Yusuf Nalkesen‘in bestelediği, sözlerinin de aslen Orhan Seyfi Orhon‘un “Veda” isimli şiirinden alınan bu harika şarkının sözlerinde öyle bir “harf” var ki, şarkının ilk kısmının bütün anlamını değiştirebiliyor. Şarkının sözlerinin ilk bölümünü (yani şiirin ilk kıtasını) yazarak demek istediğimi anlatayım:
Sözlerin yanlış hali
Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın,
Alnına koyarken veda buseni
Yüzüme bu türlü bakmayacaktın?
Yanlış sözlerden çıkan anlam
(Karşısındakiyle konuşuyor) Hani o (gün) ben seni bırakıp giderken bu öksüz tavrını takmayacaktın, ben (senin) alnına veda buseni koyarken (benim) yüzüme bu türlü bakmayacaktın?
Sözlerin doğru hali
Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın,
Alnına koyarken veda buseni
Yüzüne bu türlü bakmayacaktın?
Doğru sözlerden çıkan anlam
(Kendisiyle konuşuyor) Hani o (kişi) seni bırakıp giderken bu öksüz tavrını takmayacaktın, o (senin) alnına veda buseni koyarken (onun) yüzüne bu türlü bakmayacaktın?
Gördünüz mü, anlam tepetaklak oluyor! :) Doğru sözlerde bir iç hesaplaşma, hayıflanma varken yanlış sözlerde neredeyse “ergen tavrı” diyebileceğimiz bir sitem var. Gerçi beste o kadar güzel ki, anlamı kaydırsa da çoğu zaman bu hata dikkat çekmiyor. Yine de yanlış söylendiğinde şarkı “hoş bir şarkı”yken, doğru söylendiğinde “muhteşem bir şarkı” oluyor.
Üstelik bu hatayı yapanlar, şarkıyı fasıl gecelerinde söyleyen abiler-ablalar değil. Koskoca sanatçılar da yapabiliyor bu hatayı. Mesela İzel Çeliköz. İzel hanım; parçayı çok çok güzel yorumlamak yetmiyor. Aranjman harika, sesiniz zaten çok güzel, yorumunuz da çok hoş ama “hoş bir şarkı” söylemişsiniz, o kadar. “Muhteşem bir şarkı”yı söyleseydiniz keşke.
Not: Hakkında yazdığım bu anlam kayması tam bir “Şair burada kime sesleniyor?” konusudur. Edebiyat öğretmenleri bu şiiri sınıfta incelerlerse benden alıntı yapabilirler! :D
Yorumlar kapalı.