2021 yılında 62 tane kitap okudum. Bu 62 kitaptan ikisinin “zaman kaybı”, on yedisinin “vasat”, yirmi beşinin “iyi” ve on sekiz tanesinin “harika” olduğuna karar verdim. (“Vasat” derken “kötü” anlamında değil, “ortalama” anlamında.) Geçen yıl okuduğum kitapları burada paylaşmıştım, bu yıl da bu yazıyı paylaşıyorum.
Okuduğum kitapların hepsinin listesine buradan erişebilirsiniz. Bu yazıda, “harika” dediğin on sekiz kitabın on tanesini sizlere anlatacağım.
İyi Hissetmek (Dr. David D. Burns)
Psikonet, ISBN: 978-305-69504-8-3
Kitap neyi anlatıyor? Alt başlığında yazan “Yeni Duygudurum Tedavisi” (İngilizce orijinalinde “Therapy” yani “Terapisi”), iç kapakta “Depresyonun Etkinliği Klinik Olarak Kanıtlanmış İlaçsız Tedavisi” olarak geçiyor. Kitabın iddiası gerçekten de depresyonu tedavi edebildiği şeklinde; üstelik bu kitabı okumanın (evet, sadece okumanın) geleneksel depresyon tedavileri kadar iyi sonuç verdiği yönünde klinik araştırmalar bile paylaşılmış kitapta.
Kitabı neden çok sevdim? Kitabın konusu depresyon, eyvallah, ama depresyonun tanımını doğru şekilde yapmayı da öğretiyor (mesela bölüm başlıklarından biri “Üzüntü Depresyon Değildir” şeklinde). Kitapta çok sayıda mini test mevcut, bu sayede gerçekten depresyonda mısınız, depresyondaysanız bunalımınız ne kadar şiddetli, bunlar için nasıl bir yol haritası oluşturabilirsiniz gibi yönlendirmeler yapabiliyor.
Kitabı kimler okumalı? Kitabın öncelikli kitlesi elbette psikolojik açıdan zorluk çeken insanlar ama böyle olmak zorunda değil, sıkıntı çekmeseniz de okuyabilirsiniz. Özellikle psikolojik destek almanın fena hâlde pahalı oluşu sebebiyle, bir psikoloğa başvurmadan önce bu kitabı okuyabilirsiniz (bu kitabın psikoloğun yerini tutmayacağını aklınızdan çıkarmayın ama). Psikoloğa gidiyorsanız da, gittiğinizde bu kitabı sorabilirsiniz.
Hepimiz Aynı Belediye Otobüsündeyiz (Ateş İlyas Başsoy)
Ayrıntı, ISBN: 978-605-314-490-8
Kitap neyi anlatıyor? Geçen yıl okuduğum en iyi kitaplar listesinde yer alan “Seveceksen Radikal Sev” kitabının devamı olan bu kitap, CHP’nin 2019 Yerel Seçimleri’ndeki stratejilerini (o stratejileri belirleyip uygulayan ilk ağızdan) anlatıyor.
Kitabı neden çok sevdim? Siyaset çoğunlukla pis bir iş olarak anlatılır (ve bu çoğunlukla doğrudur) ama o meşakkatli süreçlere sebat edildiğinde, siyasette kazanmak o kadar da zor değildir. Kitap CHP’nin siyasal iletişim stratejisti olarak Ateş İlyas Başsoy’un CHP eleştirilerini de içeriyor ama bu kitabında çözüm yollarını anlattığı gibi, çözüm yollarının gerçekten bir şeyleri çözdüğünü de (yerel seçimlerde alınan sonuçlarla) kanıtlamış oluyor.
Kitabı kimler okumalı? Bu kitabı, açık kaynaklı bir siyasal iletişim strateji kitabı olarak okuyabilirsiniz. Siyasetin herhangi bir yerinde bulunan herkes (siyasetçi, siyasi parti üyesi, parti sempatizanı ve hatta siyaseti takip eden herhangi birisi) bu kitabı okumalı derim.
Atomik Alışkanlıklar (James Clear)
Pegasus, ISBN: 978-605-299-838-0
Kitap neyi anlatıyor? Alışkanlıklar olmadan var olamayız zira otomatikleşen her davranışımız (susayınca su içmeye kadar) alışkanlık olarak tanımlanır. Elbette kitapta anlatılan alışkanlıklar biraz daha hayatı düzene sokmaya, üretken ve verimli bir insan olmaya yönelik alışkanlıklar. Kitaptan, bu alışkanlıkların ufak adımlarla, ufak değişikliklerle nasıl geliştiğini öğreniyoruz.
