“Otuz saniye!”

Su içmeyi çok seviyorum ama doldurmayı pek seviyorum diyemem.

1 litrelik bir şişem var ve yanımda durduğu sürece, o şişedeki suyun dışarıdaki varlığı en çok 1-2 saat sürüyor. Ne var ki, şişe boşaldıktan sonra kıçımı kaldırıp doldurmadığım sürece, su içmek neredeyse aklıma bile gelmiyor. Çoğu defa, saatlerce su içmediğim aklıma geldiğinde neredeyse panik içerisinde su içmeye koşarım veya yeterince su içmeden yattığım gecelerin sabahında, günlerce susuz kalmışım gibi hareket ederek suya saldırmışlığım vardır.

Neyse, anlatmak istediğim asıl şeye geleyim:

Bu mikro-tembelliğimi fark edip, bunu aşmanın bir yolunu aradım. Düşündüm ki, aşağı yukarı 2 buçuk metre ötemdeki su sebilinden şişemi kaç vakitte doldurduğumu hesaplar ve bu kısa süreyi kendime her seferinde hatırlatırsam, kıçımı kaldırmak için gerekli motivasyonu yaratabilirim. Birkaç defa ölçtüğümde, şişenin ortalama 28 saniyede dolduğunu keşfettim. Gidiş-dönüş yolunda (5 metre lan!) geçirdiğim zamanı de hesaba katınca, 30-35 saniye arasında bir süreye ulaşıyorum.

Ve, inanır mısınız bilmem, boş şişeyi gördüğüm anda, sanki bir mantra tekrarlarmışçasına “Otuz saniye.” diyorum. İçimden de değil ha, dışımdan söylüyorum. “Otuz saniye.” dediğim anda neredeyse bir robot gibi otomatik olarak ayağa kalkıyorum. Muhteşem bir doğa olayı.

Sonuç olarak, şuna karar verdim: Bu yöntemi yalnızca boşalan su şişesini doldurma gibi ufacık bir eylem için değil, birçok şey için de kullanabilirim. Tek yapmam gereken, beni harekete geçirecek o mantravari sözü bulmak. Bu yalnızca o iş için harcayacağım süre olmayabilir: Aklıma gelen fikirler arasında eylemin faydası, harcayacağım efor, çekeceğim sıkıntının önemsizliği gibi değişik şeyler de var.

Nasıl fikir ama?

Barış Ünver
15 Nisan 2014

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.