Instagram’ın Keşfet kısmı benim bataklığım. Zaman zaman hiç girmeyecek şekilde kapattığım oluyor ama maksimum 1-2 ay sonra geri dönüyorum; bazen yatmadan önce, bazen canım sıkıldığımda geziyorum. TikTok kullanmamakla övünmeme rağmen Instagram’ın Reels bölümünden çıkamadığım oluyor.
Neyse ki, Keşfet’in algoritmasını eğitmek nispeten kolay ve hızlı. (“Neyse ki” diyorum ama zaten Keşfet’in bu kadar bağımlılık yapıcı olmasının da ardında bu var.) Şu anda Keşfet’imde ahşap işçiliği, futbol maçlarından güzel goller, tenis maçlarından güzel sayılar, absürt “miim”ler (İngilizce), absürt “caps”ler (Türkçe), The Office ve Rick and Morty’den kliplerle hayran eserleri (fan art), programlama ipuçları, girişimcilik videoları ve çoğu yine girişimcilere yönelik kişisel gelişim videoları var. (Bir de güzel kızların kombin defileleri var ama “İlgilenmiyorum” dememe rağmen onlardan kurtulamadım. Çok da şikayetçi değilim.)
Konuya gelemedim bir türlü:
Çocuk, Köstebek, Tilki ve At isimli bir kitaptan güzel bir alıntı var videoda:
Çocuk ve at, ormanda ilerlemektedirler. Çocuk ata “Önümü göremiyorum.” der. At, “Bir sonraki adımını görebiliyor musun?” diye sorduğunda çocuk “Evet.” diye cevaplar. Bunun üzerine at der ki: “O zaman sadece o adımı at.”
İlk an o kadar etkileyici bir “kıssa” gibi gelmiyor. Evet, sisli veya karanlık bir yolda giderken önüne bakarsın, dikkat edersin falan… Ama bu alıntının bir özelliği var: Dandik kişisel gelişim kitaplarının büyük kısmında yer alan “HAYALLERİNİN PEŞİNDEN GİDEBİLİRSİN!!1” tavsiyesinin ne kadar hatalı bir yaklaşım olduğunu çarpıyor yüzümüze.
Benim hayatımı değiştiren en büyük olaylardan biri (ki gelecekte onun hakkında da yazacağım) 2015 yılında “Ne istiyorum?” sorusunu cevaplayabildiğim kadar net bir şekilde cevaplayıp hayatım boyunca neler yapmak istediğimi anlamak ve o zamanlardan beri büyük ölçüde hayat amaçlarıma uygun yaşamak oldu. Ama attığım adımları yavaşlatan ve seyrekleştiren etmenlerden biri de, geleceği çok fazla düşünmek ve neticede gelecekte yaşamak. Hâlâ bu hataya düşüp duruyorum.
Yıllarca devam ettiğim (pandemiyle birlikte kapanan) yazarlık atölyesinde Sıtkı hocamın bahsettiği, başka yerlerde de gördüğüm, aslında yaratıcı işlerle uğraşan insanların düştüğü bir hatadır bu: Yarattığınız eserde ilerlediğinizi, onu tamamladığınızı hayal ettikçe eserin şu anki hâlinden uzaklaşırsınız çünkü tamamlanmış eseri düşünmek, tamamlanmamış eseri görmekten daha çekicidir. E, hayatımız da en önemli eserimiz olduğuna göre…
Hedef koymak kötü mü? Asla. Hayallerinizin peşinden gitmek fena mı? Hedefleştirdiğiniz sürece hayır. Ama net hedefler koyduğunuzda bile dikkat etmeniz gereken iki şey var:
- Hedef(ler)inize ulaşmak için önünüzdeki yol belirsizdir, hemen önünüzdeki adım hariç.
- Hedef(ler)inize ulaştığınızı, başardığınızı hayal ettikçe gerçeklerden kopma riski, önünüze bakmayı unutma ihtimali artıyor.
Hayallerinizi hedefleştirin, hedeflerinizi de netleştirin ama eyleme geçerken yalnızca önünüzde duran bir sonraki adıma odaklanın.
En zor olanı da hedefleri netleştirmek. “Başarmak karar vermektir” diye söz duymuştum. Karar verebilenler hedeflerine gidebiliyor. Karar veremeyenler, adımlarına bakmak bir yana ileriye bile bakamıyor. Nereye nasıl gittiğini dahi bilmiyor.
Hayalleri hedefleştirememekte ademoğlunun önündeki en büyük engel odaklanamamak. Güzel yazı teşekkürler.
Hep o adımı atamamaktan şikayetçi olup olup, yine adım atmayan birisi için güzel bir yazıydı. teşekkürler :)