2011 Genel Seçimleri sonrası – 1: Kısa bir seçim analizi

Bir seçim analizi de ben yapayım madem, siyasetten anlamayan bir genç olarak…

1. Morardım

Yalan yok, sıkılmadan söylüyorum. Ben AKP‘yi %45’in altında, CHP‘yi %30’un üstünde, MHP‘yi de %15’e yakın tahmin ediyordum. Sadece MHP‘yi bilebildim. 2009’da %38 oy almış bir partinin 2 yıl içerisinde elle tutulur hiçbir icraat yapmadan oy oranını nasıl %12 kadar artırdığını anlayamadım. Hala da anlayamıyorum. Sonuç olarak da sıkıntıdan mosmor oluyorum.

2. Ben siyasetten anlamıyormuşum

En üzüldüğüm şey de bu oldu. Bu seçimleri, ileride bana faydası dokunsun diye ders niyetine de izlemiştim. Gönlüm koalisyondan yanaydı ama gerçekçi değerlendirmeleri de kaçırmadan takip etmek istedim. Elimden geldiğince çok kişiyle konuştum ve bu konuştuğum kişiler emin olun sadece benim görüşlerime yakın çevreden değildi.

Yine de başaramadım. Doğru dürüst tahminler yapmaya çalıştım, az önce yazdığım gibi, sadece MHP‘yi tahmin edebildim. Hiçbir zaman partizanlık yapmadığım için CHP‘nin veya MHP‘nin oylarının düşük olmasından utanmam ama bu kişisel başarısızlığımdan çok utandım.

3. CHP‘yi fena halde gaza getirmişler

Bizzat CHP‘nin de düştüğü tuzağa ben de düştüm: Belki de dezenformasyon boyutuna varmış olan “Kılıçdaroğlu bu işi bitirdi” sözlerine ben de inandım. Meğer yokmuş öyle bir şey.

Yanlış anlaşılmasın, CHP‘nin başarılı olmadığını söylemeyeceğim. Aksine; sadece 6 aylık bir çalışmayla CHP‘nin 81 ilin 67’sinde oy oranını artırmış olması, 2007’ye göre fazladan 24-25 milletvekili daha çıkarabilmiş olması, tekrar vurguluyorum 6 aylık bir çalışmaya göre başarıdır. Bunu “başarısızlık” olarak görmenin tek sebebi halkın, CHP‘nin %30 oy alacağına inanmış olmasıdır. Medyada CHP‘yi destekleyenlerin yanında desteklemeyen köşe yazarlarının bile CHP‘yi %30’larda görmesi bunda epey etkili oldu.

Yine de, sonuç olarak bu oy oranı CHP‘lileri “kesmedi” ve CHP‘nin oy oranı AKP‘de tam bir memnuniyet bile yaratamazken CHP‘de hayal kırıklığı yarattı.

4. Anketlere güvenmek lazımmış

Basında bir başka algı daha oluşmuştu: “1989 yerel seçimlerinde olan şey olacak, sandık sonuçları anketlerden çok çok farklı çıkacak!” lafını birçok yerde gördüm, duydum. “Bu kadar çok kişi diyorsa bir bildikleri vardır herhalde.” dedim. Yine yanıldım.

Anketlerdeki benzerliklerle hep dalga geçtim. Neredeyse bütün anketlerde AKP‘nin %50’ye, CHP‘nin %25’e, MHP‘ninse %10’a (yani baraja) yakınlığı dikkatimi çekiyordu. “MHP‘nin baraj sorunu olduğu algısını yaratmaya çalışıyorlar, CHP‘ninse doğru dürüst bir oy artışı sağlayamayacağını iddia ediyorlar. AKP‘nin de oylarını hep aynı gösteriyorlar.” diye eleştiriyordum. Fatih Altaylı bile “Anketler farklı diyor, meydanlar farklı diyor. Nasıl iştir anlamadım.” diye yazılar yazdı.

Ama yine anketler haklı çıktı. Sadece MHP‘yi biraz fazla küçümsemişler çünkü MHP‘nin gerçekten baraj sorunu yoktu. Onun dışında CHP‘nin %25’e yakın, AKP‘nin de %50’ye yakın olduğunu kesin olarak bildiler. Bilmişler.

BDP ne ara bu kadar yükseldi?

Seçimin asıl kazananı BDP diyebilir miyiz? Sağladıkları oy artışı (oy oranı artışı değil, oy artışı) MHP‘den bile fazla olduğunu göz önünde bulundurursam, istemeye istemeye “evet” diyeceğim sanırım. Üstelik bu seferki kadroları cidden sağlam. Neyse ki PKK‘yla bağlarını (yavaş yavaş da olsa) koparmaya devam ediyorlar, yeni kadroda bunu da görüyorum.


Sonuç olarak…

  • AKP yine kazandı. Yine iki seçmenden biri AKP‘ye oy verdi. AKP‘nin hatırlaması gereken şey, iki seçmenden “diğerinin” de AKP‘ye oy vermemiş olması. Eğer başbakan “Herkesi kucaklayacağız.” sözünde samimiyse, hiç değilse bu sefer, bu sözün anlamına göre hareket edilmesi şart.
  • CHP yine kaybetti. Oy oranını artırdı, milletvekili sayısını artırdı ama herkes CHP‘den daha fazlasını bekliyordu, dolayısıyla kaybetti.
  • AKP‘nin aldığı bu oy oranı, inşallah toplumdaki ayrışmayı daha da körüklemez diye dua etmek lazım. Dua etmek yetmez, bir şeyler de yapmak lazım. Bir dahaki genel seçimlere kadar daha sakin olmak lazım.
  • 2007 genel seçimlerine göre AKP, 5 milyona yakın seçmen oyu alırken CHP de 4 milyona yakın seçmen oyu aldı. BDP bile oylarını 1 milyondan fazla artırmışken MHP‘nin 2007’ye göre aldığı oy sayısı sadece 500 bin kadar arttı. Bunun da dikkate alınması, değerlendirmelerin de buna göre yapılması gerekir… bence.
  • Siyasi partilerin “halkla ilişkiler” yönetimleri, basını yönlendirme, toplumda bazı konuları tartıştırma konusunda kimi zaman iyi çalışmalara imza atabiliyorlar. MHP ve/veya CHP de seçimler henüz yakın bile değilken “koalisyon” kelimesini bir defa ağızlarına alsalardı ve koalisyonların başarısızlık kadar başarı da getirdiği tartışılsaydı (tartıştırılsaydı), sanıyorum bu seçimlerin sonuçları çok daha farklı çıkabilirdi.
  • İki kişiden birinin oyunu AKP‘ye vermiş olması, ikinci kişinin haklarının kısıtlanması ve ilk kişinin haklarının artması anlamına gelemez. LDP‘ye oy veren 15 bin küsur kişi, AKP‘ye oy veren 21 milyon kişiyle aynı haklara sahiptir. Bunu unutup hareket etmek, ayrımcılığı tetikler, çoğulcu demokrasinin reddine ve çoğunlukçu demokrasinin kabulüne götürür.
  • Bu kadar.

Eklemek istedikleriniz varsa, yorum bölümü sizindir.

Barış Ünver
17 Haziran 2011

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.

Yorumlar kapalı.