2024 yılı planlarım

Yeni yıl planları genelde tutmaz veya çok düşük oranda tutar. Ama benim yeni yıl planlarım… da pek tutmaz, ama çok düşük oranda değil, bi’ tık daha yüksek oranda tutar. Sebebi, yeni yıl planlarını yeni yıldan çok önce yapıyor olmam.

Bu yılın planlarını da, önceki yılların planlarını yaptığım gibi eylül ayında yapacaktım ama evlenince biraz ertelemem gerekti (hehe). Ekim ayında yaptığım planları da bu yazıda kısa kısa anlatayım dedim.

1. Daha çok yazacağım.

Evet, 2021 yılında da daha çok yazayım dedim, üstelik 30’dan fazla yazı da yazdım… ama yazma alışkanlığım oturmadı. Çünkü, itiraf edeyim, okuyan olmadı. Okunmayınca ben de yazmayı bıraktım, 2022 yılında sadece altı yazı yazdım.

Bu sefer farklı olmasını istiyorum. Aklıma gelen fikirler şöyle:

  • Eskiden yazdığım “(gün) (ay) (yıl) tarihli günümün özeti” formatını geri getirmeyi düşündüm ama 20’li yaşlarımdaki kadar vaktim yok. Yine de bir “Haftamın özeti” formatı uydurup, 52 tane yazı yazmayı düşünüyorum. Her gün, o günü birer paragrafla özetleyip, yedi günümü anlattığım yedi paragrafın altına o hafta paylaştığım bağlantıları, videoları vb. koyabilirim.
  • Eposta abonelerimin sayısını artırmak için ne gerekiyorsa yapmalıyım. Reklamsa reklam, emrivakiyse emrivaki, ödüllü yarışmaysa ödüllü yarışma… Yazdığım yazıların okunması için bu sitenin ziyaret edilmesi gerekmiyor; eposta abonelerime yazılarımı tam metin olarak yollamayı düşünüyorum.
  • Birden fazla platformda aynı yazıları yayınlamayı düşünebilirim (sonuçta SEO gibi bir derdim yok). Beyn dışında Twitter’da (bkz. bir sonraki madde), LinkedIn’de, Medium’da, Substack’te yazarsam isteyen istediği yerden okur, takip eder.
  • Son yıllarda Twitter’da çok daha aktifim. Twitter da artık bir “mikro bloglama” platformundan “bloglama” platformuna geçiş yaptığı için orada da yazmayı (ve okunmayı) istiyorum. Hem daha uzun tweet’ler yazabildiğimiz için, hem de tweet dizileri cazip bir paylaşım şekli olduğu için, haftada bir tweet dizisi hazırlayıp orada yayınlamayı düşündüm. Hatta o tweet dizilerini burada bir yazı hâlinde de birleştirebilirim.
  • Daha kısa ve daha sık yazmak üzerine daha önce de düşünmüştüm. Açıkçası kısacık yazılar yayınlamak içime sinmiyor ancak eposta abonelerimin sayısı artarsa, aklıma gelen ufak tefek fikirleri de abonelerime sormak için bu tarz kısa yazılar iyi olabilir.
  • Okuduğum kitaplardan burada daha sık bahsetmek istiyorum. Aşağıda, dokuzuncu başlığa bakın.
  • Yalnızca blog yazıp tweet atmıyorum–yapmayı en çok istediğim şey, kurgu yazmak. Aşağıda, yedinci başlığa bakın.
  • Bir de Beyn’de 18 yıldır yazmaya çalıştığım yorum (ahkâm?) yazılarına devam etmek istiyorum. Eskiden daha paldır küldür yazardım, araştırma yapmazdım, aklıma geleni dökerdim ama son yıllarda yazma sıklığımı azaltan şeylerden biri de, yazdığım şeyler hakkında çok fazla araştırma yapıyor olmam. Bu yüzden yorum yazılarını eskisi gibi yazmak istemiyorum… ama deneyeceğim.

2. Daha çok kodlayacağım.

Kodlamada alaylıyım. PHP’yi, SQL’i falan Beyn’i büyütürken öğrendim ve kendimi sadece geliştirmem gerektiği kadar geliştirdim. Daha sonra Tuts+ sitesinde İngilizce WordPress makaleleri yazmaya başlayınca, orada anlattıklarımı anlatabilecek kadar öğrenmeye başladım (ki yalan yok, o tecrübe beni çok ciddi anlamda geliştirdi çünkü öğrenmenin en iyi yollarından biri öğretmektir). Ama oradan ayrılıp kendi işimi kurunca, gelişimim de yavaşladı. Üstelik eski kafalı (old school) kalmıştım ve her şeyi sıfırdan öğrenmeye başlamam gerekiyormuş gibi hissediyordum. Ne var ki, izlediğim videoların, aldığım eğitimlerin “içine girmem” bir türlü mümkün olmuyordu.

