemenize rağmen, birikiminizi kullanarak yanlış bir noktaya dikkat çekmiş olursunuz. Cümlenin kendisi rahatsızlık verebilir ama eğer eleştiri dikkate alınır ve eleştirilen, eleştirinin kaynağını bulmaya çabalarsa, o eleştiri amacına ulaşmış olur.
  • Dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Binanın kötü olduğunu söyleme hakkı yalnızca inşaat mühendislerinde, mimarlarda, müteahhitlerde ve inşaat işçilerinde değildir. Bir memur, bir öğretmen, bir öğrenci hatta bir çocuk bile bu eleştiriyi yapma özgürlüğüne sahiptir ve bunun için biraz olsun birikim yeterlidir. Bu birikim; bina yapımı konusunda bilgi ve tecrübe de olabilir, diğer binalarla karşılaştırma yeteneği de olabilir.
  • Olur da eleştiriniz yanlış çıkarsa (örneğimizde, bina aslında kötü bir bina değilse) bu sefer eleştiriye tepki göstermek doğru olabilir. Bunun sebebi şudur: Eleştirinizin bir gerekçesi görünmediği gibi eleştirinin kaynağı da yokken yani çözüme ulaştırmıyorken, eleştirdiğiniz kişinin/şeyin o yönde eleştirilmemesi gerektiği görülürse, eleştirinizin bir anlamı kalmamış olur.

“Bu bina güzel olmamış. Kolonlarının daha sağlam olması gerekiyor, bir de sanki kuzeye doğru biraz eğik gibi.”

  • Bunun bir “yapıcı eleştiri” olduğu tanımlamasına sanırım kimse karşı çıkmayacaktır.
  • Bu türdeki eleştirilerin dili her zaman için yapıcı olmayan ve yıkıcı eleştirilere göre daha yumuşaktır. Kibar olmak zorunda değildir ama yumuşak bir dil kullanımı, biraz komik olacak, adettendir.
  • Eleştirilen şeyin ne olduğu belli olduğu gibi, bu sefer eleştirinin nedeni de daha kolay anlaşılabilir.
  • Önceki maddenin sonucu olarak, eleştirinin kaynağına çok daha kolay ulaşılabilir ve bir çözüm/uzlaşma sağlanabilir.
  • Bu şekilde birini/bir şeyi eleştirirken sinirlenmezsiniz. Eleştirilen de sinirlenmez. Herkes daha mutludur.
  • Olur da eleştiriniz yanlış çıkarsa (örneğimizde, binanın kolonları olması gerektiği gibiyse ve binanın yere paralel olduğu saptanırsa) yani haksız bir eleştiride bulunduğunuz görülürse, bu sefer eleştiriye tepki göstermek haklı değil haksız ve anlamsız bir çaba haline gelir. İyi niyetli olduğunuz konusunda şüphe yokken kim, niye size tepki gösterecek ki?

“Ben hayatımda bu kadar iğrenç bir bina görmedim! Zaten binanın sahibi de öküzün biridir.”

  • Bu örneğin de “yıkıcı eleştiri” türünde yer aldığı gayet açıktır.
  • Bu sözün diğer örnek sözlerden en büyük farkı, içerisinde barındırdığı kin, öfke veya nefrettir.
  • Yapıcı olmayan eleştiriyle sık sık karıştırılmasının sebebi, birinci cümlenin varlığında ve ikinci cümlenin yokluğunda yatar. Örneğimizde yalnızca birinci cümlenin sarf edildiğini düşünürsek, “yapıcı olmayan eleştiri” örneği ile büyük benzerlikler taşıdığını düşünen birçok kişiye rastlayabiliriz. Ayırt edici özellikleri görebilenlerin sayısı pek fazla olmadığı için bu iki eleştiri türünü birbiriyle karıştırmak son derece mümkündür.
  • İkinci cümledeki “öküz” kelimesini değiştirdiğimizde, özellikle ülkemizdeki eleştiri sorunlarının büyük bir kısmını görmüş oluruz. Oraya siyasi bir yakıştırma (“AKP’li”, “CHP’li”, “dinci”, “cemaatçi”, “laikçi”…), dini bir yakıştırma (“Yahudi”, “ateist”, “kâfir”…) veya ırkçı bir yakıştırma (“Kürt”, “Türk”, “Ermeni”, “soysuz”…) getirdiğimizde aynı nefreti görebiliriz ki ÇOK yanlıştır.
  • Eleştirinizde haklı veya haksız olmanız bir şey ifade etmez. Bina gerçekten iğrenç olabilir, sahibi de gerçekten bir öküz olabilir ama eleştiriniz bir temele dayanmadığı için ve açıkça kötü niyetli ifadeler kullandığınız için, eleştirdiğiniz şeylerden/kişilerden önce hatalı olan sizsinizdir. Öküz olan da sizsinizdir.

Sonuç

  • Yapıcı eleştiriler iyi niyetlidir; yapıcı olmayan eleştiriler iyi niye de barındırabilir, kötü niyet de barındırabilir; yıkıcı eleştirilerse kötü niyetlidir.
  • Yapıcı eleştiri, çözüme ulaşma yönünde bir çaba içerirken yıkıcı eleştiri sorunu büyütme yönünde çaba içerir. Yapıcı olmayan eleştiri ise çoğunlukla sorunu belli etme amacı güder, o kadar.
  • Eleştirilen kişi veya kurumun, yapıcı ve yapıcı olmayan eleştirileri kabul etmesi gerekir. Yıkıcı eleştirileri kimse kabul etmek zorunda değildir.
  • Eleştirinin türü, eleştirinin doğruluğu veya yanlışlığını belirleme yönünde bir veri sağlamaz ama eleştirinin doğruluğu veya yanlışlığı, eleştirinin türünü anlamamıza bir nebze yardımcı olabilir.
  • Üç türdeki eleştiri de sert olabilir.
  • Üç türdeki eleştiri de yumuşak olabilir.
  • İnsanlığın sorunu, eleştirinin türünü belirleme konusundaki yeteneksizliğidir.
  • Üstteki cümleyi tek başına dikkate alırsak buna “yapıcı olmayan bir eleştiri” diyebiliriz ancak bütün yazıyı dikkate alırsak bu eleştirinin “yapıcı bir eleştiri” olduğu sonucuna varırız!

Barış Ünver
22 Ağustos 2011

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.

Yorumlar kapalı.