“Birisi bizim namusumuzla oynarsa, bunun hesabını yargıda sorarız! Ama yargı bizim namusumuzla oynarsa ne yapacağız?”
Uğur Dündar, birçok iktidarın döneminde çalışmalarına devam etmiş bir kişi. Hiçbir iktidar döneminde çizgisinden ayrılmamış, iktidarda kimler olursa olsun onların hatalarını gözler önüne serebilmiş biri. Adam bir de üstüne üstlük ülkenin tipik sorunlarıyla uğraşıyor yaptığı programlarda. Hatta Türkiye‘nin en dürüst gazetecisi, Türkiye‘nin en güvenilir yüzü gibi imajlarının yanında Türkiye‘nin en korkulan gazetecisi olarak da anılır kendisi.
Ama gördük ki Uğur Dündar‘ın o inanılmaz sakinliğinin de bir sınırı varmış. Ergenekon soruşturmasının ikinci iddianamesinde kendisi ve eşiyle ilgili saçma sapan, yersiz, gereksiz ve iddianameyle alakasız birtakım suçlamalar var – videoda kendisi de alıntılayarak anlatıyor zaten. Sonra da haklı olarak isyan ediyor.
Peki “İnadına AKP!”ciler ne yapıyor? İddianameye bakmayanlar, belki videoyu bile adamakıllı izlemeyenler “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.” diyor, “Demek sen de Ergenekoncu çıktın ha Uğur Dündar, yazıklar olsun…” diyor, “Hukuka saygısı yok bu adamın!” diyor… Üşenmeyip videoyu izleseler veya iddianamedeki ilgili bölümü okusalar Uğur Dündar‘ın sanık da tanık da olmadığı, yalnızca şu usulsüz telefon dinlemelerinden birinde kendisinden ve eşinden bahsedildiğini görecekler.
Uğur Dündar gibi ben de soruyorum bu kişiliksizlere: Bu iddianamedeki telefon kayıtlarından birinde sizin adınız geçse, atıyorum “Bu Ahmet Mehmet’in karısı sürekli yurt dışına çıkıyormuş.” diye bir cümle geçse siz kafayı yemez misiniz? Uğur Dündar yine kendini iyi tutmuş, sesini yükseltmeyi başarmış ama kaşlarını bir türlü çatamamış yargıya, isyan etse de “dürüstlüğüne her zaman inandığım” diye başlamış Mehmet Ali Şahin‘e, Recep Tayyip Erdoğan‘a seslenirken…
Böylesine terbiyeli, sakin, dürüst bir insanı böylesine isyan ettirmek eminim bazı çevrelerce mutlulukla, zevkle karşılanmıştır. Uğur Dündar‘ın sesi titrerken içi titremeyenler, soğuk soğuk izleyip “Bu adam da Ergenekon‘u destekliyormuş lan.” deyip kanalı değiştirenler çıkmıştır elbet.
Ergenekon soruşturmasına tamamen karşı olmadığımı daha önce de söylemiştim. Bu da, Ergenekon‘un saçma yanını bir kez daha ortaya koyuyor. Ergenekon soruşturmasının önemini bilenlere ama aynı zamanda bu soruşturmanın sadece darbecileri kapsadığına inananlara sesleniyorum: Darbeciler yargılanırken arada muhalifler fişleniyor, sindiriliyor. Darbeciler ceza alacak veya almayacak, orasını henüz göremeyiz ama damgalanan muhalif ve dürüst insanlar, halkımızın kafasında öyle bir yer edinecekler ki bir daha dürüstlüklerine kimse inanmayacak çünkü halkın kafasında onlar da Ergenekoncu olmuş olacaklar!
Halkın bütünü gözünü şu yıllarda açmazsa ileride her şey için çok geç olacak. Klişe bir laf gibi gelebilir, bunun ben de farkındayım ama gerçek bu. Lütfen bir an olsun tarafsız bakmayı deneyin. Olaylara yalnızca bir an tarafsız baktığınızda zaten görecekleriniz sizi yeteri kadar etkileyecek.
Ek: Rahmi Turan’ın bugünkü (29.03.2009) köşe yazısından bir alıntı:
…
O günlerde, Çiller çiftinin Amerika’daki mal varlıkları konuşuluyordu. Araştırmacı gazeteciliğin en önde gelen isimlerinden olan Uğur Dündar, atlayıp Amerika’ya gitti ve Çiller’lerin oradaki, bir otel dahil, tüm varlıklarını tespit edip belgeledi.
Vay sen misin bunu yapan? Özer Çiller’in gazetesi Öncü’de çirkin bir haber: “Uğur Dündar’ın karısı, tek başına sık sık Brezilya’ya gidiyor!” Gerisini yazmaya gerek yok. Amiyane ifadelerle saçma sapan iddialar.
Uğur Dündar, Öncü Gazetesi sorumlularını derhal mahkemeye verdi ve bu iftira nedeniyle hepsini bir bir mahkûm ettirdi. Suçlular cezalarını buldu, olay böylece bitti.
Bitti ama… 10 yıl sonra savcılar bunu yeniden gündeme getirdiler.
…
Yorumlar kapalı.