Bu yıl okuduğum en iyi kitaplardan birini yazacağım size. Adı Geleceği Görenler, yazarı da Fırat Demirel (@firatdemirel). 1996 ile 2006 yılları arasında Türkiye’de kurulan Mynet, Ekşi Sözlük, GittiGidiyor gibi internet girişimlerinin hikâyelerini anlatıyor, kurucularıyla kısa röportajlar yapıyor, kuruculardan girişimcilere tavsiyeler içeriyor.
Girişimler
Mynet: Türkiye’nin ilk internet portalı, en büyük internet portalı.
Ekşi Sözlük: Çok az örneği olan “sözlük” formatıyla Türkiye’nin ilk sosyal ağı, dünyanın da ilk sosyal ağlarından.
İtiraf.com: Bugün açılsa “blog” kategorisine sokardık ama açıldığı dönemin en büyük eğlenceli içerik sitesi. İçeriklerini kullanıcılar oluşturduğu için de, adı konmamışken Web 2.0’ın dünyadaki ilk örneklerinden.
Pilli Network: Muazzam bir içerik ağı. Hafif.org, Bildirgec.org, 22dakika.org ve daha pek çok bloğuna kullanıcıların eklediği yazılarla büyüdü, büyürken elde ettiği gelirleri kullanıcılarıyla paylaştı. Zamanının ötesinde bir yapısı vardı, zamanının ötesinde olduğu için tutunamadı.
Yemeksepeti: Anlatmaya gerek yok.
GittiGidiyor: Anlatmaya gerek yok.
Nokta Medya: İçerik ağı olarak başlayıp alan adı broker’lığına ve muhtelif internet girişimlerine uzanan pek çok işin birleştiği bir “internet medyası kuruluşu”.
Cember.net: Zamanında LinkedIn’le yarışan (öne bile geçmiş olabilir), üye tanışma toplantılarıyla çok ilginç bir açıdan büyüyen, sonra LinkedIn’in rakibi Xing’e satılan kaliteli bir girişim.
Grou.ps: Eposta grupları revaçtayken kurulan, Facebook grupları revaçtayken büyüyen, maalesef devasa rakiplere karşı tutunamayan bir güzel site. (Şimdi baktım, Twitter’ın açık kaynaklı alternatifi Mastodon’un bir sunucusu olarak faaliyet gösteriyor.)
Webrazzi: Türkiye’nin bilişim şirketlerini bize tanıtan, onların güncellemelerini bize aktaran, daha sonra kendi konferans ve “summit”leriyle iyice büyüyen, Türkiye’nin Techcrunch’ı.
Notlarım
— Üzücü olan, anlatılan bu girişimlerin bir-iki tanesi hayatlarına başarıyla devam ederken, geri kalanı ya bozuyor, ya da kapanıyor. (Başarıdan kastım para değil bu arada.) “Pivot ederek” kuruluşundan farklı bir konseptle hayatına devam eden Mynet ve Nokta Medya’yı da bunlara dâhil ediyorum.
— Örneğin Ekşi Sözlük hâlâ çok para kazanıyor ama “kutsal bilgi kaynağı” misyonundan “kutsal troll yuvası” formatına döndü; başarıyla yönetilseydi Türkiye’de Twitter’a ve/veya Reddit’e gerek kalmazdı. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın ilk sosyal ağlarından biri olma fırsatını tepti Ekşi Sözlük.
— Veya Pilli Network yatırım almayı başarıp hayatta kalsaydı Türkiye’nin en faydalı içerik ağı olurdu; Twitter’ın kurucularından Evan Williams’ın hayata geçirdiği Medium, ilk açıldığında neredeyse bire bir Pilli’nin gelir paylaşım modelini kullandı. Eski bir Hafif.org okuru ve Bildirgec.org yazarı olarak Pilli’nin tutmaması, bu girişimler arasında şahsen üzen tek hikâye.
— Mynet yapı itibarıyla Yahoo!’nun bir nevi klonuydu, başarılı bir internet portalıydı. Yahoo! gibi Mynet de portal konseptinden çok uzaklaştı ama bu biraz da internetin gelişimiyle mecbur kaldıkları bir yol oldu. İçerik üretimi potansiyeliyle Türkiye’nin en faydalı içeriklerini üretebilirlerdi, onun yerine herhangi bir haber sitesi olmayı tercih ettiler. Eposta hizmetlerini geliştirmiş olsalardı bugün Google’ın sunduğu hizmetleri (eposta, bulut depolama, harita vb.) sunabilirlerdi, yapmadılar. En başarılı işleri, Java applet’larıyla sağladıkları oyun platformunu mobil oyunlara çevirmeleri oldu; bildiğim kadarıyla çok çok iyi para kazanıyorlar ama yine Ekşi Sözlük gibi Mynet de yüksek potansiyel tavanına ulaşmayı reddetti.
— Listede direkt temasımın olmadığı tek girişim Webrazzi; onlarla da aslında 2011 yılında bir röportaj yapacaktık ama bir günde röportajdan caydılar. Konu Tayyip Erdoğan’ın bana açtırdığı, hapis istemiyle yargılandığım, sonrasında beraat ettiğim davaydı. Webrazzi bu konuda… sorumluluk almak istemedi diyeyim, ötesi bana kalsın. Kurulan korku imparatorluğunda bana destek vermeye korkan kimseye öfke duymam, en fazla hayal kırıklığıyla “sağlık olsun” derim.
— Girişimlerden biraz sitemle bahsediyorum ama kitabı okurken çok güzel nostalji yaptım. Kitabın ele aldığı 1996-2006 yılları arası, benim de çocukluğum ve ergenliğimin zamanları. (İlk bilgisayarım 1997 yılında alınmıştı ve 2006 yılında 18 yaşımı doldurdum.) Mynet’te site yapıp oyun oynamışlığım da var, itiraf.com’u hatmetmişliğim de var, Ekşi’de yazmışlığım da var, Pilli’nin bloglarında paylaştığım içeriklerden para kazanmışlığım da var… Güzel zamanlardı ❤️.
Sonuç
Kitabın her tarafı güzel ama girişim sahiplerinin girişimcilere verdikleri tavsiyeler ayrı güzel. Altını çizdiğim, altını çizmekle kalmayıp telefonumdaki notlarıma da aldığım çok güzel cümleler var.
Kitabın yazarı Fırat’a da ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Zaman kapsülü gibi kitap yazmış adam! Nostalji yaptırdığı için kitabın bende ayrı bir değeri var ama nostalji yapamayanların bile faydalanacağı çok yararlı bir içeriği var kitabın. Ellerine sağlık Fırat!