Kitabı neden çok sevdim? Kitapların dünyasında kişisel gelişim kategorisi (ben dâhil) çoğu insan tarafından sevilmez… ama şimdi kişisel gelişim var, kişisel gelişim var. 8 saat uyumayı hor gören aptalların, Ferrari’sini bağışlamayı akıl edemeyen pisliklerin yazdığı “İnanırsan başarırsın, evrene mesaj gönder!” temalı saçmalıkların aksine bazı kişisel gelişim kitapları, kişiyi gerçekten geliştirebiliyor. Bu kitabın güzel yanı, sloganlaştırılmış saçmalıklarla değil, hayatın gerçeklerine karşı geliştirilmiş somut yöntemlerle sizi değiştirebilecek olması.
Kitabı kimler okumalı? Kitabın alt başlığından kopya çekerek şöyle diyebilirim: Kötü alışkanlıklardan kurtulup iyi alışkanlıklar edinmek isteyenler (kısacası herkes) bu kitabı okuyabilir, okumalıdır.
Ego Düşmanındır (Ryan Holiday)
MediaCat, ISBN: 978-605-2314-02-9
Kitap neyi anlatıyor? Kitabın adı, kitabın ana fikri. Kelimeyi “bencillik, büyüklenme” anlamıyla kullanarak, egomuzun hayatın her alanında bize nasıl zararlar verdiğini örnekleyerek anlatıyor. Tabii ki bazıları zaten bildiğimiz, aklımıza gelen hattâ tespitini çoktan yaptığımız şeyler… ama aklımızın ucundan bile geçmeyen kötü etkileri de yüzümüze çarpıyor bu kitap.
Kitabı neden çok sevdim? 218 sayfalık kısa bir kitap olmasına rağmen, bu yıl en çok işaretleme yaptığım kitaplardan biri bu kitap. Ayrıca kitabı çok doğru bir şekilde üç bölüme ayırmış: “Amaç” bölümünde başarma çabamız sırasında, “Başarı” bölümünde çabamız olumlu sonuç verdiğinde, “Başarısızlık” bölümünde de çabamız olumsuz sonuç verdiğinde egomuzun bizi nasıl aşağı çektiğini okumak büyük keyif verdiği gibi, sarstı da.
Kitabı kimler okumalı? Herkes.
Leonardo da Vinci (Walter Isaacson)
Domingo, ISBN: 978-605-198-104-8
Kitap neyi anlatıyor? Leonardo da Vinci’yi anlatıyor, neyi anlatacak?
Kitabı neden çok sevdim? Şimdi… burada biz bizeyiz, yalan konuşmaya gerek yok: Biyografi kitapları sıkıcıdır. Buna rağmen Walter Isaacson’ın anlatım becerileri öyle yüksek ki, bu kitabını gözüm kapalı aldım diyebilirim. Yıllar önce yine aynı yazarın Steve Jobs biyografisini okuduğumda aldığım keyif (ki Steve Jobs’ı sevmem), bu kitabı almam için en önemli referanstı. (Keşke güç sahibi vatandaşlarımızdan biri Walter Isaacson’ı, Mustafa Kemal Atatürk hakkında bir biyografi yazmaya ikna etse ve Atatürk, dünya çapında gerçek anlamda okunsa, anlaşılsa.)
Kitabı kimler okumalı? Sadece Leonardo da Vinci’yi değil; dönemin İtalya’sını, Rönesans havasını, da Vinci’nin çalıştığı insanları ve onun sanatının inceliklerini, müthiş akıcı bir metin olarak okumak isteyen herkes bu kitabı almalı.
Engel Yolun Kendisidir (Ryan Holiday)
CEO Plus, ISBN: 978-605-09-2937-9
Kitap neyi anlatıyor? Kitabın adı, kitabın ana fikri. “Ego Düşmanındır” kitabını anlatırken yaptığım girişi kopyaladığımı düşünüyorsanız, yazarın adına bakın: Bu kitap da Ryan Holiday’in klavyesinden çıkma. Tam da kitabın alt başlığında (“Çileyi Zafere Dönüştürme Sanatı”) çıtlattığı gibi, başarıya giden yolda karşılaştığımız engeller ve çektiğimiz zorlukların, başarının ta kendisini oluşturduğunu anlatıyor bu kitap.
