Okudum: “Öfkeyi Olumlu Kullanmak” (Dr. Mehmet Şakiroğlu)

“Öfkelenmemek gerekir.” yaklaşımına kökten karşı çıkan bir kitap okumak ister misiniz? Dr. Mehmet Şakiroğlu, olaya kimsenin tahmin edemeyeceği bir açıdan yaptığı yaklaşımla, benim gibi sizin de “öfke” duygusu hakkındaki düşüncelerinizi ve dolayısıyla sizin bakış açınızı da değiştirebilir. Her “asabi”nin yanında her “sakin”in de okuması gereken bir kitap bu.

Kitap Hakkında

Yazar: Dr. Mehmet Şakiroğlu
Yayınevi: Postiga Yayınları
ISBN: 978-605-5711-73-3
Sayfa Sayısı: 152 sayfa

Öfkenin tanımı ve özellikleri

Kitapta işlenen en önemli düşüncelerden biri, öfkenin temel duygulardan biri olduğu ve kesinlikle bastırılmaması gerektiği. Öfkenin, dünyanın en büyük kişisel enerji kaynaklarından biri olduğunu söyleyen Dr. Mehmet Şakiroğlu‘na göre, kitabın adında da söylediği gibi, öfkeyi olumlu kullanmamız yaşantımızı iyiye götürebilir.

Bir de kitapta öfkeyi ve aşağı yukarı diğer tüm duyguları oluşturduğu söylenen çok isabetli bir sıralama var:

  • Tepkiye yol açacak olan durum veya olay
  • Bu durum ve olay karşısındaki algımız, düşüncemiz
  • Algımızın tetiklemesiyle hissedeceğimiz duygu
  • Bu düşünce ve duygumuza göre verdiğimiz tepki

Sırf bu sıralamanın anlatıldığı bölüm için kitap alınıp okunmalıdır. O derece.

Öfkenin sebepleri

“Neden Öfkeleniyoruz?” başlığı altında bahsedilen üç öfke sebebi var:

  1. Engellenmişlik ve haksızlığa uğrama algısı
  2. -meli, -malı’larımız
  3. Kişisel kanun ve kurallarımız

Kitapta okuduğum kadarıyla ikinci ve üçüncü maddede bahsedilenler aynı, dolayısıyla iki ana sebepten bahsedebiliriz. Dr. Mehmet Şakiroğlu’na -asabi bir insan olduğum gerçeğiyle beraber- bir öneride bulunabilsem, şahsen çok öfkelendiğim (mantıksız) bir sebep daha söylemek isterdim: anlaşılmama hissi.

Öfkenin türleri

Yine kitabın içeriğinde bulunan üç tane öfke türü ve bu üç türün alt başlıkları var:

  1. Bastırılan öfke
    • Öfkenin inkârı
    • Pasif agresyon
    • İçe dönen öfke
  2. Öğrenilen öfke
    • Plânlı, amaca yönelik öfke
    • Heyecan veren öfke
  3. Saldırganlığa yol açan öfke
    • Ani öfke
    • Defansif öfke

Kitapta bu başlıklar altında anlatılan bilgiler ışığında, bendeki öfkenin “ani öfke” ağırlıklı olduğunu söyleyebilirim.

Öfkenin kontrolü ve kullanımı

“Öfkeyi bastırmak değil, kullanmak gerekir.” diyor Dr. Mehmet Şakiroğlu. Duygulardan arınmanın normalleşmeyi getirdiğini ve normalleşmenin hiç de iyi bir şey olmadığını söylüyor. Haklı: Sıradan, robot gibi bir hayat sürmenin neresi mantıklı?

Sıradanlığa duyacağımız öfkenin, hayatımızdaki değişimler için iyi bir enerji kaynağı olduğunu söylüyor ve öfkeyi kontrol etmeyi, dönüştürmeyi, yönlendirmeyi anlatıyor.

Kitabın eleştirilecek tek yanı

Kitabın büyük bir sorunu var: 152 sayfanın yalnızca 20 sayfalık bir bölümü, neler yapmamız gerektiği konusunda önerilerde bulunuyor. Bunun dışındaki diğer bölümlerde de elbette yapılması gerekenler ufak ufak anlatılıyor ancak kitabın dörtte üçünden fazlası, öfkenin tanımından; öfkenin nasıl oluştuğundan, türlerinden, sebeplerinden, sonuçlarından oluşuyor. Bir de kitabın çeşitli yerlerinde -sanıyorum Dr. Mehmet Şakiroğlu‘nun kendi yazdığı- güzel hikâyeler ve Tayyar Özkan isimli bir sanatçının karikatürleri yer alıyor.

Kitabın tanımlamalara bu kadar önem vermesi ve kitabın büyük kısmının bu tanımlamalardan oluşması benim için kötü bir şey değil, aksine, çok güzel bir şey. (Tanımlanacak o kadar şey olmasa, tanımadığımız bir duyguyu kontrol etmeyi nasıl becereceğiz?) Ama eğer okumadığım gizli bir bölüm yoksa, kitabın başlığında yer alan “öfkenin olumlu kullanımı” gibi bir şeyin anlatımı maalesef kitapta yer almıyor. Beni hayal kırıklığına uğratmasa da, kitabı alan başkalarını birazcık kızdırabilir :).

Sonuç

Ne olursa olsun, son zamanlarda okuduğum en faydalı kitap buydu diyebilirim. Özellikle “öfke” denen duygunun bu kadar ayrıntılı bir tanımını okumuş olmam sayesinde, bu duyguya olan yaklaşımımın ve bu duyguyu kullanmak için üreteceğim düşüncelerin değişeceği kesin.

Elbette bir kitapla asabiyet çözülmez; ama bu, bir kitabın o çözüme katkı sağlamayacağı anlamına gelmez. Dr. Mehmet Şakiroğlu‘na en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Barış Ünver
18 Temmuz 2012

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.