YDS’ye girdim (üstelik çıktım da)

Hey gidi… Böyle bir sınava girmeyeli uzun süre olmuştu. (En son girdiğim seviye tespit sınavı 2008’deki ÖSS’ydi. Evet, o zamanlar adı hala ÖSS’ydi o sınavın.) Onca zaman sonra bugün, yüksek lisansta “aha benim İngilizce bilgim bu” diye vereceğim belgeyi almak için Yabancı Dil Sınavı’na girmiş bulundum. Önce kafama, sonra elime geçirdiğim bir kağıda yazdığım notlarımı …

Tamamını Oku

Vazgeçmek için bahanelerim

Yeni bir iş kuruyorum. Ama kurmak istemiyorum. Kursam paramı kazanacağım, bundan eminim. Daha doğrusu şundan eminim: İşi batırsam bile, işe yatırdığım parayı geri alacağım. Yani işin riski yok. Yine de vazgeçmek için, başlamamak için bin türlü bahane üretiyorum. Mesela dünkü patlama. Aşırı derecede karamsarlaşıp, dün işi kurmaktan vazgeçtim. “Böyle bir ülkede iş bile yapılmaz.” dedim, …

Tamamını Oku

Değişime direnmek

Galatasaraylıyım, ama son yıllarda Galatasaray’ın oynadığı oyundan eskisi kadar zevk almıyorum. (Hemen şu notu düşeyim: Yazı Galatasaray’la değil, benimle ilgili.) Neden Galatasaray’ın oyunundan zevk alamadığımı düşündüğümde şu sonuca ulaşıyorum: Galatasaray’ın amacı gol atmak değil, öne geçmek. Maçı kazanmak değil, maçı kaybetmemek Galatasaray’ın amacı. Öne geçince maç yavaşlıyor, gol yerlerse panik başlıyor. İlk golü Galatasaray yerse, maçın …

Tamamını Oku

İzledim: The Hateful Eight (2015)

Bir film hakkında yazmayalı 4 yıldan fazla olmuş. Quentin Tarantino’nun sekizinci filmiyle sahalara geri döneyim bari. Uzun uzun yazmayacağım, ama yazacağım. Ben Tarantino’nun yönetmenliğini severim, ama filmlerinin asıl beğendiğim kısmı senaryolarıdır. İnce ince, ilmek ilmek işlenen senaryolarının da en çok diyaloglarını severim. Bu yönden Tarantino’nun en sevdiğim filmi, Inglourious Basterds’tır. Özellikle o filmin giriş sahnesi …

Tamamını Oku