Kitabı neden çok sevdim? 187 sayfalık kısa bir kitap olmasına rağmen, bu yıl en çok işaretleme yaptığım kitaplardan bir başkası da bu kitap. (Vallahi yukarıdan kopyala/yapıştır yapmıyorum.) Ego Düşmanındır kitabında olduğu gibi bu kitabı da üçe bölmüş Ryan Holiday: “Algı” bölümünde başlangıç, süreç ve sonuç hakkındaki kabullerimizi ve ön kabullerimizi tartışıyor; “Eylem” bölümünde harekete geçtiğimizde yapmamız, yapmamamız, düşünmemiz ve düşünmememiz gerekenleri anlatıyor; “İrade” bölümündeyse, yolculuğumuzda karşımıza çıkan engeller karşısında sergilememiz gereken irade ve sağlamlaştırmamız gereken zihniyeti yazıyor.
Kitabı kimler okumalı? Herkes.
Factfulness (Hans Rosling, Ola Rosling & Anna Rosling Rönnlund)
Pegasus, ISBN: 978-605-299-745-1
Kitap neyi anlatıyor? En baştan söyleyeyim de şaşırın: Kitap, dünyanın geçen yüzyıllara göre nasıl da güzelleştiğini anlatıyor. Üstelik bunu öyle aklı havada şapşik yorumlarla değil, verilere dayalı gerçeklerle anlatıyor. Anlatmakla kalmıyor, gözünüze gözünüze sokuyor.
Kitabı neden çok sevdim? Şu hayatta en sinir olduğum zihniyetlerden biri, “gerçekçilik” postuna büründürülmeye çalışılan “kötümserlik”tir. Bu kitap o kötümserlerin beline beline vurarak gerçek gerçekçiliği tesis ettiğinden olsa gerek, yıl boyunca okuduğum en iyi kitap oldu… diyebilirdim ama, bundan hemen sonra okuduğum kitap bundan bile iyiydi.
Kitabı kimler okumalı? “Keşke Rönesans döneminde yaşasaydım yeeaa, ben bugünün değil de 60’ların insanıymışım yeeaa” diyenler en az bir defa, “Hayır karşim ben kötümser değilim, ben iflah olmaz bir gerçekçiyim ve gerçekler gösteriyor ki bu dünyada yaşanmaz” diyenler en az yirmi defa okumalı.
#YILINKİTABI: Stoacının Günlüğü (Ryan Holiday & Stephen Hanselman)
Pegasus, ISBN: 978-625-410-007-9
Kitap neyi anlatıyor? Yıl boyunca size, her gün stoacı filozoflardan birer söz/aforizma (ve hemen altında kitabın yazarlarının kısa “tefsiri”) okutan bir kitap bu. Her gün okuyacağınız sözün üzerinde gün boyunca düşünüp, her geçen gün stoacı felsefeye bir adım daha yaklaşıyorsunuz. (Ya da benim gibi her gün bir söz değil, her gün bir aylık sözü bitirip 12 günde hepsinin üzerine düşünüyorsunuz.)
Kitabı neden çok sevdim? Bu kitap benim için #YILINKİTABI oldu. Okuduğum her sayfada (her seferinde yeni olmasa da) güzel bir fikir, her açıklamada yeni bir açı gördüm. Stoacı felsefeyle önceden tanışmış olmama rağmen ilk defa kendimi stoacı felsefe üzerine düşünürken, kafa yorarken buldum. Yukarıda yazdığım gibi, normalde bu kitabı her gün birer sayfa okuyarak bitirmeliydim ama dayanamadım, her gün bir aylık sözü bitiriverdim. 2023 yılında (yani kitabı bitirişimden yaklaşık 15 ay sonra) kitaba yeniden başlayıp, yıl boyunca her gün birer sayfasını okuyacağım. Araya birer-ikişer yıl koyup, hayat boyu yapabilirim bunu.
Kitabı kimler okumalı? Felsefeden anlasa da, anlamasa da, felsefeyle ilgilense de, ilgilenmese de… HERKES.
Geliş (Ted Chiang)
Monokl Edebiyat, ISBN: 978-605-5159-53-5
Kitap neyi anlatıyor? Bilimkurgu sevenlerin neredeyse tamamının favori listesinde olan bir film var, Denis Villeneuve’ün yönettiği 2016 yapımı Arrival (Geliş) filmi. Ted Chiang’ın bu kitabı, o filmin hikâyesini de içeren dokuz öyküden oluşuyor.
Kitabı neden çok sevdim? Sadece fikirleri ve konuları açısından değil, öyküleme/kurgulama açısından da inanılmaz orijinal öyküleri var Ted Chiang’ın. Bütünüyle bilimkurgu değil, bazen fantastik kurgu kategorisine giren öyküler de yazmış; bununla birlikte bu yıl okuduğum Nefes kitabında dokuz öyküsü daha var ve biri ötekine benzemeyen güzel gerçeklikler yaratmış hepsinde. Geliş, Nefes’e göre çok daha iyi ve akıcı öyküler içeriyor.
