Bilmeyenler için kısa bir özet:
- Geçen ay bir Ekşi Sözlük yazarına, dinimize hakaret ettiği gerekçesiyle 1,5 yıl hapis istemiyle dava açıldı.
- O günden beri Ekşi Sözlük yazarları, din karşıtı görüşlerini özellikle yazmaya devam ediyorlardı.
- Mehmet Baransu -sanırım bu gelişmelerden yeni haberdar olduğu için- iki gün önce Twitter üzerinden aşırı tepkiler göstermeye başladı ve kendisi gibi tepki göstermeyenleri gayrımüslim ilan etti!
- Taraf gazetesi daha ilginç bir tepki verdi, aynen alıntılıyorum: “Taraf Gazetesi‘nin ‘Ekşi Sözlük kapatılsın’ kampanyasıyla hiçbir ilgisi yoktur. Taraf‘ın böyle bir şeyden yana olması da mümkün değil!”
- Bugün de Mehmet Baransu suç duyurusunda bulunacakmış.
Ekşi Sözlük’ün bu hareketi doğru mu?
Ekşi Sözlük‘te yazılan din karşıtı görüşler beni de gıcık ediyor. Tümü olmasa da bazı Ekşi Sözlük yazarlarının “düşünce özgürlüğü” anlayışı, “Benim düşüncelerime kimse karışamaz ama ben başkalarının düşünceleriyle istediğim kadar alay edebilirim, o düşüncelere saldırabilirim.” şeklinde ifade edilebilir. Özgürlük kavramının en basit tanımını bile algılayamamış insanlar bunlar: Kişinin özgürlüğü, bir başkasının özgürlüğüne “dokunmadığı”, onla kesişmediği sürece “özgürlük”tür.
Ayrıca Ekşi Sözlük‘te “yazar” kıdemiyle bulunmayan kişilerin bu “yazar”lara aynı ortamda cevap hakkının bulunmaması, Ekşi Sözlük‘ü yapı olarak anti-demokratik bir topluluk sitesi yapıyor, kimse kusura bakmasın.
Sahi, hoşgörü nerede kaldı?
Öte yandan, dinimizin aslen hoşgörüyü desteklediğini de hatırlayarak (ki aslen kimse hatırlamadığı için böylesine tahammülsüz dönemlerden geçiyoruz ve hatta Batı bizim dinimizi “terör dini” olarak görüyor) şu ayetleri de unutmamak gerekir:
- “Sizin dininiz size, benim dinim bana!” (Kâfirun Suresi, 6. ayet)
- “De ki: Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen inansın, dileyen inkâr etsin.” (Kehf Suresi, 29. ayet)
- Ve belki de en önemlisi: “Dinde baskı-zorlama-tiksindirme yoktur. Doğru bilgiye dayalı eriş, bozuk bilgiye dayalı sapıştan açık bir biçimde ayrılmıştır.” (Bakara Suresi, 256. ayet)
Herkesin inancı, herkesin düşüncesi kendine göre doğrudur. Kimse yanlış bir düşüncenin yanlış olduğunu bilip de o düşünceyi benimsemez. Nasıl ki biri senin düşüncene saygı duymayup, o düşünceyle alay edip, ona sert bir biçimde karşı çıkıp ona saldırdığında sen rahatsız olursan; senin de başkalarının düşüncelerine aynı şekilde yaklaşman aynı şekilde yanlıştır.
Mehmet Baransu’nun yeniden gündeme gelme çabası
Bir yerlerden “edindiği” sözde belgelerin tamamına yakınının sonradan “yapay ortamlarda üretilmiş” olduğu ortaya çıkan Mehmet Baransu isimli gazeteci arkadaşın o zamandan bu zamana epey “gözden düştüğü” göz önünde bulundurulursa, arkadaşın bu ani çıkışını biraz daha anlayışla karşılayabiliriz.
Fakat anlayışla karşılayamacağımız nokta, bu çıkışın altında yatan mantıktır. Mehmet Baransu, “din karşıtlığı var” çıkışıyla “Ekşi Sözlük Kapatılsın” kampanyasını başlatıyorsa, bu kampanyayı başlattığı Twitter için de bir başka kampanya başlatması gerekir. Emin olsun ki, Ekşi Sözlük‘te 10 bin tane din karşıtı üye varsa Twitter‘da 1 milyon tane din karşıtı üye vardır, hem de dünya çapında! Sonuçta Ekşi Sözlük de homojen olmayan bir topluluk, Twitter da homojen olmayan bir topluluk.
Popülizm gazeteciler için bir ihtiyaçtır, bunu yadırgamam. Elbette gazeteciler ani çıkışlar yaparak tekrar gündeme gelmek için çabalayabilir. Ama bunu doğru bir şekilde yapmadıkları zaman hem kendilerine, hem de çalıştıkları kuruma zarar verirler:
Gocunmamak lazım
Mehmet Baransu‘nun şu soruyu da kendisine sorması gerekir: Din karşıtları, din karşıtlığı yaptığında Mehmet Baransu‘nun dinine bir zarar geliyor mu? Din kavramını sosyal bir öğe olarak ele aldığımızda belki bu sorunun yanıtı “evet” olabilir ancak dinimiz İslam‘ın aslen kul ile Allah arasındaki bir kavram olduğunu düşünürsek (ki pek çok kimse bu olguya da karşı çıkıyor ve maalesef laiklik kavramı da bu yüzden yanlış anlaşılmıştır.) kişinin kendisi etkilenmediği sürece, biraz kaba bir tabir olacak ama “gocunmasına” gerek yoktur.
Tabii bu zor bir iştir: Ben de Ekşi Sözlük‘teki dine saldırı yorumlarından rahatsız oluyorum. Ben de o yorumların varlığına tahammül edemiyorum. Ama aynı şekilde Mehmet Baransu‘nun görüşlerinin varlığı da hoşuma gitmiyor. Peki ben “Mehmet Baransu‘nun bilgisayarı ve ağzı kapatılsın!” diye bir kampanya başlatabilir miyim? Tabii ki hayır. Bir kişinin veya yapının görüşlerine saygı duymuyorum diye o görüşleri yasaklatacak mıyım?
İşte bu noktada, “özgürlük” kavramı hakkında bazı Ekşi Sözlük yazarlarına verilmesi gereken dersin aynısı Mehmet Baransu‘ya da gerekiyor.
Ama Mehmet Baransu hiç merak etmesin; dünyada milyonlarca İslam düşmanı varken dinimiz kutsallığından bir şey kaybetmiyorsa, 300 tane kötü niyetli Ekşi Sözlük yazarı İslam‘a çentik bile atamaz, fiske bile vuramaz.
Sonuç
Nasreddin Hoca, komşusundan şikayet eden adama “Haklısın.” demiş. Sonra adamın komşusu gelip ilk gelen adamdan şikayet etmiş, ona da “Haklısın.” demiş. Sonra Nasreddin Hoca‘nın karısı “İki taraf da haklı olur mu be adam?” demiş, Nasreddin hoca ona da “Haklısın.” demiş.
Ben Nasreddin Hoca gibi iyi bir filozof değilim ama bu durumda ben de onun lafını çevirip şöyle bir şey diyebilirim: Ekşi Sözlük yazarları da haksız, Mehmet Baransu da haksız, ben de haksızım.
Yorumlar kapalı.