2023 yılının başında, yıllardır kabullenmem gereken bir gerçeği kabullendim: Video izleyerek bir dil öğrenemiyorsun (insan veya bilgisayar); illaki o dille bir şeyler yazman, o dili konuşman gerekiyor. Bir de mükemmeliyetçilik tuzağından (“Kodlarımda hata olamaz, olmamalı!”) bir nebze kurtulunca tekrar ufak ufak kod yazmaya, kendimi geliştirmeye başladım.

Sonra deprem oldu. Ben de bir depremzede olduğum için, depremi yaşayanların acıları beni çok ama çok etkiledi. Bir ay kadar ruh gibi gezdim, hiçbir şeye odaklanamadım. Biraz kendime gelmeye başladığımda, bu sefer de seçim dönemine girdiğimiz için (herkes gibi) siyasetle yatıp kalkmaya başladım. Beyn’e bir şey yazmasam da, Twitter’da hiç olmadığım kadar aktif oldum… ve tabii ki kodlamayı tamamen unuttum.

Seçimden sonra hiçbir şey yapmak istemedim. Seçimden aylar sonra Burcu’mla evlendim, balayına gittik, döndük falan… derken yıl bitti. 2024 yılında yazılım işine dönmem gerekiyor.

Küçük bir hedef koyuyorum: Günde yarım saat kod yazacağım. Elbette çoğu zaman o süre yarım saati geçer ama ben kendime her gün yarım saat kod yazma sözü verirsem, sadece o kadar çalışsam yeter. Önemli olan dünyayı değiştirecek şeyler geliştirmek değil sonuçta; önemli olan, kodlama alışkanlığımı oturtmam.

3. Göbeğimden kurtulacağım.

Bu listede en basit görünen ama gerçekleşmesine en az ihtimal verdiğim hedef bu olabilir. Erimiyor namussuz.

Yine de artık şunu biliyorum:

  • Göbeğimi eritmek için kilo vermem lazım.
  • Kilo vermek için kalori açığı oluşturmam lazım.
  • Kalori açığı oluşturmak için daha az yemek hiçbir işe yaramıyor, çünkü vücut bir noktadan sonra “az gıda geliyor, kriz var” deyip metabolizmayı yavaşlatarak gelen kaloriyi idareli kullanma moduna geçiyor.
  • Kalori açığı oluşturmak için daha çok yemek daha iyi bir yöntem. Ama tabii ki bu da spor alışkanlığını oturmam gerektiği anlamına geliyor.
  • Spor alışkanlığını oturtmam için her gün spor yapmam gerekiyor. Dinlenme günlerinin önemini de savunanlar var, hattâ ben de katılıyorum, ancak geçmişte spora başladığım dönemlerde sıkılıp bırakmamın, üşenmemin nedeni o alışkanlığın oturmamasıydı. Alışkanlığı oturtana kadar her gün azar azar da olsa spor yapacağım.
  • Spor yaptığımda vücut daha fazla kaloriye ihtiyaç duyacak, dolayısıyla iştahım açılacak, dolayısıyla yediklerime daha çok dikkat etmem gerekecek.

Özetle işim zor.

4. Ayda 500 dolar pasif gelire ulaşacağım.

“Beş bin dolar” diye bir yazım var. Yazıda pasif gelir kaynaklarımı güçlendirdiğimde yaşayacağım hayatın hayalini anlatmıştım. (Tabii hayal demeyelim, hedef diyelim.) O yazıda ayda beş bin dolar hedefime ulaşırken bir ara hedef olarak da bin dolar aylık pasif gelirden bahsetmiştim.

Müşterilerimin hosting (web sitesi barındırma) paketlerinin aylık ücretlerinden bana akan bir miktar satış ortaklığı geliri var zaten. Bu gelirin üzerine biraz daha koyup, ayda 500 dolar pasif gelir elde edecek olursam, birinci hedefe (aylık bin dolar) daha da yaklaşmış olacağım. Bunun da yolu yine yazılımdan geçiyor.

Ayda 500 doları da gözümüzde büyütmeye gerek yok, asgari ücretin bi’ tık üstü. Yine de faturalar, sigorta primi, mutfak masrafı gibi birçok kalemi karşılayabilecek bir miktar.

