Sosyal medyaya sırt çevirmenin ölümcül zararı

Sosyal medyanın, bugünkü dünyamızda iletişimin (özellikle internet aracılığıyla yapılan iletişimin) merkezinde olduğunu kimse inkâr edemez. Bununla birlikte, elbette herkes sosyal medyayı severek kullanmak zorunda diye bir şart koşamayız. Ama geçtiğimiz 4-5 yılda defalarca gördük ki, sosyal medyada etkin “olmamak”, olmaktan daha büyük zararlara yol açıyor. Peki, sosyal ağlarda yer almak istemeyenlerin bu zararlardan korunmasının yolu nedir?

İkinci bir alakasız paragraf serisi

Bu “paragraf paragraf ayrı konulardan bahsetme” olayını sevdim ben. İlk örneklerini mizah dergilerinde gördüğüm, sonradan bir sürü bloga yayılan, sosyal ağ iletileriyle palazlanan bu kötü edebiyat akımını sonuna kadar destekliyorum!

Birbirinden alakasız 7 paragraf

Bir

Bu kategori ismi aslında eskiden de vardı ama kategoriye, kategorize edemediğim yazıları koyuyordum. Sonra o kategorinin adı “Kategorisiz” oldu, öyle gitti. Şimdi bu yeni “Aklıma Ne Gelirse”yi, Twitter‘a gönderemeyeceğim kadar uzun ve fakat “Bundan bir yazı çıkmaz.” diyebileceğim kadar kısa olan düşüncelerimi bu kategorinin içerisine yazacağım. Hayırlı olsun. Kategorikategorikategorikategorikategori.

İki

Yavaş okuyor olmamı “hayatımdaki en büyük engeller” sıralamasına sokacak olsam, herhalde “doğru düzgün uyuyamamamın” ardından 2. sıraya yerleşir. Bir cümleyi defalarca okumak mı dersin, dalgın dalgın okuyor gibi yaptıktan sonra uyanıp hemen iki paragraf geriye gitmek mi dersin, okurken kitapla ilgili (hatta bazen ilgisiz) hayallere dalmak mı dersin… Hepsi tek paket altında birleşti bende. O yüzden bir sayfayı ortalama 2 buçuk dakikada falan bitiriyorum. Hızlı okuma kursu alan dostum Erkut Ergenç dakikada 700 kelime okuyabilmeye başladığını (ve %90’ın üstünde anlama oranına da ulaştığını) söylediğinde nasıl kıskandığımı o bile bilmiyor.

Üç

Az önce, susamlı olmayan çubuk kraker paketinin dibindeki tuzu susam sanıp kafama diktim. 5 saniye geçmeden tuzu torbaya geri boşalttım tabii. 2-3 dakikadır Japonum.

Dört

Küçükken, atasözlerini kesin olarak birilerinin söylediğinden emindim ve o gazla atasözü üretmeye çalışırdım. “Yapmazsan dövüş, yaparlar övüş.” diye bir ataözü icat etmiştim. Hatırladıkça utanırım. (Bu atasözünü bir tek babama, SEKA lojmanları yolunda arabayla giderken söylemiştim. Bunu da ne diye hatırlıyorsam artık…)

Tamamını Oku

Blog yazarına 15+1 öğüt

Aslında bu tür yazılardan çok var ve hepsi de birbirine benziyor ama yeni okuduğum bir tanesini hem çevireyim, hem de kendi yorumumu katayım dedim. 1. İlgi çekici bir başlık kullan “HTC Desire Türkiye’de” demekle “HTC Desire ülkemiz sınırından giriş yaptı” demek arasında fark vardır. Üstelik bunu bir teknoloji haber sitesi yapamaz (belki Yahoyt yapabilir) ama …

Tamamını Oku

Yazamıyorum kardeşim!

Yaz geldi, yazma kabiliyetim düştü gene. Arada sırada böyle, bu yazıdaki gibi sözcük ishallerine kapılmadığım sürece bu yaz burada günlerimi özetlemekten başka pek bir şey yapamayacağım sanırım. Eskiden öyle miydi? Gün boyu belki daha fazla boş vaktim vardı ama şu aralar da hala 1-2 saat boş vaktim oluyor. Üstelik bu süreden oyun oynadığım, haber okuduğum, …

Tamamını Oku

Beyn 3 yaşında!

21 Ocak 2006’da başlayıp dün üçüncü yılını bitiren Beyn, doğum gününü kutlamanızı istiyor :). Beyn de üç yıllık blog’lar arasına katıldı ya, çocuklar gibi şenim adeta. 2008’de Beyn 2008 yılı, biraz övünüyormuş gibi konuşacağım ama, Beyn’in yükseliş yılı oldu. Beyn’e yazdığım yazıların rayına oturması; daha iyi yazılar yazabilmeye başlamam; Beyn’in Türkiye‘nin en iyi kişisel blog’u …

Tamamını Oku