Futbol maçı izlemenin aşağılıklığı üzerine

Futbol maçı izlemek aşağılıkça bir davranış değildir.

Önce şu konuda anlaşalım: Satrancından tenisine, futbolundan League of Legends’ına kadar spor ve e-spor müsabakalarının TAMAMINDA heyecanı yaratan şey, oyuncuların (ve koçların/direktörlerin/liderlerin) yaratıp uyguladıkları stratejilerdir. Karşılıklı oynanan sporlarda en önemli amaç “rakibi yenmek” olduğuna göre, her spor müsabakasının temelinde stratejilerin çarpıştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Stratejisiz oynanan spor müsabakalarının zevksiz geçtiği de spor izleyicilerinin bildiği bir gerçektir. Bir tarafın strateji gütmediği veya iki tarafın da strateji olmadan oynamaya çalıştığı oyunlar keyif vermez. Bir tenis oyuncusu topu rastgele atmaz, rakibinin zayıf tarafını bilerek ona göre atar ve gelen karşılığa doğru koşarken yeni bir strateji belirler, bir plan uygular. Oyuncu sayısı arttıkça stratejiler karmaşıklaşır, derinleşir; tek oyuncu kendi oyunundan sorumluyken 5 oyuncunun her biri kendi oyununun yanında hem diğer 4 arkadaşının oyunundan, hem direktörünün belirlediği oyun planından sorumludur. Basketbol gibi daha dar alanda oynanan oyunlar çok daha hızlı stratejiler gerektirirken, futbol gibi çok geniş alanda oynanan oyunlarda daha yavaş, sakin planlar uygulanabilir ama bunların hiçbiri oyuncuyu veya koçu stratejisizliğe yöneltemez.

İzleme eylemine döneyim. Bir spor müsabakasını izleyen insanları, özellikle en popüler sporların izleyicilerini düşünürsek, dört farklı kategoride değerlendirebiliriz:

  1. Sempatizan: Maçları izleyebilir veya izlemeyebilir. İzlediğinde keyif alabilir, bazen keyif almaması da mümkündür.
  2. Taraftar: Maçları izlemeyi ister, maç izlemek için vakit ayırır. İzlediğinde (desteklediği takım veya sporcu) kazansa da, kaybetse de izlediğinden keyif almak ister.
  3. Fanatik: Desteklediği takım veya sporcu hayatında başkalarının fark edebileceği bir yer tutar. Zaman zaman duygularının kontrolü bıraksa bile başkalarına zarar verici bir eylem veya söylemde bulunmaz. Hadi, o kadar da iyimser olmayayım: Söylemleri fanatizminin şiddetine göre sertleşebilir.
  4. Holigan: Duygu ve hattâ düşüncelerinin de kontrolünü bırakıp kendini bütünüyle desteklediği takım veya sporcuya adayan delilerin sıfatı. Şiddet eylemlerine kadar vardığı için psikolojik rahatsızlık sınıfına rahatlıkla girebilir; bu kişiler bir başkasına aynı takımı tutmadıkları için bile nefret duyabilir.

En sondaki kategoriye giren “holigan” kişiler, genellikle futbol seyircisi olduklarından olsa gerek, futbol maçı izleme eylemini aşağılıkça bulan insanların en çok dikkat ettiği kesimdedir. Anormal bir yaklaşım değil (neticede çoğumuz bir şeyi yorumlarken uç örnekleri öne almaya meyilliyiz) ama mantıklı bir yaklaşım da değil maalesef. Bir insan toplumun saygıdeğer bir üyesi olarak spor müsabakaları izlemekten zevk alabilir; sempatizan, taraftar, hattâ fanatik bile olabilir (ama holigan olamaz, o konuda mutabığız). Hele hele o kişi, takip ettiği sporun stratejilerine gönül vermişse ve siz bunu biliyorsanız, o zaman o kişiyi hor görmeniz aslında sizdeki bir eksiklikten kaynaklanıyor bile olabilir.

Çok mu ileri gittim? Biraz daha ileri gideyim, bitireyim.

İnsanlar dizilerin, kitapların veya filmlerin de fanatiği olabiliyor. Kurtlar Vadisi, Twilight veya Squid Game gibi basit yapımlar da olsa, The Godfather, Harry Potter veya The Lord of the Rings gibi daha komplike eserler de olsa böyle işlerin hayran kitlelerini gördüğümüzde yadırgamıyoruz (ve zaten yadırgamamamız lazım). Eserlerin değil, eser sahiplerinin veya oyuncuların da fanatiklerini görebiliyoruz. Öyle ki, Marvel hayranlarının DC hayranlarıyla çatışması bile gözümüze futbol seyircilerinin hislerinden daha değersiz gelmeyebiliyor.

Oysa Marvel evrenindeki film ve dizilerin, çizgi romanların içinde yüzeysel felsefeden öte bir şey yok; bu eserlerin öncelikli amacı (spor müsabakaları gibi) eğlendirmek. Düşünelim: Eğlendirmekten başka hiçbir işlevi bulunmayan bir Spider-Man filmiyle, ciddi anlamda bir taktik/strateji savaşı olarak bakılabilecek (ama yine neticede eğlendiren) büyük bir futbol maçını karşılaştırdığımızda, hangisinde daha fazla derinlik bulabiliriz? Cevap, üzgünüm, futbol maçı. Peki bu durumda Spider-Man filmini izlemek, futbol maçı izlemekten daha aşağılıkça bir eylem midir?

Değildir. Yazıyı okumadınız mı be? Yazıda eğlenmenin aşağılıkça bir şey olmadığını anlattım.

Barış Ünver
07 Kasım 2021

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.