5. Sektörümde çevre yapacağım.

Yukarıda “old school” kaldığımı yazmıştım. Bu biraz sektör çevrem için de geçerli: Etkinlikler düzenlememe, sosyalleşmeme rağmen çevremi genişletmem de gerekiyor. Bunu da sürekli etkinlikler düzenleyerek yapamam.

Ta ekim ayının başında yazmıştım: Sektörden (henüz) tanışmadığım insanlara kahve ısmarlamak istiyorum. Her hafta (en az) bir kahve, her hafta (en az) bir bilişimciyle (en az) bir saat sohbet. Gayet ulaşılabilir bir hedef bence.

Eğer bilişimciyseniz, Ankara’daysanız ve canınız kahve & muhabbet istiyorsa, bana iletişim sayfamdan veya Twitter’ımdan ulaşabilirsiniz.

6. Partimde çevre yapacağım.

Daha önce de yazdım: Bir partinin teşkilatları çalışmazsa, o parti iktidarın yakınına bile yaklaşamaz. Bunu herkes biliyor, bunu herkes kabul ediyor ancak herkesin kabul edemediği çok önemli bir detay var: Partilerin teşkilatları insanlardan oluşuyor. Evet, inanmayacaksınız ama gönüllü insanların bir parti için çalışması, partinin çalışmasının ön şartı.

Muhalifler olarak düştüğümüz en büyük yanılgı, şikayet edince ve tepki gösterince bir şeylerin değişeceğini sanmamız. Turkcell’i, Pegasus’u, ne bileyim Kahve Dünyası’nı eleştirince onlar kendilerini düzeltiyorlar çünkü onlar şirkettir. Partilerse STK gibi çalıştıkları için o eleştirdiğimiz şeyleri, takdir edeceğimiz şeylerle değiştirecek olanlar o partiye destek verenlerdir… yani biz.

Uzatmayacağım, konuya (2024 yılı hedefime) döneceğim: 2023 seçimlerinde yaşadığım hüsran, hayal kırıklığı, buhran ve umutsuzluğun sebepleri arasında eylemsizliğim de vardı. Evet, sandıkları korudum, tutanak kovaladım ama hiçbir işe yaramadı. Demek ki işe yarayacak şeyler yapmam lazım.

Artık meydanı boş bırakmak yok. Kendi partimde kendimi tanıtmıyorsam, siyasi anlamda hiçbir işe yaramıyorum demektir. Partide tanıdığım insanlardan, beni en az onlar kadar düzgün insanlarla tanıştırmalarını isteyeceğim; yeni tanıştığım insanlardan da beni yeni insanlarla tanıştırmalarını isteyeceğim. Yeni insanlarla tanıştıkça, partimde ne işe yarayacağım da kendiliğinden ortaya çıkacak.

7. Yazdığım kitabı bitireceğim.

Ne kadar istesem de, bu konuda detay veremeyeceğim ama şunları yazabilirim:

  • Yıllardır üzerinde çalıştığım bir uzun öykü var.
  • “Yıllardır” dememin sebebi, yıllardır oturup yazmaya devam edemiyorum. Çünkü bu konuda mükemmeliyetçiyim (yani narsistim).
  • Mükemmel bir şey yazma hezeyanından vazgeçip, “idare eder” bir şey yazmayı kendime kabul ettirebilirsem devam edeceğim.
  • Devam edersem birkaç haftada ilk taslağı bitirebilir, birkaç ayda da yayınevlerinin kapılarında yatmaya başlayabilirim.

Hayırlısı.

8. Uyku düzenimi oturtacağım.

11 buçuk yıl önce uyku düzeni üzerine çok iyi bir yazı yazdım. Öyle ki, yıllarca Google’da (tırnaksız) “uyku düzeni” diye aratanlar ilk sıralarda benim bu yazımı gördü. Uykumu yeni yeni düzene sokabilmiştim, çok mutluydum.

Sonra o düzen bozuldu. Yıllarca düzeltmeye çalıştım, çabaladım; babaannemin evinden kendi evime çıktığım zaman yeniden sağlam bir plan yaptım, onu da yazdım. Uykumu yeniden düzene soktum, yine çok mutluydum.

Sonra o düzen de bozuldu. Yıllarca düzeltmeye çalıştım, çabaladım; 2019 ekiminden pandeminin ülkemizde resmen başladığı 2020 martına kadar 150 güne yakın harika bir ritim tutturdum. Neredeyse her gün saat 8’de kalktım, alarmı kapatmadan yatağıımı topladım, alarmı kapatıp yüzümü yıkadım, bilgisayar başına oturup Ekşi Sözlük’e girdim, Ekşi’den çıkıp işlerimi hallettim, 12 buçukta çıkıp Sevgi Sofrası’nda yemeğimi yedim, oradan Lounge Coffee’ye geçip kahve & kitap yaptım, oradan eve dönüp akşama kadar biraz daha çalıştım, akşam yemeğinden sonra da serbest takıldım.