Kitabı kimler okumalı? Bilimkurgu ve fantastik kurgu (ve fantastik bilimkurgu) seven herkes okuyabilir, okumalıdır.
İklim Felaketini Nasıl Önleriz (Bill Gates)
Doğan Kitap, ISBN: 978-605-09-8627-3
Kitap neyi anlatıyor? İsmiyle müsemma olan bu kitapta Bill Gates, 2050 yılına kadar yıllık 51 milyar ton sera gazı salınımından sıfıra neden ulaşmamız gerektiğini ve nasıl ulaşabileceğimizi anlatıyor. Sera gazı salınımını önlemek için geliştirilen günümüz teknolojilerini tanıttığı gibi, gelecekte geliştirilebilecek (veya geliştirilmesi gereken) tekniklerden de bahsediyor.
Kitabı neden çok sevdim? Bill Gates, tarih kitaplarının yazacağı türden bir insan. Gezegeni kurtarmaya kendisini adamış, servetinden on milyarlarca dolar harcamış ve harcamaya devam eden, bu konuda umut vadeden girişimlere yatırımlarını esirgemeyen birini neden şeytanlaştırırlar bilemiyorum… ama böyle bir kitabı yazmak hem geniş bir vizyon, hem de güçlü bir dünyalılık bilinci gerektirir diye düşünüyorum.
Kitabı kimler okumalı? COVID-19 salgınını Bill Gates’in çıkardığını, hepimize çip taktığını düşünen ruh hastaları dışında, gezegenini seven herkes okumalı.
Sonuç
Benim için bu yılın kitabı Stoacının Günlüğü oldu, en çok onu sevdim. Aynı zamanda bu kitabı yayınlayan Pegasus Yayınevi, bu yıl en sevdiğim yayınevi oldu (ki bu listede üç tane Pegasus kitabı oluşu da bunu gösteriyor). Sadece o da değil, en sevdiğim yazar da bu kitabın yazarı olan Ryan Holiday oldu (ki yine bu listede üç tane Ryan Holiday kitabı oluşu da yine bunu gösteriyor).
Bundan sonra (yani 2022 yılından itibaren) okuyup “harika” bulduğum kitapları ayrı ayrı, kısa yazılar hâlinde paylaşacağım… yoksa, bu yazının yayın tarihinden anlabileceğiniz gibi, hepsini birden yazıp tanıtmaya üşeniyorum! 😂
Sizin 2021 yılında okuyup çok beğendiğiniz kitaplar var mı? Tavsiyelerinizi bekliyorum (bu yazıyı okuyanlar da bekliyor).
Factfulness’ta yazdığınla ilgili biraz eleştirim var. Kitabı okumadım ama teknoloji optimistlerinin yeni dünya güzellemelerini biliyorum. Verilen örnekler mesela yeni doğan ölümleri, fakirlik altındaki insan sayısı vs. sahte ölçümler olmasa da olaya bütüncül bakmayı uzaklaştırıyor (kitap öyle mi anlatıyor emin değilim.).
Ben kötümser de Polyanna da değilim, gerçekçi ve en az %51 iyimser olmaya çalışıyorum.
Varmak istediğim nokta şu, insanoğlunun elindeki güç bundan 100 yıl önce her anlamda çok kısıtlıydı.
Bugün ise servet birikimi arşa çıkarken yapabileceği değişimin çok küçük bir miktarını yapabiliyor. Evet, 50 yıl öncekinden aha az yenidoğan ölümü var ama bana göre elimizdeki güç ile çok daha fazla azaltabilirdik. Üstelik bugünkü görece ilerlemenin çok iyi niyetli şekilde olduğunu da söyleyemeyiz, yani dünya çok çıkarcı bir süreçle ileriye doğru evriliyor. Popular Science’ta uzaya çıkma ve koloni kurma meselesinde ‘Eğer uzayda para varsa insanoğlu uzaya çıkacaktır.’ sözü çok net özetliyor durumu. Sistemlerin nakit akışı pozitif olmadan ilerlemeyeceğini biliyorum ama sence de biraz bencil değil miyiz?
Konu iyilik/kötülük problemi gibi içinden çıkılması çok zor noktaya geliyor ama hayatta tartışılması gereken tek konu da bu sanırım.
Bu arada Hans Rosling’in TED konuşmasıyla ilgili şunu yazmıştım. https://firatdemirel.com/gelismis-ulkeler 1 sene sonra adam oldu, bu dünya çok iyiyse Hans reyiz 68’inde neden oldu? Açıkla bakalım. :D