Bu yazıyı, bugün bir Ekşi Sözlük yazarının mektubuyla başlayan ve saatler sonra sona eren “intihar şovu” üzerine yazıyorum. Başlığı da, bir başka Ekşi Sözlük yazarının açtığı başlıktan aldım. Yazımda da bu yoruma bolca atıfta bulunacağım.
“Peder Zickler” rumuzlu yazar, tam da anlatmak istediğim türden bir değerlendirme yapmış ve son derece isabetli bir başlık seçmiş. Ben de hem onun yorumundan, hem kendi yorumumdan başlıklarla bu “intihar” meselesini, bu son yaşanan örnekten örnekler göstererek incelemeye çalışacağım.
1. İntihar, bencilliktir!
Aslında bunu açıklamaya dahi gerek yok ama hala intiharı bir “hak” olarak gören insanlara açıklama yapmak şart: Eğer insanoğlu toplumlar halinde yaşıyorsa, eğer insanoğlunun yapısında “insanlararası ilişkiler” şeklinde tanımlanabilecek aile, arkadaşlık gibi ilişkiler varsa, hayatın devamlılığının kararı yalnız o hayatın sahibinde olamaz. Israrlı bir biçimde heceleyeyim de tam olsun: O-LA-MAZ! Toplum içerisinde yaşayan bireylerin, toplumun diğer bireylerine karşı sorumlulukları olduğu gibi o bireyler üzerinde bıraktıkları etkiler de vardır. İntihar eylemi de, toplum içerisinde sorumluluk duyduğu kişiler başta olmak üzere toplumda etkileşimde bulunduğu herkesi terk etme benzeri bir eylem olduğu için de, bir insanın yapabileceği EN BÜYÜK BENCİLLİKLERDEN BİRİDİR. İntihar eyleminin bencillikten sayılmayacağı tek örnek, toplumdan tamamen izole yaşayan bir bireyin intihar eylemidir ki günümüzde de bu olanaksıza yakındır.
2. İntihar duyurusu, şovdur!
İntihar eyleminin üzücülüğünü bir kenara bırakıp, şu değerlendirmeyi yapalım: İntihar etmekle, intihar edeceğini duyurup intihar etme arasında hız bakımından bir fark varsa ve ilk seçenek, eylemin daha hızlı gerçekleşmesini sağlıyorsa, ikinci seçeneğin uygulanmasının anlamı nedir? Biraz ağır ama çok basit bir cevabı var: Kişinin her şeye rağmen kendini duyurma, kendini topluma hatırlatma çabasıdır. Kısaca, ŞOVDUR. Bu durumda, intihar edene sempati besleyen ama intihar eylemine saygı duymayan biri olarak ben, çok büyük bir çelişkiye düşerim. Düşünün: Yapılan eyleme saygı duymamam gerekiyor ama eylemin şova dönüşmesi eylemin amacına aykırı olduğu için bu örnekteki eyleme saygı duyup duymamam önemini yitiriyor; bununla birlikte intihar edene saygı duymam gerekirken adamın intiharı bir şova çevirmiş olması yüzünden o saygıyı da duymakta zorlanıyorum.
“Peder Zickler” rumuzlu arkadaşın da verdiği örneklerde olduğu gibi, eğer intiharın amacı ölmekse bu yapılabildiği kadar çabuk yapılır. Ama eğer amaç bu değilse, gördüğümüze benzer olaylar gelişir.
3. İntiharı şova dönüştürmek, topluma yapılan bir haksızlıktır!
Bunu direkt olarak “Peder Zickler”den alıntılayayım:
Bu ahlaksız duyuru neye sebep oldu? Onu okuyan binlerce kişi, bir şey yapmak isteyip, yapamamanın çaresizliği altında ezilerek travma yaşadı. Vicdan azabı çekti. Genç ve masum olduğu düşünülen birini hayatta tutmak isteyen vicdan sahibi bireyler, böylesi p*
ornografik bir sunumla yapılan, sanki düğün davetiyesi gönderir gibi sunulan intihar etkinliği karşısında vicdan azabı çekti. “Bir şeyler yapmalı ama ne” diye inledi.Senin bu kadar insanın vicdanıyla oynamaya ne hakkın var? Çekip gideceksen, bunu, tanımadığın ve kimbilir nasıl etkileneceğini bilmediğin insanlara vicdansızca sunacak, onları yaralayacak, aynı konuda yarası olan insanların travmasını tetikleyecek bir şekilde söylemeye ne hakkın var lan?
Bu nasıl bir bencillik, bu nasıl bir vicdansızlıktır ki, egosunu tatmin uğruna, binlerce insana “ölürsem üzülür müsün” temalı bir mesaj veriyor?
Bütün bu anlatılanlara, o tıkanan köprü trafiğinde bulunması olası hastalar, doktorlar ve hatta ölüm-kalım meselesindeki insanları da ekleyin… Amacı sadece intihar olmayan, bir de şov yapma amacı güden bu kişinin, bu yazıyı yazan ben ve bu yazıyı okuyan sizler de dahil olmak üzere toplumun bir kesimine nasıl büyük bir haksızlık yaptığını görmemek mümkün değil.
Yorumlar kapalı.