Pandemi başlar başlamaz uyku düzenim yeniden bozuldu. 2 yıl gerizekalı gibi uykumu düzene sokmaya çabalamadım. 2021 yılının başında bir plan yaptım ama uygulayamadım. 2022 yılının başında bir plan daha yaptım ve onu uygulamayı (kısmen) başardım…

…çünkü Burcu hayatıma girdi. Onun sayesinde daha iyi bir insan olmaya, daha iyi bir hayat sürmeye motive oldum. Elbette uyku düzenimi oturtmada zaman zaman tökezledim ama özellikle (2023 eylülünde) evlendikten sonra çok daha düzenli bir şekilde güne başlayabilmeye başladım.

2024 yılındaki hedefim, bu düzeni iyice oturtmak. Link verdiğim onca yazıda genel olarak aynı şeyleri anlattım zaten, çözüm yolu belli:

  • Sabah kalktıktan sonra geri uyumamam lazım.
  • Gün içinde kendimi yormam ve uyumamam lazım.
  • Gece 12’den önce ekranlarla ilgilenmeyi bırakmam lazım.
  • Gece 1 buçuktan önce uyumam lazım.

Hayırlısı.

9. Okuduğum kitapların notlarını paylaşacağım.

Eskiden okuduğum kitap sayısına göre bir hedef belirlerken, 2023 yılında kitapların kalitesine odaklandım. Daha az kitap okudum (32 veya 33 kitapla bitireceğim yılı) ama okuduğum kitapların kalitesi çok yükseldi–daha doğrusu çok daha yüksek oranda beğendim okuduğum kitapları. İki yıl önce yaptığım gibi, bu yıl okuduğum kitapları da kısa kısa tanıtmak istiyorum. Üşenmezsem tabii.

2024 yılında okuyacağım kitaplarda farklı bir şey deneyeceğim ve belli bir şablon kullanarak kitapları tanıtacağım, aldığım notları paylaşacağım. Buradan da olabilir, Twitter’dan da olabilir, iki yerden de olabilir, bilmiyorum. Ama hepsinden önemlisi, bu notlardan bir arşiv oluşturmak istiyorum. Üşenmezsem tabii.

10. Daha az dürtüsel biri olacağım.

Geçen gün şöyle bir tespitte bulundum: Kendimde gördüğüm, geliştirmem/düzeltmem gereken şeylerin büyük kısmının temelinde dürtüsellik yatıyor. Atıyorum geç yattığım zaman, ekranların cazibesine kapılıp yatmayı erteliyorum. Erken kalkamadığım zaman, uykunun cazibesine kapılıp uyumaya devam ediyorum. Çok yaşamasam da aşırı yediğimde zaten kendimi o yemeklere kaptırmış oluyorum. Asabileştiğim zamanlarda o an hissettiğim hiddetin gücüne kapılıyorum. Erteleme/öteleme huyum zaten bütünüyle “canım istemiyor” dürtüsünün tezahürü.

Demek ki dürtüsellikten uzaklaştığım zaman, bu sıkıntılardan da uzaklaşacağım. Aynı zamanda disipline de yaklaşacağım, yukarıda yazdığım (disiplin gerektiren) hedeflere de ulaşabileceğim.

Tabii ha deyince çözülmüyor bu konu. Üzerine okumam, plan yapmam, planı uygulamam gerekiyor. Bakacağız. Çözeceğiz.

Sonuç

Bu başlıkların hepsini gerçekleştirmem pek mümkün değil AMA listeyi zaten bunu düşünerek yaptım.

Okuduğum kitapların notlarını paylaşmaya üşenebilirim. Haftalık özetleri aksatabilirim. Uyku düzenim, yılın belli bir noktasından sonra tamamen bozulabilir. Dürtüsel Barış, Disiplinli Barış’a galip gelebilir. Göbeğim büyüyebilir.

Bu başlıklar, yılın sonunda yanlarına tik atacağım bir “yapılacaklar listesinin” maddeleri değil. Yazdığım hedefleri başarma oranım olacak; 2024 yılının sonunda (eğer yazma alışkanlığını tutturmuşsam) bir “2024 yılımın özeti” yazısı yazıp, hangi hedefi ne oranda tutturduğumu yazabilirim. Sizin için değil de kendim için güzel olur, yılı nasıl geçirdiğime dönüp bakarım.

Sevgiler.

Barış Ünver
10 Aralık 2023

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.